YÖNTEM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER-3
Amerikan nefreti rasyonel nedenlere dayanıyor.
Yusuf Yavuzyılmaz
Bir siyasal sorunu içeriden ya da dışarıdan bakmanın sorunlu olabileceğini gözden uzak tutmamak gerekir.
Hangi düşünceye, ideolojik anlayışa sahip olursanız olun, ayağınızı bu toprakların kadim değerlerine basmanız gerekir. Yahya Kemal'in dediği gibi istikbal köklerdedir. Önce İslam, sonra yaşadığımız toprakların anlamı ve Anadolu'nun kadim kardeşlik kültürü. Ne olursanız olun yerli olun. Anadolu ile olan bağınızı kesmeyin.
Devlete memur alınırken mezhep, tarikat, siyasal ideoloji tercih sebebi olamaz. Bir kişinin Kemalist diye tercih edilmesi ile sadece şu cemaattendir diye tercih edilmesi eşit derecede vahimdir.
Barışçıl gösteri yapan, diğer insanlara molotof, taş atmayan, kamu araçlarına zarar vermeyen bütün gösterileri polis sadece izlemelidir. Şiddet kullanan insanlara, otobüslere saldıran gruplara ise asla izin verilmemelidir.
İnsanların yaşantısı ile düşünceleri arasındaki mesafe ahlakını ve güvenilirliğini ele verir. Çünkü insanlar ne söylediğinizden çok ne yaptığınıza bakarlar.
Dilinde Ebu Zer, altında yüz bin liralık araba. Dilinde neo-liberalizm karşıtı İslamcılık, giyimimden kullandığı telefona kadar kapitalist üretim araçları.
Size niye güvensinler ki, Bir İslamcı, bir sosyalist, bir muhafazakar ve bir Kemalist aynı yaşam anlayışını sürdürüyorsa,yaptıkları kavga sahih değildir.
Türkiye Cumhuriyetinde devlet bürokrasisinde ideolojinin ehliyetin yerine en çok geçtiği dönem tartışmasız Tek Parti Dönemidir. Daha sonraki dönemlerde oranı azalsa da bu tavır devam etmiştir.
Devlet bürokrasisine adam alırken ehliyet ve liyakat değil de kimlik, ideoloji ve inançlar belirleyici ise istismar artar. 28 Şubat döneminde yakalarda Atatürk rozetlerinin artması, günümüzde Eğitim bir sen sendikasına müdür olmak için girilmesi aynı kapsamdadır.
Herkes farklı düşünebilir, farklı siyasal eğilimlere sahip olabilir. Karşılıklı eleştiriler de doğaldır. Biz “Türkiye nedir?” sorusu üzerinde anlaşamadığımız için eleştiriler sert geçiyor.
Her siyasal ideolojinin Türkiye tasavvuru faklı ve diğerine yer bırakmıyor. Dindarların siyasal algısı, kendilerine yer bırakmayan Tek Parti Dönemi mağduriyetinden kaynaklanıyor. Keza farklı gerekçelerle Aleviler de belli endişeleri taşıyorlar.
Siyasal alan değişime ve gelişime açıktır. Hiçbir değişim son nokta değildir. Şimdiki durumun sorunlu olduğu anda ki, insanın ideal düzen oluşturması mümkün olmadığından dolayı, sürekli daha iyiye ulaşma gibi bir arayış var olacaktır. Bu arayış bazen eski olandan daha iyi olabileceği gibi, bazen de beklenen sonuçları vermeyebilir. Sanıyorum sürekli daha iyiyi arayış insanoğlu var olduğu sürece devam edecektir.
Hiç kuşkusuz sosyal olayların iç ve dış dinamiklerden etkilenen nedenleri vardır. Ben dış faktörlerin etkileyici iç faktörlerin belirleyici olduğuna inanıyorum. Sorunu içeriden dışarıya anlamlandırmak daha mantıklı geliyor bana. .
Bundan dolayı da Kürt sorununda belirleyici olanın iç dinamikler olduğunu düşünüyorum. Sorunu sürekli dış faktörlere havale etmek, sonuçta iç sorunlarla yüzleşmemekle sonuçlanıyor.
Amerikan nefreti rasyonel nedenlere dayanıyor. İslam dünyası özelinde Amerikan politikaları kuşkusuz sömürgeci bir arka plana dayanır.
Ancak bunun üzerinden yürüyerek Esed'i aklamak hiç masum değildir.
Zalimlerden birini diğerine tercih etmek zorunda değilsiniz.
Suriye konusunda öncelikle eleştirilecek olan Esed'dir.
Suriye konusunda Esed'i paranteze alan hiçbir yorumu ciddiye almamak gerekir.
Esed, kendi halkına her tür kötülüğü, zulmü yapan bir zalimdir. Bunu perdelemeye dönük açıklamalar bana ahlaki ve mantıklı gelmiyor.
Sorunların nedenini dışarıya atıp, slogan atmak kolaydır, insanı rahatlatır.
Ancak sorunları çözmediği gibi, iç eleştiriyi de sürekli öteler.
Ne diyordu Cemil Meriç: "Slogan ilkelin ideolojisidir”.
Amerikan emperyalizmi ve doğurduğu sonuçlar konusunda yapılan eleştiriler doğrudur.
Ancak Bu durum bizi bölgemizdeki sorunlardan birincil derecede sorumluluğun bize ait olduğu gerçeğinden uzaklaştırmamalı.
Amerika müdahalesinden önce şu soru önceliklidir: "Neden İslam dünyası ve Müslümanlar yıllardır halkına kan kusturan bir zalim diktatörü etkisizleştiremedi. Malik bin Nebi ne diyordu: "Niçin bizi sömürüyorlar" sorusu yerini, "Niçin sömürüye yatkın bir psikolojik yapımız var" sorusuna bırakmalıdır.
İnsanın ve toplumların hataları Şeytanın gücünden değil, kendi zaaflarından kaynaklanır.
Eleştirilerde kendi zaaflarımıza yönelmedikçe, yanlış noktaya bakıyoruz demektir.
Yanlış noktadan doğru sonuç çıkarmak mümkün değildir. "Amerika ve dış güçler neden müdahale ediyorlar" anlayışı yerini "niçin kendi sorunlarımızı çözemiyoruz" anlayışına bırakmalı" Sürekli düşmanı suçlayarak kendi zaaflarımızı örtmeye çalışmayalım.
Siyasal liderlerin, cemaat önderlerinin, örgüt liderlerinin insan olduklarını, insan olmanın bütün özelliklerini taşıdıklarını bilerek, onları yanılmazlık kategorisine yükseltmemek gerekir. Ontolojik anlamda insan haytaya açık, bilgisi yanıltıcı, duyumları sınırlı, unutkan bir varlıktır.
Bir tarihsel şahsiyeti, eleştirisizlik zırhına sarmalamak da, insafsız ve alçakça hakaret ederek eleştiri kılıfı altında aşağılamak da kabul edilemez.
Bir konu hakkında yürütülecek bilimsel bir tartışma bilgi üzerinden yürütülmelidir. Militanla tartışma yapılmaz. Bütün bilimselliğine karşın biraz kazıdığınızda altından en katı faşizmin çıkacağı zavallı bir figürdür o.
Devam Edecek