metrika yandex
  • $32.47
  • 34.8
  • GA18240

Bu bayramın adı ne?

OSMAN KAYAER
16.05.2021

Böyle bir yazı yazmayı çoktandır düşünüyordum, ancak bir türlü nasip olmamıştı. Bayramın 3. Günü yani bugün sosyal medya üzerinden gelen bir videoyu izledikten sonda konu aciliyet kesbetti. Videoda Dr. Merdan Yanardağ isimli bir konuşmacı şöyle diyordu:

“Cumhuriyetin bazı beldelerin isimlerini ve bazı bayramların isimlerini değiştirmesinin hep bir anlamı vardır. Ramazan Bayramı'na da “Şeker Bayramı” demelerinin bir anlamı vardır. Bu bayramın Müslüman bayramı olduğunu biliyorum. Esas olarak dünyada Müslümanların kutladığı bir bayram olduğunu da biliyorum. Ancak Türkiye'de sadece Müslümanlar yaşamıyor. Diğer dinlere mensup insanların da kutladığı bir bayram olsun diye Cumhuriyetin kurucuları adını “Şeker Bayramı”na dönüştürdüler, herkesi birleştiren bir bayram olmasını istediler. Bunda da yarar görmüşler. Kurban Bayramı’nın adını değiştirmemişler mesela. “Ramazan Bayramı” adını 12 Eylül darbecilerinin, cuntacılarının vermiş olması da çok çok önemlidir. Neymiş, AKP iktidarı 12 Eylül'ün devamı imiş. Biz bunu söylerken sadece muhalefet olsun diye söylemiyoruz, bir gerçeği dile getiriyoruz.”

Adamlardaki akla bir bakın hele, kendilerini İslam'ın üstünde görerek İslam’ın bayramına yeni bir isim vermeye kalkıyorlar. İslâm'a yeni bir rol biçmeye yelteniyor ve akıllarısıra yeni bir şekil vermeye kalkışıyorlar. Yahu kardeşim, İslam’ın bayramından sana ne? Bırak da İslam kendisi gibi kalsın. 

Neyse, onları çok fazla kale almayalım. Varsınlar kendi kendilerine gelin güveyi olsunlar. Biz Ramazan ayı bittikten sonra, Şevval Ayı’nın ilk 3 günü kutladığımız bayramın ne bayramı olduğunu dilimizin döndüğü kadar anlatmaya çalışalım.

Bu bayramın orijinal adı, “Iyd’ıl-fıtr”dır. Arapça olan “el-Iyd’ kelimesin aslı “Ivd” dir ki “tekrar dönen” anlamına gelir. Özellikle Hac mevsimi sonunda kutlanan bayrama da Araplar, “Iyd’en-Nehar veya Iyd’el-Edha” diyorlar. Araplar, “iyd” kelimesini “süs günü, eğlence günü,  dönüp dolaşıp tekrar gelen gün” anlamında kullanmışlardır. Hz. Peygamber, Medinelilerin Farisi’lerden devşirdikleri Nevruz’u “Müslümanların bayramı ikidir” diyerek kutlatmamıştır.

Biz bu yazıda “Iyd’el-fıtr” tamlamasındaki “fıtr” kavramı üzerinde duracağız ki böylece bu bayramın ne anlama geldiği anlaşılsın. Arapçada “fatara” kelimesinin sözlük anlamı “yardı, ikiye ayırdı, özellikleriyle yarattı” demektir. Araplar, bir nesnenin ilk defa ortaya çıkmasını zamanı ikiye ayırdığı için “fatara” fiili ile ifade ederler. Arapçada “fatara” fiilinin mastarı olan, “fıtrat” kelimesi, herhangi bir nesnenin ya da varlığın ilk yaratıldığında taşıdığı özellikleri ve ilk yaratıldığı halini ifade etmektedir. 

İslam düşüncesine göre insan, ruh ve bedenden müteşekkil, takva ve fücur yapabilecek donanımda bir varlıktır. İslam düşüncesinde İnsan, kötülük yapma kabiliyetine sahip olduğu halde Hıristiyanlıktaki gibi günahkar olarak dünyaya gelmez. İnsan eğer nefsindeki kötü yanını icra eder, iyi yanını atıl bırakırsa cehenneme, iyi yanını çalıştırır kötü yanının harekete geçmesine mani olursa cennete gider. 

İslam düşüncesinin temel kabullerinden biri de insanın, “Eşref-i Mahlukat” olarak yaratıldığıdır. Buna göre insan, Allah’tan sonra kainattaki en şerefli varlıktır. Bu yüzden İslam, yılda üç gün (Şevval ayının ilk üç günü) “Fıtrat Bayramı” olarak bunu kutlamaktadır. Yani insan, insan olarak yaratılmasının bir çeşit lütuf olduğunu bilir ve bunu kutlar.

Peki bunu neden Ramazan'dan sonra yapar? Çünkü insan, gündelik hayatın içinde kendi temel özelliklerini unutarak yaratılış gayesinde bir sapmanın meydana gelmesine sebebiyet verebilmektedir. Ramazan ayı ise insanın oruç tutmak suretiyle kötülükten uzak durmak için özel gayret göstermesi sayesinde ilk yaratılış haline geri dönme imkanına kavuşur. Bu yüzden İslam, Müslümanların Ramazan’ın sonunda “Sadaka-i fıtr” vermesini emreder. Bunun anlamı “Ey rabbim, sen beni fıtrat üzere yarattın. Lakin ben zaman içinde onu kirlettim. Ramazan orucu sayesinde fıtratıma geri dönmeme imkan verdiğin için minnettarım. Beni eşref-i mahlukat olarak yarattığın yetmezmiş gibi ona geri dönme inkanı verdiğin için ben de “fıtrat (yaratılış) sadakası vererek sana müteşekkir olduğumu belirtmek isterim.

En baştaki soruya dönecek olursak bu bayramın adını “Fıtrat Bayramı” olarak aslına ve felsefine uygun biçimde dillendirmek ve toplumda öylece yaygınlaştırmak gerekir.  Çünkü bu bayramın adı ne “Ramazan Bayramı”dır, ne de Kemalistlerin dediği gibi “Şeker Bayramı”dır. 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş