metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Haberler / Sivil Toplum

Öze Dönüş Hareketi'nden Kudüs Günü açıklaması

30.04.2022

Öze Dönüş Hareketi, Dünya Kudüs Günü’nde basın açıklaması yaptı. Açıklamada Kudüs ve Filistin mücadelesinin dünya Müslümanları ve mazlumları için ne anlam ifade ettiği anlatıldı.

Öze Dönüş Hareketi, Dünya Kudüs Günü’nde basın açıklaması yaptı. Açıklamada Kudüs ve Filistin mücadelesinin dünya Müslümanları ve mazlumları için ne anlam ifade ettiği anlatıldı.

ÖZE DÖNÜŞ HAREKETİ'nin yaptığı açıklama:

Bu gün Ramazan ayının son cuması ve Filistinli Müslümanları desteklemek amacıyla ilan edilen dünya Kudüs günü.

Kudüs ve Filistin sorunu İslam dünyası ve Müslümanlar için neden önemlidir?

Çünkü Müslümanların ilk kıblesinin tehdit, tahrip ve imha edilmeye çalışıldığı için

Filistin halkı dünyanın en mazlum halklarından biri olduğu için

Bir İslam beldesinin gasp edilip yapay, toplama ve inanç olarak ırkçı bir topluluğa verildiği için

Bir ülkeyi gasp etmek için o ülkenin Müslüman halkının zulüm, işkence, toplu katliam ve tek tek öldürülme, sürgün, tehdit ve tahkire maruz bırakıldığı için

Gasp edilmiş İslam beldesinde teşkil edilen Siyonist rejimin Müslümanlar aleyhine askeri, güvenlik ve istihbari bir merkez rolü üstlendiği için

Siyonist rejimin İslam ülkelerinin insani, mali ve toprak kayıplarına neden olduğu için

İslam dünyasındaki önemli bir medeniyet merkezinin tarihi rolünün kesintiye uğratıldığı için

İşgalci rejim hiç bir adil çözüme yanaşmadığından, işgale, imhaya ve zulme pervasızca devam ettiğinden Filistin sorununun çözüm beklediği için

Bütün İslam mezheplerinin ve hareketlerinin Siyonist rejim tehlikesine karşı durma hususunda ortak görüşe sahip olduğu için.

Yahudileri soykırıma maruz bırakan Batının, Avrupa’da Yahudilere toprak vermek yerine Osmanlı idaresi altında dört asır barış içinde yaşayan Filistin’i 1948’de Siyonsitlere hibe etmesiyle başlayan Filistin sorunu, o günden bu yana adil bir çözüm için süregelen küresel bir problem olma vasfını korumaktadır.

Sorunun çözüm bulmadan devamını sağlayan temel etkenlerden biri, Arap ülkelerinin 1949 ve 1967 yıllarında Siyonist rejime karşı başlattıkları savaşlarda yenilmelerinden sonra Arap rejimleri nezdinde gerçek anlamda bir Filistin sorununun kalmamasıdır. Filistin ile hem dini hem de milli bağları olan Arap rejimleri, Filistin ile ilgili iki devletli çözüm veya bütün Filistinlilerin katılacağı referandumla yönetimi belirleme çözümüne Siyonist rejimi politik ve ekonomik olarak zorlama konusunda da en az savaş kadar isteksiz, ürkek ve korkak davranmaktadır.

Arap rejimlerinin bu tutumunun iki önemli soncu olmuştur:

Siyonist rejimin pervasızlığı

Arap olmayan Müslüman ülkelerin Filistin sorununa ilgisinin sorgulanması

Arap rejimleri hergün el altından ve el üstünden Siyonist rejimle ilişki kurma yarışına girerken, Arap olmayan Müslüman ülkeler Filistin sorununu gündemlerine aldığında veya bu sorunun çözümü için bedel ödemeye başladığında kendi halkının en azından bir kısmının, “Araplar İsrail ile ilişki kurarken biz neden sorun yaşayalım ve bedel ödeyelim” itirazıyla karşılaşmaktadır. Bir iki ülke hariç, diğer ülkeler ya çekimser kalmakta veya Siyonist rejimle ilişkilere yönelmektedir. Zira Siyonist rejime cephe almanın küresel ölçekte ödenmesi gereken bedelleri vardır.

Bu koşullarda mücadeleyi sürdürmek, mahdudiyetlerle kuşatılmış Filistinlilere, onları desteklemek de az sayıda ülke ile Müslüman bireylere ve yapılara kalıyor. Her açıdan yokluk içinde varlık mücadelesi veren Filistinliler de zaruretten dolayı istişhadi eylemlere başvurmak zorunda bırakılıyor. Bu durumda da ‘terör’ ile suçlanıyorlar. Başka ne yapabilirler ki? Topluca imha edilmeyi mi beklesinler?

Filistinliler mücadelelerini her türlü zorluk altında bir şekilde sürdürme azmindedirler. Filistinliler kendileri ve ümmet için özgürlük savaşını verdikçe, onların eylemlerini meşru müdafaa olarak görüyor, mücadelelerini haklı buluyor, onlara destek olmayı da bütün Müslümanlar için dini bir görev olarak telakki ediyoruz.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş