metrika yandex
  • $38.3
  • 41.73
  • GA25250

İsrail mi Ben mi?

MEHMET ALİ BAŞARAN
28.05.2024

Dünyanın en aşağılık ordusu (işgalci siyonist İsrail ordusu) dünyanın gözü önünde 8 aydır insanlığa karşı işlenebilecek bütün suçları işliyor. Seyretmenin ızdırabı içinde kıvranıyor, engel olamıyoruz.

İki nedeni var bilindiği üzere:

1. İslam İşbirliği Teşkilatı çatısı altında toplaşıp fotoğraf çektiren 57 devlet, ya İsrail’le bir şekilde iş birliği içinde ya da ayan beyan acziyet içinde.

2. ABD ve Batı bloku soykırımcı İsrail’i doğrudan, tam kapasiteyle destekliyor.

7 Ekim 2023 tarihinden bu yana pervasızlığı ve pişkinliği elden bırakmadan Gazze’ye ölüm kusuyor İsrail.

İnsani değerlerden tamamıyla soyunmuş bir rejimden bahsediyoruz.

Kudurmuş bir azgınlıkla, şehvetle katlediyorlar.

Dikkatli bakacak olursanız, ağızlarından akan salyaları görürsünüz.

Masum, sivil, kadın, yaşlı, hasta, çocuk, bebek demeden, ayrım gözetmeksizin katlediyorlar. Katletmekten sapıkça bir haz alan, dahası, bunu da kayıt altına alıp paylaşan bir aşağılık zihniyetle karşı karşıya insanlık.

İnsanlığı, İsrail zehrinden korumak, kollamak boynumuzun borcudur. Müslüman olduğum için değil insan olduğum için yazıyorum bu satırları.

Bizler, bir ahlaka, kalbe, vicdana, değerler sistemine, medeniyete sahip, dünyanın dört bir yanında yaşayan, farklı dinlere ve halklara mensup insanlar, “aşağıların aşağısı”na inmiş bu siyonist yaratıkları uzun bir süre Hitler ve askerleriyle kıyaslamıştık. Artık o evreyi geçtiğimizi kabul etmeliyiz.

Virüs kendini güncelledi. Biz de kendimizi yenilemeli ve dünyanın bütün halkları, vicdan ehli insanları, safları sıklaştırmalıyız.

Siyonistler, tedaviyi reddeden, psikopatlık seviyesinin de üstünde bir ruh hastalığı ile mâlûller.

Bir baba düşünün, yakılmış bebeğini havaya kaldırmış, tepkisiz kalan dünyaya isyan ederek gösteriyor, feryatlar içinde. Bu fotoğrafı “indirimli” kızarmış tavuk diye paylaşıp eğlenen bir zihniyetten bahsediyoruz, siyonist derken. Tedavi edilemez, insanlığa kazandırılamaz düzeyde ruh hastası bu insanlar.

Siyonist işgal ordusu acziyet ve zillet içindeki rejimlerin desteği ile sözde “kırmızı çizgileri” birbiri adına aşa aşa bugünlere geldi. Nihayet soykırımdan, katliamlardan, açlık ve sefaletten kaçıp Refah kentinde çadırlara sığınmış kadınları, çocukları, bebekleri diri diri yakıyorlar. Aman Allah’ım!

Allahsızlıkla, kâfirlikte, cahillikte, canilikte bayrağı zirveye dikmeye kararlı Siyonist şeytansılar, sebep oldukları insanlık dramı karşısında mahcubiyet emaresi göstermek şöyle durdun, üstüne bir de kutlama yapıyorlar.

Gazze’de silahsız, savunmasız, masum kadınları, çocukları, bebekleri, bedenleri, canlı kalanları bomba yağmuruna tutan, diri diri yakan İsrailliler, “Allah’ım başımıza musibetlerini yağdır, bizi helak et” diye sabah akşam, aşkla şevkle fiili duada bulunuyorlar!

