metrika yandex
  • $32.12
  • 34.61
  • GA17370

Haberler / Kültür - Sanat

Aliya İzzetbegoviç: Tarih, hiçbir gerçek değişimin iktidardan geldiğini bilmez. Hepsi de terbiyeden başladı ve özünde ahlaki bir davetti.

08.03.2020

Merhum Aliya İzzetbegoviç'in Fide yayınlarınca basılan  "İSLAM DEKLARASYONU" kitabında geçen " İslami Düzenin Bugünkü Sorunları -  İslami Yeniden Doğuş Dini veya Siyasi Devrim" başlıklı yazısını  siz değerli hertaraf.com takipçileri için derledik.

Ali DALAZ - Her Taraf Haber / Kültür Sanat Servisi

III .

İslami Düzenin Bugünkü Sorunları

İslami Yeniden Doğuş

Dini veya Siyasi Devrim

İslami düzen dini ve sosyo-politik sistemin birliğidir.  Ona ulaşmak için dini tecdid (yenilenme) yoksa siyasal devrim yolunu mu kullanmalı?

Bu sorunun cevabı şudur: İslami düzen dini devrim olmaksızın başlayamaz ancak onun başarılı bir şekilde devam ettirilmesi ve nihayete erdirilmesi siyasal devrime bağlıdır. İslami yeniden doğuşu çifte devrim – ahlaki ve sosyal- olarak tanımlayan bu cevap dini tecdide öncelik vermekte ve bu İslam doğasının prensiplerinden ve bugünkü Müslüman dünyasının gerçeklerini nitelendiren ve pek hoş olmayan bazı tespitlerden kaynaklanmaktadır.

Bu tespitler Müslüman dünyasındaki ağır ahlaki yozlaşmaya, davranış bozukluğuna, rüşvet ve batıl inançların hakimiyetine, tembellik ve ikiyüzlülüğe, gayr-ı İslami adet ve alışkanlıkların baş tacı edilmesine, köklü maddecilik ve düşündürücü bir biçimde umut ile heyecanın olmayışına işaret etmektedir. Böylesine bir vaziyette herhangi bir sosyal veya siyasal değişim doğrudan başlayabilir mi?

Tarihteki rolünü gerçekleştirmeye davet edilmeden evvel her millet, iç temizlenme dönemini yaşamak ve bazı temel ahlaki tavırları benimsemek zorundaydı. Dünyadaki her güç ahlaki güç olarak başlar. Her yenilgi ahlaki tökezleme olarak başlar. Gerçekleşmesi istenen her neyse ilk evvela insanların ruhlarında (nefislerinde) gerçekleşmek zorundadır.  

İslami düzenin ön şartı olarak dini tecdid ne demektir? Her şeyden evvel yeni anlayış (vicdan) ve yeni irade demektir.

Dini tecdid hayatın gerçek hedefi hakkında, neden yaşanır ve ne için yaşanması gerektiğine dair bir anlayıştır. Bu hedef şahsi mi yoksa toplumsal standart mıdır, benim ırkımın büyüklüğü ve şanı mı, kendi şahsımın öne çıkarılma gayreti mi yoksa yeryüzünde Allah'ın kanunlarının hakimiyeti mi? Bu durumda dini tecdid pratikte, kendilerine Müslüman diyen veya genelde başkalarının onları isimlendirdikleri insanların "İslamlaşması" demektir. Bu "İslamlaşmanın" hareket noktası Allah'a güçlü iman ve Müslümanlar tarafından İslam'ın dini ve ahlaki normlarının kesin ve samimi olarak uygulanmasıdır.

Dini tecdid'in ikinci parçası da hedef anlayışının emrettiğini yerine getirme hususunda hazır olmaktır. Onun için dini tecdid, ahlaki heyecanın kalitesi, eşya üzerinde hakim olma psikolojisi, sıradan insanların olağanüstü işleri yapabilme kabiliyet ve cesaret kazandıkları, fedakarlık gösterdikleri bir gerçek ve pratik idealizmin yaşanmasıdır. Dini tecdid, içinde günlük imkan ölçülerinin kıymetinin kalmadığı birey ve bütün toplulukların kendi idealleri uğruna beklenmedik bir fedakarlık derecesine yükseldikleri, dinin yeni kalitesidir (niteliğidir).

Ruhun bu yeni hali ve duygusu olmaksızın bugünkü Müslüman dünyasında gerçek bir değişimi gerçekleştirmek mümkün değildir.

Bu değerlendirmeler arasında anlık da olsa her zaman, İslami düzene giden yolun daha kısalması için, İslam toplumunun inşa edilmesi için ön şart olarak uygun kurumlan ortaya çıkaracak ve halkın sistematik dini, ahlaki ve kültürel eğitilmesini sağlayacak iktidarı ele geçirme ikilemi ortaya çıkacaktır.

Bu ikilem sadece bir sınavdır. Tarih, hiçbir gerçek değişimin iktidardan geldiğini bilmez. Hepsi de terbiyeden başladı ve özünde ahlaki bir davetti.

Ayrıca, İslami düzenin tesis edilmesini bir iktidar ve onun kurumlarına emanet eden çözüm fikri, bizzat o iktidarın nasıl gerçekleşeceği sorusuna cevap vermez. Onu kim tesis edecek ve onun kurumları ne tür insanlardan, oluşacaktır? Nihayetinde bu iktidarın davranışlarını kim kontrol edecek ve bozularak tesis edildiği amaca değil de kendine hizmet etmemesini kim temin edecek?

İktidardaki bir gurubu bir başkasıyla değiştirmek, mümkündür ve bu her zaman olmaktadır. Bir zulmü başka bir zulümle değiştirmek mümkündür ve dünya nimetlerine sahip olan kimselerin değişimi de sağlanabilir.

Yapanların adına ortaya konulan isimleri, bayrakları, milli marşları ve parolaları değiştirmek mümkündür.

Ancak bununla, dünyayı yeniden hissetmek sağlanamaz ve insanın kendisine, diğer insanlara ve dünyayla olan ilişkilerin değişimini sağlayan İslami düzene bir adım atması bile gerçekleştirilemez.

Her zaman ve her yerde bir güç veya iktidarın yardıma çağırılması fikri, insanın, cihadın ilk ve en zor devresinden -kendi nefsi ile mücadele- kurtulmak için fıtri bir özelliğinden kaynaklanmaktadır. İnsanları terbiye etmek zordur, ancak kendi kendini terbiye etmek daha da zordur.

Dini tecdid, adı ve tanımlamasına göre, bizzat kendinden, kendi hayatından başlamak demektir. Tersine, güç her zaman başkasını gözünde kestirir. Bu düşüncenin baştan çıkarıcılığı da budur.

Onun için, kendine ana hedef olarak İslami: düzeni belirleyecek olan hareket, her şeyden evvel ahlaki: hareket olmalıdır. O, insanları yücelten ve onları daha iyi yapan bir fikir olarak insanları ahlaki: olarak heyecanlandırmak ve ahlaki: faaliyetini temsil etmek zorundadır. İşte İslami düzen ile insanları ahlaki açıdan meşgul etmeyen ve ahlaki: ölçütleri katmayan, düşünce ve menfaatlerin eşitliğini önceleyen siyasi parti arasındaki fark buradadır.

Dini tecdid'in önceliği hususunda diğerleri yanında, İslam kaynaklarında dayanak vardır.

İlk olarak Kur' an-ı Kerim, bir millet için her türlü değişimin ve düzelmenin ön şartının, iç değişim olduğunu ifade eder (Kur'an, el-Ra' d 12).

İkincisi bu kanun erken İslam'ın uygulanmasında ve Muhammed'in (a.s.) dünyanın ilk İslami düzenin tesis edilmesi esnasında yaptığı mücadelede de kendini göstermiştir. Kur'an-ı Kerim'in ilk 13 yılında konu edindiği meseleler kesinlikle iman ve sorumluluğa ilişkin olmuştur ve bu 13 yıl boyunca hiçbir toplumsal, siyasi sorunu veya İslam' a dayalı herhangi bir kanunun düzenlenmesini değerlendirmemiştir.

 Dini tecdid'ten üç önemli beklentimiz daha vardır:

1- Kur'an-ı Kerim'in emirlerinin, özellikle köklü sosyal kötülüklere karşı yönelmiş veya zenginliği ve iktidarı elinde tutanları rahatsız edici olanlarını, tereddütsüz ve anlaşma olmadan, yerine getirilmesinin kararlılığını sadece dini tecdid ortaya koyabilir. Dini: tecdid bütün bunların zulümsüz ve nefretsiz olarak yerine getirilmesini sağlayabilir, zira herkes veya yeniden yapılanmış toplumun kahır ekseriyeti onları anlayacak, Allah'ın emri ve adaletin gereği olarak da yerine getirecektir.

 2- İslami yeniden yapılanma, sadece muazzam bireysel ve maddi fedakarlık yapacak kimseler olmaksızın değil, karşılıklı güven ve bağımlı işbirliği olmadan da düşünülemez. Birilerinin çabası, fedakarlığı ve kurbanlığının başka birilerinin kodamanlığı ve isteklerine dönüşmemesi nasıl temin edilebilir? Yakın İslam tarihinde sık sık rastlanan ahlaki tökezleme trajedisinin tekrarlanmasını ne engelleyebilir? Her düzen, böylece İslami olan da, her zaman onu ortaya koyan tespitlerden daha çok onu uygulayan insanlara benzeyecektir.

 3- Muazzam geri kalmışlığı sebebiyle İslam dünyası çok hızlı eğitim ve sanayileşme temposunu benimsemek zorunda olacaktır. Hızlandırılmış gelişme her yerde, onu takip eden despotluk, rüşvet, ailenin tahribi, hızlı ve haksız zenginleşme, yetenekli ve değer tanımayan bireylerin ön plana çıkması, geleneklerini yok eden hızlı şehirleşme, toplumsal ilişkilerin bayağılaşması, alkolizmin, esrar ve fuhşun yayılması riskleri ile yüklüdür. Bu kültürsüzlük selinin engeli ancak Allah' a olan temiz ve sarsılmaz bir iman ve halkın tüm katmanları tarafından dini vecibelerin yerine getirilmesi ile olur. Medeniyetin kültürü yok etmemesini ancak din temin edebilir. Bazı hadiselerin gösterdiği gibi çıplak maddi ve teknik ilerleme, açık bir barbarlığa dönüşebilir.

Devam Edecek

Önceki Bölüm İçin Tıklayınız:

http://hertaraf.com/haber-bizim-zamanimizda-islam-duzeni-2-aliya-izzetbegovic-3854

İlk Bölüm İçin Aşağıdaki Linki Tıklayınız:

http://hertaraf.com/haber-bizim-zamanimizda-islam-duzeni--aliya-izzetbegovic-3574

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş