ey dost…
bazı adamlar vardır;
yürüdüğü yerde ayak izleri bile güven verir.
bir şehrin havasını değiştirir,
bir insanın omzuna konan yükü hafifletir.
sen onunla aynı sofraya oturmasan da, aynı zamanı mekanı paylaşmazsan da
aynı havayı solumazsan da onunla aynı kaderi paylaşırsın,
aynı sızıyı, aynı yürüyüşü, aynı imanı.
ebu bekir işte öyle bir adamdı.
o gün… hira’dan inen haberin ağırlığı peygamberin omuzlarında bir yangın gibiydi.
herkesin kaçtığı zamanda;
hiç “nasıl?”, “neden?”, “gerçekten mi?” demeden…
sadece:
“o söylediyse doğrudur.”
dedi.
ey yolcu, işte bunun adı imandır. sorgudan önce teslim,
hesaplamadan önce adanmışlık…
bizim bugün kitaplardan okuyup büyüttüğümüz kelimenin ete kemiğe bürünmüş haliydi sıddık.
ebu bekir, dostu. ama öyle bildiğin dostlardan değil.
mesele ıssızlığın ortasında yanında kim kaldığıdır.
herkesin sırt döndüğü yerde,
“ben buradayım.” diyebilen yürektir dost.
efendimizin zulmün en koyu olduğu günlerde,
sokakların nefes alamadığı zamanlarda o’nun kapısına yöneldi.
peygamberin evine değil, yüreğine girdi.
dışarıda fırtına koparken, içeride sükûnet oldu.
gözünün içine bakıp:
“de bana ya rasûlallah, bir şey de… can olayım sana.”
diyen mahrem bir sırdaş…
malı mülkü vardı elbet. ama malına bir isim vermişti: “onun yolu.”
varlığını ayaklarının altına serecek kadar dünyadan geçmiş,
elindeki her şeyi bir tek adrese akıtmıştı.
inanmış değildi yalnız; yanmıştı. içindeki iman, kendisini bile yakan bir ateşti.
ve dostluğun en ağır sınavı:
kızı aişe’yi peygamberin hanelerine emanet etmek…
düşün ey dost!
bir baba, gözünün nurunu; aişe’sini, dünyada en güvendiği yüreğe teslim ediyor.
bu evlilik iki aileyi değil, iki ömrü birbirine mühürledi.
artık dostluk sadece sohbet değildi; akrabalık oldu, kader ortaklığı oldu.
sonra bir gece…
şehrin üzerine ölüm sessizliği çökmüşken, zulmün ayak sesleri kapılarda dolaşırken…
peygamberin hicret yolunda yanındaki seçilmiş olan tek kişi yine oydu.
mağaranın kapısında duran korku değil;
ebu bekir’in gözyaşlarıydı.
kendisi için değil…
peygamberin başına bir şey gelir diye.
ey yolcu!
ebu bekir öyle bir iz bıraktı ki yola
onun dostluğu kelime değil, bedeldi.
onun imanı iddia değil, candı.
onun yürüyüşü tarihi bir okuma değil, bugün bile yürekleri titreten bir vakardı.
bir dost işte
seni taşıyan, seni saklayan, seni sen yapan…
gölgeni bile koruyacak kadar yakın.
sen düşerken elini değil, yüreğini uzatan.
sıddık…
peygamberin yolunda ilk duran, son düşen…
ve hep “yanında” olan adam…
dost iman, doğru yerde durabilme cesaretidir.
herkes konuşurken susmayı, herkes kaçarken kalmayı bilmektir.
ebu bekir bize şunu öğretir:
hakikat gelince “ama” demeyeceksin,
hesap yapmayacaksın,
dostluk dediğin, rahat günlerin süsü değildir.
yalnızlıkta belli olur, tehlikede tartılır.
ebu bekir gibi dost olamıyorsak,
en azından onun gibi dost seçmeye niyet etmektir.
çünkü yanlış omuz, insanı yoldan eder.
malın varsa yol için olacak,
orada mısın dost
aklımız varsa sadakatle sınanacak,
evladın varsa emaneti kime vereceğini iyi bilmektir.
ebû bekir bize şunu fısıldar:
en değerli şey, en güvenilir yüreğe teslim edilir.
korktuğumuz da kendimiz için değil, dava için titremeyi öğretir.
ökkeş duaya durdu ve
rabbim bize de yolumuzda bir nebze ebu bekir cesareti, teslimiyeti ve dostluğu nasip etsin…
dedi ve sustu...
paylaşmaya değer gördüğünüz yazılarımın dilediği kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir. valla!
Neden tesadüf olarak okunamaz?
24.12.2025
Naman Bakaç ile Derkenar...
02.12.2025
FİKİR, İLKE VE DURUŞUN ÇİLESİ|MUSTAFA AYDIN
11.12.2025
Barzani, Cizre'de ağırlandı
01.12.2025
RAHATSIZ MI OLDUNUZ? SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 26.12.2025
Kalemin Dansı, Göstergenin Oyunu ZEYNEP YÜCEL 24.12.2025
yola iz olanlar hz ebu bekir MUSTAFA AKMEŞE 26.12.2025
Özgürlük, Din ve Siyaset YUSUF YAVUZYILMAZ 27.12.2025
BOŞANMALAR NEDEN ARTMAKTADIR? AYTEN DURMUŞ 27.12.2025
yola iz olanlar; hz aişe… MUSTAFA AKMEŞE 19.12.2025