İsrail denen işgal topraklarında yaşayan, siyonist olmayan, yani işgale ve İsrail politikalarına karşı olan, ruh sağlığı yerinde bir avuç insan var. Yahudi nüfusunun yüzde 10’unu oluşturuyorlar mı, emin değilim. Anne Babaları onları orda dünyaya getirdiği, o şartların içine doğdukları için çıkış yolu bulamayan çoğu çocuk, genç insanlar.

İnsanlığa karşı işlenmiş bütün suçları 76 yıldır ara vermeden işlemeye devam eden İsrail rejimini desteklemeyen bir avuç insan, bence derhal İsrail’i terk etmeli. 7 Ekim’den sonra halen İsrail’de böyle, “insanlar” kalmışsa..

Cahil, zalim, azgın siyonist güruhun ısrarlı duaları karşılık bulacak ve Filistin’de, Gazze’de çocukların, bebeklerin üzerine boca ettikleri ateş onları da yakacak.

Filistinli bebeklerin, çocukların küresel intifada gibi büyümesi, Aksa gibi tufan halde geri dönmesi mukadderat.

Rüzgâr eken fırtına biçer. Gözlerini hasat bürümüş İsraillilerin.

İşgal ettikleri toprakların her metrekaresine intikam tohumları ekmişler.

Milyonlarca insanı yerlerinden, yurtlarından, ailelerinden, hayattan kopartmışlar, atmışlar.

Çalmışlar, katletmişler, sürgün etmişler, yok etmişler.  

Yeryüzünün en büyük, kibirli, bozguncu kitlesi İsrail.

İsrail’le kurulacak yegâne ilişki onu tecrit ve mahkûm etmek ve yol açtığı işgal ve katliamların hesabını vermeye icbar etmektir. Bunun haricinde her ilişki, iş birliği suçtur, günahtır, utançtır, vebaldir.  

Bu yazıyı Türkiye’de ve Türkçe yazdığım için şunu ilave etmezsem kesinlikle eksik kalır zira herkes elini yüzünü yıkayarak başlamalı temizliğe!  

Türkiye’yi yönetenler İsrail’le iş birliği suçunu işlemeye son soykırım harekâtı başladıktan 6 ay sonra kısmen son verdiler. Kısmen diyorum zira Türkiye Azerbaycan’dan gelen petrolü İsrail terör devletine sevk etmeye devam ediyor. Bu, soykırıma doğrudan ortak olmaktır.

Türkiye İsrail’in güvenliğini sağlayan İncirlik ve Kürecik Üslerini kapatmalıdır.

Türkiye İsrail’e limanlarını ve hava sahasını kapatmalıdır.

Türkiye İsrail’le tüm ilişkilerini Filistin işgali son bulana ve İsrail terör devleti yol açtığı tüm zararları tazmin edene dek kesmelidir.

İşin devlete bakan yönü bu.

Biz İnsanlara, Müslümanlara bakan yönü bu talepleri dile getirip gerçekleştirmek için eyleme geçmektir. Bundan da önce İsrail ürünlerini boykot etmektir.

İsrail iflâh olmaz, biz oluruz inşallah.

“Ben de bir adım atmak istiyorum, Allah için” diyen kötürümler şuradan başlayabilir:

Önce abdest almalı. İlkin zihinler özgürleştirilmek üzere havalandırılır. Ardından ağızlardaki sigara ebediyen söndürülür. Güzel tebessümler için ağız ve diş sağlığı önemli elbette. Kötü söz ve küfür olmamalı.

Kola içilmez, mâlum hamburgerler yenmez.

Bir “noktalama” işareti de sen koy bu hikâyeye. Mübarek bir “hayır” dile gelsin sende esas duruş’a geçsin.

Kapitalizme hafif bir yumruk atılarak bismillah denilir. Gerisi inşallah gelir.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş