metrika yandex
  • $41.66
  • 48.94
  • GA36680

Ecdadımız Dânişmendliler ve Tarihî Başkent Niksar

AHMET SEMİH TORUN
19.09.2025

Ahmet Semih Torun

Türkler, Malazgirt Savaşı öncesi de Anadolu'ya akınlar düzenleyip fetihler yapmışlardır. Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan'ın; Malazgirt Savaşı sonrasında beylerine, "Fethettiğiniz yerlerde sizlerin beylik hakkınızı tanıyacağım" demesi üzerine Anadolu'nun fethi hızlanmış ve Anadolu'da ilk Türk beylikleri ortaya çıkmıştır. Dânişmendli Beyliği de Anadolu'da kurulan ilk Türk beyliklerindendir.

1064 senesinde Sultan Alparslan'ın emrine giren Melik Ahmed Gazi, Sultan'ın değer verdiği dânişmendlerden (âlimlerden) olup Alparslan'ın danışmanlarındandı. Onun bu ilmî özelliği kurduğu beyliğin ismi olmuştur. 

1071-1178 yılları arasında genellikle Niksar, Tokat, Turhal, Zile, Sivas, Amasya, Çorum, Kayseri, Zamantı, Develi, Malatya ve Elbistan civarlarında hüküm süren Dânişmendliler; Bizans ile yapılan savaşlarda başarılar elde etmiştir.

Dânişmendnâme adlı eserde; Dânişmendliler ile onların fethettikleri yerler ve Niksar hakkında malumat bulunmakta. Benim ilk Osmanlıca hocam olan Karşıbağ Taşoluk Camii İmam-Hatibi Yakub Hocamın; Niksar Halk Kütüphanesi'nde, kütüphane müdürüyle birlikte bir kitap üzerine çalıştıklarını görürdüm. Hatırladığım kadarıyla bu eser Dânişmendnâme idi.

Niksar, Sultan Alparslan’ın komutanlarından Afşin Bey tarafından 1067 yılında fethedilmiş, ancak daha sonra elden çıkmıştı. Niksar’ın asıl fatihi, Dânişmendli Beyliği'nin kurucusu Dânişmend Melik Ahmed Gâzi olup Niksar ahalisi tarafından Melik Gâzi diye bilinmektedir. Bizanslılar zaman zaman Niksar'ı ele geçirmek için hücum etmişlerse de başarılı olamamışlardır.

Azerbaycan’da yaşamış Türkmen bir aileye mensup olan Dânişmend Melik Ahmed Gazi, Malazgirt Zaferi sonrasında Sivas’ı fethetmiş; daha sonra Tokat, Turhal, Zile, Amasya, Çorum ve Niksar'ı ele geçirerek Dânişmendli Beyliği'nin temellerini atmıştır.

Tahminen 1083 yılında Niksar’ı fetheden Dânişmend Gâzi, bu güzel şehri başkent yaparak ilim ve kültür merkezi haline getirmiştir. 1071-1085 yılları arasında hükümran olan Dânişmend Gâzi, Canik Seferi esnasında pusuya düşürülmüş, yaralı olarak Niksar'a dönmüştür. Kısa bir süre sonra vefat eden Server-i Cengâver Dânişmend Melik Ahmed Gâzi, bugünkü türbesinin bulunduğu yere defnedilmiş ve türbe, Melik Gâzi Türbesi diye meşhur olmuştur.

Dânişmend Gâzi'nin vefatından sonra beyliğin başına 1085'te Gümüştegin Gâzi geçmiştir. Anadolu Selçukluları ile Dânişmendliler, güç birliği yaparak Bizanslılar'la mücadele etmişler ve fetihlerle coşmuşlardır.

Ahmet Semih Torun
Dânişmendliler 1086'dan sonra kendi başlarına hareket etmişlerdir. Emir Gümüştegin 1100’de Antakya Haçlı Prinkepsi Bohemund’u esir alarak Niksar Kalesi’ne kapatmış, onu kurtarmaya gelen Bizans ordusu, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan, Dânişmendli Beyliği Hükümdarı Gümüştegin Gazi, Harran Emiri Karaca ve Halep Selçuklu Meliki Rıdvan bin Tutuş’un kumandasındaki Türk ordusu tarafından Amasya yakınlarında bozguna uğratılmıştır.

I. Kılıçarslan ile Gümüştegin'in arasının açılması birliği bozmuş, Gümüştegin'in vefatı üzerine 1104'de oğlu Emir Gâzi başa geçmiştir. Danişmendlileri tekrar güçlendiren ve I. Kılıçarslan'ın oğullarından olan damadı Mesud'un Anadolu Selçuklu tahtına geçmesini sağlayarak gücünü daha da artıran Emir Gâzi, yaptığı fetihlerle 1129'da Anadolu'nun en güçlü hükümdarı oldu. Anadolu'da huzur ve asayişi sağlayan, bu esnada Selçuklu topraklarının bir bölümünü de kendi hâkimiyeti altına alan Dânişmendli Devleti'nin yükselişi devam etti.

1134'te Dânişmendlilerin başına Melik Muhammed geçti. Abbâsî Halifesi Müsterşid Billâh ve Büyük Selçuklu Sultanı Sencer’in Emîr Gazi’ye gönderdiği menşur, altın asa ve diğer hediyeler Melik Muhammed’e verilerek Malatya’da hükümdar ilân edildi. Melik Muhammed hükümdarlığının ilk yıllarında; kendisine baş kaldıran kardeşleri ve Bizans saldırılarıyla uğraşmak zorunda kaldı.

Dânişmendliler’in Anadolu'daki hâkimiyetlerine son vermek isteyen Bizans ordusu, 1140 yılı kışında Niksar’a saldırdıkları halde, Melik Muhammed'in Niksar Kalesi'ni takviye etmesi sebebiyle netice alamadılar. Dânişmendli dedelerimiz, 1140-1141 yıllarında Karadeniz bölgesini Rumlar’dan geri alıp daha sonra Elbistan’a hücum eden Haçlıları geri püskürttü.

Melik Muhammed 1143 tarihinde Kayseri’de vefat etti. Dindar ve hayır sever bir hükümdar olan Melik Muhammed; Rumlar, Haçlılar ve Ermeniler ile cihad etmiştir. Başta Abdülmecid bin İsmâil el-Herevî olmak üzere çeşitli ülkelerdeki âlimleri davet ederek Anadolu’da İslâmiyet’in gönüllere yerleşmesi ve ilmin yayılması için gayret eden Melik Muhammed, büyük bir güce ulaşarak Gürcistan ile Mezopotamya’nın bazı yerlerini de hâkimiyeti altına almıştır. 

Melik Muhammed'in ölümünden sonra Dânişmendliler Sivas, Malatya ve Kayseri olmak üzere üç kısma ayrılmış, bu da hânedanın çöküşünü hızlandırmıştır. Dânişmendli hânedanı mensupları hem kendi içlerinde hem de Selçuklu ve Bizans ile mücadele ediyorlar, zaman zaman da ittifaklar kuruyorlardı.

1143'te başa geçen Nizâmeddin Yağıbasan, hem cenge hem de ilme önem veriyordu. Selçuklu Sultanı I. Mesud’un son zamanlarında Niksar, sultanın damadı Yağıbasan'ın elindeydi. Sultan I. Mesud’un 1155'te ölümü üzerine yerine oğlu II. Kılıçarslan geçti. Dânişmendlilerin Sivas kolunun başında olan Yağıbasan, Anadolu Selçukluları'na karşı mücadele ediyordu. Yapılacak savaşların bir kısmı âlimlerin araya girmesiyle engellenmiş, ancak sular durulmamıştı. Yağıbasan'ın 1164'te vefat etmesiyle dengeler değişti.

Dânişmendlilerin önce Kayseri (1172), daha sonra Sivas (1175) ve Malatya (1178) kolları Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan tarafından ortadan kaldırıldı. Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan tarafından kurulmasına izin verilen Dânişmendliler, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan tarafından yıkıldı. Bizans ve Anadolu Selçuklularıyla yapılan mücadeleler esnasında sığınılan kale, genellikle Niksar Kalesi olmuştur.

Dânişmendlilerin yıkılmasından sonra Niksar; Moğol istilasından etkilenmiş, 1341’de de Eretna Devleti’nin egemenliği altına girmiştir. Daha sonraları Taceddinoğulları Beyliği’nin merkezi Niksar olmuştur. Niksar halkı, Yıldırım Bayezid zamanında Osmanlı Devleti hâkimiyetini kendi rızalarıyla kabul etmişlerdir (1398).

Ahmet Semih TorunAhmet Semih Torun
Dânişmendliler'e ait birçok eserin Niksar'da bulunması, şehrin Dânişmendliler için önemli bir merkez olduğunu göstermekte. Danişmend Gazi ile onun sülalesinden gelenler; fethedilen yerlerde cami, mescid, tekke, zaviye, medrese, kümbet, türbe, köprü, hamam, çeşme, kale gibi mimari eserler inşa etmişlerdir. Cuma ve bayram namazlarının kılınması için büyük camiler yapıp bunlara Ulu Cami adını vermişlerdir. Niksar Ulu Camii bunlardan olup Osmanlı Arşivi vesikalarında bu cami için Niksar'ın Ayasofyası tabiri kullanılmaktadır.

Tarihî camileri, zaviyeleri, medreseleri, kümbetleri, türbeleri, hamamları, köprüleri ve çeşmeleri olan Niksar’ın en meşhur tarihî eserlerinden birisi de kalesidir. Niksar Kalesi, geniş bir alana yayılmış olup üç kısımdan oluşmakta. İlk yerleşimin; cami, medrese ve hamamın bulunduğu iç kalede olduğu anlaşılmaktadır. Emir Yağıbasan'ın kabri de burada bulunmakta.

Ahmet Semih TorunAhmet Semih Torun
Kale surları ve hamamı ile kümbet ve Yağıbasan Medresesi'nin tamiratı yapılmış olup ziyarete açıktır. Niksar’ı ziyarete gelen dostlarım, “Niksar’ın bu kadar şirin ve tarihle iç içe olduğunu bilmediklerini” söylemektedirler.

Anadolu'daki ilk medreselerin kurucusu Dânişmendli dedelerimizdir. Anadolu’nun ilk medreselerinden olan Yağıbasan Medresesi 1157 yılında Dânişmend Ahmed Gazi'nin torunu Emir Nizameddin Yağıbasan tarafından yaptırılmıştır. 

Yağıbasan tarafından 560/1164 tarihinde düzenlenen vakfiye, daha sonraları tescil edilmiş ve mazbut vakıflar arasına alınmıştır. Vakfiyede Ulu Cami ile yakınındaki Ayatüh Camii, Niksar Kalesi, Yağıbasan Medresesi, Niksar zaviyeleri ile hamamları hakkında bilgiler bulunmakta. 
Yağıbasan Medresesi Nizamiye Medresesi geleneğinin Anadolu'daki ilk örneği olup her türlü dinî ve fennî ilimlerin okutulduğu bir müesseseydi. Astronomi, geometri, tıp ilimleri yanı sıra  lisan ve kelâm ilimleriyle ilgili dersler de verilirdi. Medresenin kubbe kısmının açık olması dikkat çekmektedir. Astronomi derslerinin okutulduğu medrese aynı zamanda rasathane görevi de yapmaktaydı.

İbn-i Sertâk, Niksar Yağıbasan Medresesi'nde başta Dâvûd-ı Kayserȋ olmak üzere birçok talebeye matematik ve astronomi dersleri vermiş, meşhur matematikçilerinin eserlerini onlara okutmuştur.

1900 yılı salnamesinde Niksar Yağıbasan Medresesi'nde iki müderris ile yirmi beş talebenin bulunduğu kayıtlıdır. Niksar'ın sevilen manevi şahsiyetlerinden olan Şeyh Hacı Ahmed Efendi bu medresede tahsil görmüş, aynı medresede 1910 yılından itibaren hocalık da yapmıştır.

Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın Trabzon ve doğu seferleri sırasında uğradıkları tarihî şehir Yeşil Niksar'da; Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmendli, İlhanlı ve Osmanlı Devleti’ne ait pek çok eseri bulmak mümkündür.

Ahmet Semih Torun

Orta Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Niksar'da zeytin ağaçlarının bulunması misafirlerin çoğunu şaşırtmakta. 1960’lı yıllarda Niksar Kalesi’ne dikilen ağaçlardan olan zeytinler değerlendirilemediği halde mehlep ağaçlarının meyveleri bir dönem yoğun bir şekilde ihraç edilmişti. Cevizin Niksar’da önemli bir yeri bulunmakta olup Niksar yaprağı, kuşburnu ve salçası Niksar ekonomisine katkı sağlayan ürünlerdendir.

Dânişmendli dedelerimizin yâd edilmesine ve günümüz insanına tanıtılmasına vesile olan Tokat milletvekillerimiz sayın Yusuf Beyazıt ve Mustafa Arslan, valimiz Abdullah Köklü, Niksar kaymakamımız Kadir Perçi, belediye başkanımız Semih Tepebaşı, başkan yardımcımız Mustafa Koyuncu, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Celal Şahin ile tüm emeği geçenlere teşekkür ederim.

Bir Niksar sevdalısı olarak, hemşehrilerime memleketimizin ve ecdadımızın kıymetini bilmemiz gerektiğini hatırlatır, tarih ve tabiatı seven herkesi tarihî başkent Niksar’a bekleriz.

 

Yorum Ekle
Yorumlar (3)
Muhammed Zahid Kul | 26.09.2025 11:17
Bu kıymetli vatanı bizlere bırakan ve adlarını şanlı tarihimize altın harflerle yazdıran ecdadımıza Allah'tan rahmet dilerim.
Ahmet Semih TORUN | 26.09.2025 11:13
Allah razı olsun Celal Hocam. Rabbim işlerinizde kolaylıklar versin.
Celal Sahin | 19.09.2025 17:56
Kalemine sağlık hocam.