Antakya’dan döndük. Günlerdir insanımızın her haline şahitlik ettik. Samandağ, İskenderun, Antakya’da ve Suriye deprem bölgesinde hem çalıştık hem gözlemledik. Özellikle son 7 gün neredeyse hiç medya / sosyal medya takip etmedim. Bazı tespitler paylaşacağım.
Enkazlarda, sokaklarda yaşananlar, kayıpların durumu, sahipli ve sahipsiz cenaze tespit, DNA örnekleme ve adli tıp çalışmaları, defin işlemleri, savcılıkların süreçlerini gözlemleyerek/içinde bulunarak gördüm. Birkaç hususu belirtmek sorumluluğum ve boynumun borcudur.
AFAD’ın en kötü senaryoya göre her bir insanı (köyde şehirde) hesap ederek iyi hazırlanması gerekir. Apaçık belli ki olması gerektiği gibi en kötü senaryoya hazırlanmamışsınız veya kötü/yanlış plan yapmışsınız.
Bu kadar büyük bir afete göre arama kurtarma ekibiniz olmayabilir ama böyle bir afete göre arama kurtarma ekibi ve ekipmanı bulma planınız olmalı ve uygulanmalıydı. Depremin dördüncü gününden sonra gördük ki olabiliyormuş ama çok çok geç oldu.
AFAD, tüm arama kurtarma, psikolojik, insani yardım vb her ne yardım edecek resmi/sivil grup varsa yardımcı olup ihtiyaca binaen sahada koordine etmeli.
Ama KRİZ YÖNETİM SİSTEM VE MANTIĞINDA CİDDİ BİR YANLIŞ VAR.
Her nereden kaynaklanıyorsa hep beraber kafa yoralım ve çözelim
Afetlerde ihtiyaç duymak insana zor gelir ama devletler ihtiyaç varsa "ihtiyaç var" demek zorundadır. "Sorun yok" demek sadece sorun üretir. Sorun ve ihtiyaç varsa, doğru tespit, doğru bilgilendirme devletin sorumluluğudur.
Türkiye’de her şeyin merkezden/merkezi/merkezci yönetim anlayışının bürokraside oluşturduğu hal, insanlar “yardım edin, kurtarın” diye bağırırken arama kurtarmacıların bekletilmesine bile sebep oldu. Tabi ki başkaca da çok şeye. Bu anlayışı ve sonuçlarını çokça konuşmalıyız
İlk defa bu derece büyük bir krizde sivil toplum kuruluş ve inisiyatiflerini, her zamankinden daha az sahada gördük. Sivil toplum, hızlı inisiyatif alabilmeli. Maalesef gördük ki, farklı alanlarda ve farklı fikri ideolojik yapıdan sivil toplum refleksleri oldukça körleşmiş
Tüm sorunlara rağmen MİNNETAR OLDUKLARIMIZ:
ARAMA KURTARMACILAR; enkazlarda neler gördünüz, acıyı düğümlediniz, yoruldunuz, yine de kazdınız. Kurtulan canlar, canlarınıza can olsun
MADENCİLER, İTFAİYECİLER; sizin emeğiniz de olağanüstü idi. Sizler sadece deprem zamanı değil her zaman bu risklerin altındasınız. Allah sizleri her daim korusun, ailenize bağışlasın,
POLİS, JANDARMA ve Diğer Ordu Mensupları: Enkaz başındakilerin, bazen çıkarılan cenazelerin nöbetini tuttunuz. Bazen çalışan gönüllü ve görevlilerin bazen sokaklarda kimsesiz yürüyen çocukların güvenliğini sağladınız. Sevdikleriniz, canınız malınız her daim güvende olsun
CENAZE NAKİLCİLERİ; Cenaze nakil araçları ile başka başka şehirlerden gelip gece gündüz cenazeleri taşıyanlar, keşke size hiç ihtiyacımız olmasaydı. Ama enkazlarla mezarlıklar arasında acılı zorlu seferler ve hizmetler yaptınız.
ADLİ TIPÇILAR ve NAAŞLARI İNCELEYEN OLAY YERİ İNCELEME EKİPLERİ; gördüklerinizin bir kısmına şahit oldum. Kimsenin aklına gelmeyen ama çok önemli bir iş yapıyorsunuz. Kayıplarını arayan kayıpları vefat etmiş olanlar sizin çalışmanızla yakınlarının akıbetini öğreniyorlar.
DİYANET GÖREVLİLERİ; özellikle sahipsiz/kimsesiz cenazeler için sanki her biri sizin ailenizden gibi ihtimamla defne hazırlayıp dualarını yapıp hepimiz adına, sevdikleri adına vedalaştınız. Çok zor şartlara rağmen her biri için özendiniz. Ailesi gibi gözyaşı döktünüz. Var olun.
DOKTORLAR, HEMŞİRELER, UMKE ve Tüm Sağlıkçılar; sizlere de minnettarız ama sabrınız ve çabanıza yaralı kardeşlerimiz iyileşene kadar bir müddet daha muhtacız.
AVUKATLAR ve SAVCILAR; neredeyse tüm deprem bölgesi suç mahalli. Sahada hukukçular olarak çalışmaya başladık. Her kimlerin sorumluluğu varsa şimdiden delilleri sağlıklı toplamalıyız. Her kim/ler sorumluysa bu yıkımın yargı önünde hesabının sorulması halkımıza sorumluluğumuz.
SİVİL TOPLUM GÖNÜLLÜLERİ VE KURULUŞLARI; yaralar tamamen sarılıncaya, yaşam normalinde yeniden inşa edilinceye, suçlular cezalandırılıncaya kadar çalışmalıyız. Depremzede kardeşlerimiz için her alanda yardımlaşmaya ve dayanışmaya ihtiyacımız bir süre daha devam edecek.
SİYASETÇİLER; yıkımın vurduğu köy/şehir tüm sokaklar, ekran başında gözyaşı içinde çakılı kalanlar, Türkiye siyasetçilerinin (iktidar+muhalefet) dilini, üslubunu değiştirmesini ve sadece görevlerini yapmasını bekliyor. Bizlerle aynı atmosferde değilsiniz. Farkında mısınız?
SON OLARAK: Yıkım çok büyük. Kolay inşa olmaz. Yardımlarımızı durdurmayalım.
Ayrıca, KİMSE KİMSENİN YARDIM ÇABASINI KÖTÜLEMESİN. Bu çok büyük bir vebal. Kimsenin buna hakkı da yok. Bir yanlış varsa idari/adli denetim her an mümkün zaten.
DEVLET DENETLESİN.
ALLAH HEPİMİZİ KORUSUN.
_________