Gönül penceremin açık kalması neticesinde, üzerimde bir vucut kırgınlığı belirmeye başlamıştı.
Belki de mahzun bir kalp kırıklığı...
Bilemedim.
Hayat, her geçen gün biraz daha yoruyordu insanı.
Ve takvim yaprakları şuursuzca yerinden kopmaya başlamıştı.
Kontrol edemiyordu insan artık zamanı.
Vedalar...
Vedalar, alışılagelmişliğin dışında hızlanmıştı.
Yasaklayın artık tüm ayrılıkları.
Bu şehir, kaldırabileceğinin üzerinde hüzünle kaplıydı.
Halbuki gözyaşları değil, yağmur ıslatmalıydı bu toprakları.
Ve yağmur sonrasındaki o muhteşem koku, her yanı kaplamalıydı.
Olmadı.
Bu şehir, kaygının değil, duygunun başkenti olmalıydı.
Küfürlerle değil, nezaket kokan sözcüklerle kulaklar çınlamalıydı.
Naif insanların, ince düşünceleri yürekleri ısıtmalıydı.
Gözlerim, hal ehli olan insanları aramaktaydı.
Halden anlayanları, yormayanları, yük alanları.
Bulmaya çalıştıkça muhabbet ile yananları, bir bir hepsi arkasına bakmadan kaçtı.
Göremedim.
Oysa, kendi ipimiz, kendi elimizden kaymaktaydı.
Bilseydik kıymetini hayatın ve alabilseydik tadını, belki de bugün her şey bambaşkaydı.
Pişmanlık, hayatı daha kaliteli yaşamanın ön şartıydı ve pişmansan eğer, daha güzel bir ömrün ilk adımı atılmıştı.
Önemli olan buna yürekten inanmaktı ve her şeyi, her şeye rağmen sevmeye çalışmaktı.
Sevemedim.
Kontrol edemiyordu insan artık zamanı.
Ve takvim yaprakları şuursuzca yerinden kopmaktaydı.
Hayat, her geçen gün biraz daha yoruyordu insanı.
Bilemedim...
Büyük Direnişci Cevher Dudayev
22.04.2025
Mustafa Ökkeş Evren ile Derkenar..
20.04.2025
Boykotlu işletme önünde Gazze protestosu..
20.04.2025
Güven ve Adalet Toplumu |HAMZA ER
28.03.2025
UMRAN SORUYOR: DÜNYA NEREYE GİDİYOR?
29.03.2025
ah örgütçü kafa ah! MUSTAFA AKMEŞE 25.04.2025
Sorular YUSUF YAVUZYILMAZ 19.04.2025