metrika yandex
  • $39.61
  • 45.65
  • GA29980

Haberler / Yorum - Analiz

Gazze, vicdan aynası-Naşit Tutar

19.05.2025

Gerek Türkiye’nin gerekse dünyanın gündemi oldukça yoğun. Hindistan-Pakistan gerilimi, Trump’un Ortadoğu gezisi ve 3,2 trilyon dolarlık anlaşmalarla ülkesine geri dönmesi, Rusya-Ukrayna arasında süren ateşkes görüşmeleri, Türkiye'de ise PKK’nın silah bırakma ve kendini feshetme tartışmaları derken, yazılacak çok şey var.

Ancak bütün bu gündemlerin ötesinde, bir yer var ki bütün bir toprağıyla kabristana dönüşmüş, yaşayanların feryatları arşı alaya yükselmiş, ama insanlığın sağır vicdanında koca bir sessizliğe dönüşmüş bir yer var. Adı, Gazze!

İster Türkiye ister dünya gündemi olsun, hiçbir şey Gazze’yi konuşmanın önüne geçecek kadar kıymetli, önemli ve hayati değil. Gazze yanıyor, Gazze yıkılıyor, Gazze ölüyor…

Gazze, bütün dünyanın gözleri önünde en vahşi saldırıların, en barbar katliamların, en zalim soykırımların hedefi oluyor…

Gazze’de temel yaşam kaynakları yok edilerek insanların yaşama dair umutları söndürülüyor. Sadece binalar değil; umutlar, çocukluklar, hayaller de yerle bir ediliyor. Enkaz altından çıkarılan her çocuk, insanlığın vicdanını biraz daha gömüyor toprağa. Tüm dünyanın gözleri önünde bir insani felaket, görülmemiş bir katliam, planlı bir soykırım yaşanıyor. Ve dünya suskun, dünya kör, dünya sağır…

Birleşmiş Milletler, “kınamakla” görevini yaptığını sanıyor. Avrupa Birliği "endişeli" olmakla çok büyük bir iş başarmış oluyor. Amerika ise yine aynı… Bütün katliamları, “israilin kendini savunma hakkı” diyerek bir yandan meşrulaştırırken, diğer yandan soykırımcı korsan israile her türlü silah desteği vererek yapılanların tümüne ortak oluyor.

Bu arada Birleşmiş Milletlere üye devletlerin neredeyse hepsinin imzaladığı insan hakları evrensel beyannamesi, uluslararası hukuk, insanlığa karşı suçlar vs. vs. halen yürürlükte!

Savaşın da bir hukuku, genel kabul gören teamülleri var. Örneğin elçilerin dokunulmazlığı, birkaç istisna dışında tarih boyunca uygulanagelmiş ve teamül haline gelmiştir. Bunun gibi kadın ve çocukların dokunulmazlığı; hastane, ambulans ve ibadethanelerin savaş dışında tutulması, savaşmayan sivil halka karşı silah kullanılmaması gibi istisnalar teamül haline gelmiştir. Ancak terör devleti tüm bu kural ve teamülleri bütün dünyanın gözünün içine baka baka ihlal ediyor. Açık bir savaş suçu işliyor.

Peki, tüm bunlar olurken insanlık neden susuyor?

Asıl yürek burkan ise, Müslüman dünyasının bu vahşet karşısında içine gömüldüğü sessizlik. İki milyara yaklaşan bir nüfus, milyonlarca kilometrekare toprak, petrol ve doğalgaz başta olmak üzere dünyayı dize getirecek en güçlü silah hükmünde olan enerji denizi, yüzlerce lider…

Eğer enerji silahı devreye konulmuş olsaydı, Gazze’deki soykırım çok uzun zaman önce sona ermiş olurdu. Ama tek bir kararlı duruş, tek bir etkin müdahale yok. Gazze’ye ulaşması gereken yardımların, verilmesi gereken desteğin, terör devletine yönelik kurulması gereken baskıların yerine ticari anlaşmalar, diplomatik nezaketler, "stratejik denge" konuşuluyor.

Gazze’nin çocukları sadece bombalarla değil, suskunlukla da ölüyor. Ve bu suskunluk, vicdanları sessiz bir mezarlığa dönüştürüyor. Oysa bir çocuğun gözyaşları, bütün dünyayı ayağa kaldırmaya yetmeliydi.

Gazze, sadece bir savaş bölgesi değil. Gazze, insanlığın sınandığı bir vicdan haritasıdır. Sessizlik burada bir tarafsızlık değil, açık bir tavırdır. Bu kadar açık bir zulüm karşısında susan herkes, istemeden de olsa zalimin safına yazılır.

O halde yapılan zulme sadece inancımız gereği değil, insan oluşumuzun gereği olarak karşı çıkmalıyız. Gücümüz ve imkânımız neye yetiyorsa; bir kelimeye, bir duaya, bir bağışa, bir protestoya, bir çağrıya… Gazze’nin çocukları için, insanlığın onuru için.

Çünkü Gazze yanıyor. Ve biz, vicdanlarımızın hâlâ diri olup olmadığını bu yangının ışığında göreceğiz.

(Doğru Haber)

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş