yaşadığımız zamanlarda ülkenin en öncelikli acil sorunu
sokak köpekleri ve mülteci düşmanlığıdır.
toplum olarak sokaklara köpekler nedeniyle çıkamaz olduk.
bir de mülteciler var
şehirlerde “köpekleşenler” nedeniyle aynı tedirginliği yaşıyorlar...
“vatandaşlık” kavramından hiç haz etmem.
son yüzyılın ulus devlet dayatmasının doğal bir sonucu olarak
devletin sınırları içindeki insanlara numara verdiği ve
kelle sayısını tuttuğunun adıdır.
o ara kimlik dayatır ve sizi diğer insanlık aleminden ayrıştırır.
işin ilginç yanı
dindar kesimin de bundan bir şikayeti olmaması.
Ümmet olmakla vatandaşlık arasında o derin uçurum anlaşılmaz olunca.
ah ki ah!
millet kavramı
her kavimden insanın rengine, diline, kabilesine bakmazsın
müslüman topluluğa verilen addır.
“ibrahim milletinden” olduğumuz için onur duyarken
kutsal ulus devlet! milliyetçiliği körükleyince
millet olmayı ulusçuluk yapmak zannettik.
Ümmet bilinci devlet vatandaşlığına mağlup olmuştur.
mağlup olan dost inanın esasında insanlığımızdır…
ezbere bildiğimiz ‘kafa kağıdı numarası’ var ya!
kendi haklarımızı koruma altına alması bize yetti...
yetti… ne yazık ki valla yetti.
vatandaşlık numarası insanının haklarını belirleyince
insanlığımız vatandaşlık haklarına evrildi...
en temel haklar dahi ayaklar altına alınır hale geldi.
peki dost kapına sınırını aşıp gelmek zorunda kalmış insan evlatları
vatandaş değilse, numarası yoksa ezberleyecek
onun insan olmasının bizim için kıymeti nedir?
derdim burayı konuşmak.
siz yaban elde yabancı olmak nasıl bir duygudur bilir misiniz?
kalabalıklar içinde
yabancıyı yerli olandan ayırt edecek şey
güvercin hayvanına bakarsanız anlarsınız...
şehrin meydanlarında güvercinlerin atılan yemleri yerken
tedirginliği neyse
yabancının durumu ona benzerdir.
sahi, kenardan bi seyretmenizi isterim güvercinleri.
meydanlarda
çocukların koşuşturmalarına, ayak sesine dahi tepki veren, zıplayan işte
her an bir şeyler olacak gibi ürkek ve tedirgin yürüyüşleri,
duruşları, yemi gagalamaları, ne bileyim işte o titrek hallerini bahsediyorum...
uzak diyarlardan ülkeye sığınan yabancı adamları
güvercin ürkekliğine mahkûm etmişsek eğer
vah bize!
suriyeli mülteci simasına düşen korku ve hayret içinde söyleniyordu;
“seçimde pazar günü eve hapsettik kendimizi
çocukları sokağa salmadık,
işe gitmedik. dükkanlarımızı açmadık... öyle korkmuştuk ki
ümit özdağ’ın hükümete ortak olduğu
içişleri bakanlığı ve mitin o kişiye verilecek sözü bile öyle tedirgin etti ki bizleri,
sanki seçim sonrası kamyonlara toplanıp sınır dışı edilecek
travmasını yaşadık!’’ diyordu.
suriyeli çocuklu kadınların halk otobüsünden ağır hakaretler eşliğinde indirilmesi
oh olmuş cümlelerinin duyulduğu bir öfke seli
mültecileri güvercin ürkekliğine mahkum ediyor.
sahi ne oldu bize?
kadim anadolu misafirperverliği ve mazlum halklarla olan dayanışmasına ne oldu?
gezmeye gelen ve en çok para bırakan arap turiste bile
tahammül edemeyen bir düşmanlık var ortalık yerde…
faşistliği körükleyen zihniyet
güvercinlerin ürkekliğini çoğaltmadan
daha da kötü olaylar yaşanmadan diyorum
siyasi irade vakit geçmeden müdahale ederek gerekli önlemleri almalı
ve
28 şubat'ta güvercin ürkekliğini yaşamış
bu duyguyu çok iyi bilen müslüman kamuoyunun ses vermesi elzemdir...
şimdi hrant dink'i tam da anma zamanı işte:
“evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim,
ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz.
güvercinler kentin ta içlerinde,
insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler.
evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.’’
hrant dink
ah!
öldürülmeden önceki son yazısından alıntı…
Ali Kaçar ile Derkenar..
01.05.2024
Kibrin Mağlûbiyeti -2 | İlhan Akar
30.04.2024
Ali Kaçar ile Derkenar..
01.05.2024
Suriyeli Mültecilerin Sorunları ORHAN GÖKTAŞ 02.05.2024
Başkası İçin Yaşamak Doç. Dr. MEHMET SAĞLAM 28.04.2024
‘din’darlık meze olunca! MUSTAFA AKMEŞE 03.05.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024