metrika yandex
  • $32.46
  • 34.71
  • GA18240

İsra, Mirac ve Aksa

AHMET GÜRBÜZ
22.04.2017

“Her türlü hürmet, salavat (dua) ve bütün iyilikler Allah-ü Teâlâ’ya mahsustur.

 

Ey Nebî! Allah'ın selâm, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun.

 

Selâm, bizim ve Allah'ın sâlih kullarının üzerine olsun.

 

Şehadet ederim ki, Allah-ü Teâlâ birdir ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (SAV) O'nun kulu ve Rasulüdür”.(Tahiyyat)

 

İsra, gece yürüyüşü demek. Seriyye ve seyr ü seferde ondan üretilmiştir.

 

Mirac ise yükselme, uruç etme manasına kullanılır. Her ikisi de peygamber efendimiz fizik kurullarını yok sayan, en büyük mucizelerinden biri olan Rabbinin katına yükselmesini işaret eden gece için kullanılır.

 

Hicretten bir yıl önce (621), hüzün senesi. 27 Recebin akşam vakti. Ebu Talip ölmüş, müminlerin annesi Hz. Hatice ölmüş, vahyin arası uzamış, Taif tecrübesi henüz yeni. Müşrikler, rabbi Muhammed’i unuttu diye alay etmeye başlamışlar. Mahzun Nebi Kabe’ye yaslanmış rabbiyle baş başa.

 

“(Resûlüm! Andolsunki) Rabbin seni terk etmedi ve (sana) darılmadı.

 

Elbette senin sonraki (hayatın), evvelkinden daha hayırlı olacaktır.

 

Elbette Rabbin (nimetlerini) sen razı olana dek verecek”.(Duha)

 

Efendimiz Cibril refakatinde önce Mescid i Aksa ’ya, ardından da sidre tül müntehaya yükselir. Bu esnada bir çok fevkaladeliklere şahid olur. Enbiyalara takdim edilir ve onlara imamlık yapar. Ru’yetullahın hakikatine delalet eder.

 

“Kulu (Muhammed aleyhisselâm’ı bedeniyle,) geceleyin Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren (Allah’)ın şânı yüce (ve her türlü noksanlıktan uzak)tır. (Bunu,) kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (yaptık). Şüphesiz O, (evet) O, hakkıyla işitendir, görendir”.(İsra1)

 

O gün olduğu gibi bugünde buna inanmak istemeyenler çıkabilir, asla diyenler olabilir. Dün olduğu gibi bugünde tartışanlar çıkacaktır; bedenen mi oldu, rüyada mı oldu, sidre tül müntehada neler yaşandı vs. Bunlarla ilgili sahih kaynaklara müracaat edilebilir.

 

Ama buna tereddütsüz iman insanı ‘sıddık’ yapar, tıpkı Ebu Bekir (ra) gibi, inkarı da müşrikleştirir haşa.

 

O gün inanmayanlar peygamberi sınava tabi tutmuşlardı; öyleyse de hadi, mescid i aksanın kapısı nasıl, kaç tane penceresi var gibi. Efendimiz teker teker saydığı halde başka başka deliller istemişlerdi ve onlara yaklaşmakta olan kervandan haberler vermişti. Buna rağmen kutlu nebiye deli diyenler bir delil bulmuşçasına koştular Ebu Bekir’e. Gördün mü bak, arkadaşın delirmiş, neler neler söylüyor dediklerinde; o bunu söyledi mi, bunu duydunuz mu, eğer o dediyse doğrudur…

 

“Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla

 

1 - İnmekte olan yıldıza andolsun ki,

 

2 - Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı.

 

3 - O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.

 

4 - O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir.

 

5 - Onu, müthiş kuvvetleri olan biri öğretti

 

6 - (Ki o) akıl ve görüşünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik şekliyle) doğruldu.

 

7 - O, en yüksek ufukta idi.

 

8 - Sonra (Cebrail ona) yaklaştı ve (aşağıya doğru) sarktı.

 

9 - Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldı.

 

10 - (Allah), kuluna verdiği vahyi verdi.

 

11 - Onun gördüğünü kalb(i) yalanlamadı.

 

12 - Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız?

 

13 - Andolsun onu bir kez daha görmüştü.

 

14 - Sidretü'l- Müntehâ'nın yanında.

 

15 - Ki Cennetü'l- Me'vâ onun yanındadır.

 

16 - Sidre'yi kaplayan kaplıyordu.

 

17 - (Peygamberin) gözü şaşmadı ve sınırı aşmadı.

 

18 - Andolsun ki o, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü”.(Necm)

 

Mirc ı Nebiden bize kalan müjdeler; “gözümün nuru” diye tavsif ettiği beş vakit namaz, müşrik olmadıkça her Müslümanın afva mazhar olacağı ve birde Bakaranın son iki ayeti ‘amerrasulü’

 

“(O) Resûl, Rabbinden kendisine indirilen (Kur’an’)a iman etti, mü’minler de (iman ettiler. Onların) her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etti. “O’nun peygamberlerinden hiçbiri arasında (iman bakımından) ayrım yapmayız; işittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Bağışlamanı dileriz. Dönüş(ümüz) ancak sanadır.” dediler.

 

Allah kimseye (ibadet ve itaatte) gücünün yettiğinin dışında (üstünde) teklifte bulunmaz (herkesin) kazandığı (iyilik) kendi yararına; yaptığı (kötülükler) de kendi zararınadır. “Ey Rabbimiz! Unutur veya (kasıtsız) hata edersek, bizi (ondan) sorguya çekme! Ey Rabbimiz! Bizden önceki (itaatsiz ümmet)lere yüklediğin gibi, bize (zor/helak edici) bir yük yükleme! Ey Rabbimiz! Gücümüzün yetmediği şeyleri de bize taşıtma! Bizi affet, bizi bağışla, bizi esirge! Sen Mevlâmızsın; küfre sapan, seni tanımayanlara karşı bize yardım et/zafer ihsan eyle.”

 

Ya Aksa, Aksa yı unuttuk mu ???

 

Ayette ‘etrafını mübarek kıldığımız’ diye tarif edilen Mescid İ Aksa, Kudüs.

 

Her gün bir Filistinlinin kanıyla temizlenip her gün bir işgalci yahudinin çizmesiyle kirletilmektedir.

 

Mescid i Aksa özgür olmadıkça bana gülmek haram olsun diyen siyah sarıklı Selahaddin in torunları, Osmanoğulları, Selçukiler…Nerdesiniz !!!

 

“Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde

 

Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu

 

Varıp eşiğine alnını koydum

 

Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu


 

Gözlerim yollarda bekler dururum

 

Nerde kardeşlerim diyordu bir ses

 

İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin

 

Unuttu mu bunu acaba herkes


 

Burak dolanırdı yörelerimde

 

Mi’raca yol veren hız üssü idim

 

Bellidir kutsallığım şehir ismimden

 

Her yana nur saçan bir kürsü idim


 

Hani o günler ki binlerce mü’min

 

Tek yürek halinde bana koşardı

 

Hemşehrim nebi’ler yüzü hürmetine

 

Cevaba erişen dualar vardı


 

Şimdi kimsecikler varmaz yanıma

 

Mü’minde yoksunum tek ve tenhayım

 

Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı

 

Çöllerde kayıp bir yetim vâhayım


 

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde

 

Götür müslümana selam diyordu

 

Dayanamıyorum bu ayrılığa

 

Kucaklasın beni İslâm diyordu

Merhum Mehmet Akif İnan

 

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş