Yerel seçimlerin yaklaştığı bu günlerde elbette ki siyasetten uzak kalmak mümkün değildir. Kamu yönetimine eski yunanlılar “politika”, müslümanlar ise “siyaset” ismini vermişlerdir. Politika, çok yüzlülük anlamına gelir, siyasetin kelime anlamı ise “yabani atın ehlileştirilmesi” demektir. Siyasetin ıstılahi anlamı ise bedevi topluluğun medenileştirilmesi demektir.
İki ayrı paradigmanın yönetim işine verdiği isimlerden bile aralarındaki farkı anlamak kolayca mümkündür. Batının yönetim işine vermiş olduğu politika, yani çok yüzlülük bir çeşit aldatmacayı ve kandırmacayı bünyesinde taşır. Bu yüzden politika ve politikacı güvenilmez insandır. Ancak Müslümanların toplum idaresine siyaset demeleri boşuna değildir. Çünkü onlar, siyasetin bir tür toplumun medenileştirilmesi anlamına geldiğini çok iyi bilmektedirler.
Müslüman alimlere göre siyasetin 3 temel esası vardır. Bunlardan birincisi “emanet” ikincisi “adalet” üçüncüsü ise “şura”dır. Biz bu yazımızda sadece “emanet” kavramı üzerinde duracağız.
Emanet, kelime olarak Arapça'daki “E-me-ne” fiilinden türeme bir kelimedir. Emin oldu, güvende oldu anlamına gelir. Emanet, güvenilir adama geçici bir süreliğine bırakılan bir nesneyi ifade eder. Hemen belirtelim ki “emene” (emin oldu) ile “Amine” (inandı) arasında yakın bir bağ vardır. İnanmak, karşıdakinden emin olmak, ona güvenmek anlamlarını da tazammum eder. Biz Allah’a güvendiğimiz ve ondan bize bir zarar gelmeyeceğini bildiğimiz için inanırız. Çünkü o, bizim yaratıcımız ve sahip olduğumuz her şeyi verendir.
Kur’an-ı Kerim, “biz “emaneti” göklere, yere ve dağlara teklif ettik, onlar bundan çekindi. Lakin insan onu yüklendi.” (Ahzab 72) Demek suretiyle Müslüman zihninde emanet anlayışının ilk kıvılcımlarını çakmıştır.
Hazreti peygamber, (as) daha kendisine risalet gelmeden önce ticaretle iştigal ettiği gençlik yıllarında Muhammed’ül-Emin olarak isimlendiriliyordu. Allah'ın son Peygamber olarak seçeceği kişinin eminlik vasfı ile biliniyor olması emanet ve eminliğin ne kadar önemli olduğunu göstermesi bakımından manidardır.
Osmanlı döneminde belediye yönetimi ihdas edildiğinde isim olarak “Şehr’i-Emin” tamlaması kullanılmıştır. Bu isimlendirme şehrin belediye başkanına emanet edildiğini ifade etmektedir. Böylece belediye başkanı işinin “sahiplik” değil bir çeşit “emanetçilik” olduğunu bilir. Çünkü emin insan, kendisine güvenilerek bırakılmış emaneti gözü gibi korur kollar ve ona bir zarar gelmemesi için itina eder.
Geçmişteki partilerin belediye başkanları “sahip” gibi davrandıkları için kaybettiler. AK Partili belediye başkanları işlerini “emanet” prensibi ile yürüttükleri için dördüncü dönemde de varlıklarını sürdüreceklerdir. Çünkü bütün insanlar, ilk olarak karşıdaki insanın emin biri olup olmadığına bakmaktadırlar.
Ali Kaçar ile Derkenar..
01.05.2024
Kibrin Mağlûbiyeti -2 | İlhan Akar
30.04.2024
Ali Kaçar ile Derkenar..
01.05.2024
Suriyeli Mültecilerin Sorunları ORHAN GÖKTAŞ 02.05.2024
‘din’darlık meze olunca! MUSTAFA AKMEŞE 03.05.2024
İslam ve Ütopya YUSUF YAVUZYILMAZ 05.05.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024