metrika yandex
  • $32.3
  • 34.78
  • GA17500

Seçimin İmkanları

YUSUF YAVUZYILMAZ
21.04.2024

 

 

Tarihte yaşanan hiçbir olay anlam ve amaçtan yoksun gelişigüzel ve tesadüfî değildir. Bu yüzden Kur'an, yeryüzünde gezip dolaşmamızı ve yaşananlardan ibret almamızı öğütler. Kuşku yok ki, katılanlar ve alınan sonuçlar bakımından, 31 Mart seçimleri de çok sayıda dersi içinde barındırmaktadır.

Seçimlerden sonra ortaya çıkan tablo, Türkiye siyasetinin geleceği ve bir sonraki seçim için imkan ve riskleri barındırmaktadır. İktidarın Türkiye'yi, muhalefetin belediyelerin büyük bir bölümünü nasıl yöneteceğine dair önemli bir süre var. Bu durumun doğuracağı sonuçlar, Türkiye’de geleceğin yeni iktidarı da belirlemiş olacak. Bakalım önümüzdeki dönem siyasal anlamda hangi gelişmelere gebe olacak? Kuşku yok ki, önümüzdeki dönem yeni partilerin kurulacağı, yeni birlikteliklerin ve yeni siyasal arayışların ortaya çıkacağı bir dönem olacak.

Seçim sonuçlarını değerlendirirken militarizmden uzak durmak, akılcı ve sağduyulu bir okuma yapmak gerekir. Militan taraftarlardan görülen en akıl dışı davranış kendi tuttuğu takımı veya partiyi Türkiye ile eşitlemektir. Bu kendi dışındaki takım ve partileri Türkiye düşmanı göstermek gibi bir faşizmi de içinde taşır.

Fanatik, kendi yetersizliğini rakip gördüklerine saldırarak ve küçümseyerek doyurmaya çalışan tatminsiz bir kişiliktir. Fanatik taraftarın en nefret ettiği şey özeleştiridir. Çünkü o, E. Hoffer deyimiyle bir "Kesin inançlıdır." Fanatik taraftarlık, gerçeğe ulaşmanın ve aklın önündeki en büyük olumsuz duygusal güçtür. Fanatik militanın tipik davranışı: Suçlular daima bizim karşımızda bulunur ve onlar muhalifimiz olan rakiplerimizdir.

Fanatik taraftar, tıpkı futbolda olduğu gibi, rakibin hatalarına yoğunlaşır; kendi içinde bulunduğu takımın, grubun, cemaatin ve Partinin hatalarını ise görmezden gelir. Hakikat ehli ise yorum yaparken değerleri öne alır. Kimin yaptığı ile değil ne yapıldığı ile ilgilenir. Yolsuzluğu, hırsızlığı, nepotizmi kim yaparsa yapsın karşı çıkar. Seçmeci davranmaz ve bir tarafı korumanın endişesini taşımaz. Sürekli başkalarının hayatlarına ve hatalarına yönelerek kendini değerlendirmeyi ihmal etmez. Hakikat ehlinin öncelikle hedefi kendi grubunun alınan sonuçtaki sorumluluğudur. Türkiye siyasetinde bu tür fanatik taraftarlar bir hayli yaygındır. Sağlıklı bir değerlendirme yapmak için onları dikkate almamak gerekir. Onlar hakikatin değil, içinde bulunduğu grubun çıkarlarını savunmanın peşindedir. Yolsuzluğa, hırsızlığa isyanı, ondan pay alamadığı, çıkar sağlayamadığı içindir. Bu tür insanlar başkalarını bir ayrıcalık yapıldığında dünyanın en adil insanlarıdır; kendine bir ayrıcalık yapıldığında ise bunu kazanılmış bir hak olarak görür. Bundan dolayı ahlaksızlık sadece siyasal alanda değil, toplumsal alanda da bir hayli yaygın ve etkilidir.

Sağlıklı değerlendirme yapmak için, iktidarın ve muhalefetin militanı olmamak gerekir. Hakikatin peşinden gitmek, gerçeği aramayı birincil öncelik olarak kabul etmek sağlıklı değerlendirme yapmanın ön koşuludur. Bu durumda kendinizi de eleştirin öznesi yapar, suçu sadece muhalif olduğunuz partilerde arama zaafından uzaklaşırsınız.

İdeolojik zihin militarizmden beslenir; değişmez,sabit dogmaların adamıdır. Sosyolojik olguları değil, kendi değişmez sabitelerini esas alır. Kendi görüşüne uymayan herkes yandaş ve dönektir onun için. O, sadece ideolojik bir militan değil, aynı zamanda ahlakı zaafları olan biridir. Lügatinde yanılgıya, hataya, zaafa yer yoktur. Belki de aynı yanlışta ısrar ettiğinin bilincinde olmayarak hiç değişmemekle övünür. Bundan dolayı zorunlu olarak tek yönlüdür, seçmecidir. Hatasını görüp dönenler, tevbe edenler zayıf karakterlidir ona göre. Oysa asıl uyumsuzluk bir türlü yüzleşemediği kendi benliğinde gizlidir. Kendinden başka herkese karşı öfkelidir bu yüzden. Bu yüzden tevbe edenleri, özeleştiri yapanları dönek olarak görür. Çünkü tevbe edecek cesareti, hakikatle yüzleşecek feraseti yoktur.

Her Seçim yeni aktörler çıkardığı gibi bazı aktörleri de siyasetin dışına iter. İlk görülen sonuç Meral Akşener’in Türkiye siyasetinin dışında kalacağıdır. Türkiye siyasal tarihi bir politikacı ve partiler mezarlığıdır aynı zamanda. Koşulları iyi değerlendirenler olduğu gibi savrulanlar, değişenler, başarısız olanlar da vardır. Akşener savrulanlardan, tutarsız davrananlardan biridir. Kabul edelim ki, yeni Türkiye siyasetinde ona yer kalmamıştır.

Seçim her kesime bir mesaj verdi. Bakalım önümüzdeki dört yıl boyunca kimler ve hangi partiler bu mesajı doğru okuyacaklar? Kuşku yok ki, imkanları en iyi değerlendiren, Türkiye ve dünya gerçeklerini doğru okuyanlar öne çıkacaktır.

Seçimlerden başarı ile çıkan CHP’nin geleceğini kendi dışından aldığı sınırlı oyu ne kadar kalıcı hale getirecek politikalar üretebileceği ile doğrudan orantılıdır.

Türkiye siyasetinin gelişmesini engelleyen en önemli faktörlerden biri milliyetçiliğin yükselen bir ideoloji olmasıdır. Milliyetçilik, içinde faşizme evrilme potansiyelini daima barındıran sert karakterli bir ideolojidir. İslamcılık için muhafazakarlık ve milliyetçilik en uzak durulması gereken ideolojilerdir. Aslına bakılırsa tüm siyasal akımlar milliyetçilikten uzak durmalıdır. Ak parti, milliyetçi bir ideolojiye sahip olan MHP ile işbirliği yaptığından bu yana, 2013 yılına kadar olan değişimci kimliğini kaybetti ve statükonun savunucusu haline geldi. Kemal Kılıçdaroğlu ile Başlayan Ekrem İmamoğlu ile devam eden ulusalcı milliyetçi Kemalizm söylemini CHP özelinde azaltma iradesi, Türkiye için önemli bir kazançtır kuşkusuz. Ak Parti, Kemalizm'e yaklaştıkça statükonun parçası olup muhafazakarlaşırken toplumla bağını önemli ölçüde zayıflattı. Buna karşılık CHP demokrasi, hukuk devleti ve helalleşme teziyle kazançlı çıkıyor ve topluma yaklaşıyor.  

Çünkü klasik Ortodoks Kemalizm ile toplumun çoğunluğuna ulaşma imkanının olmadığını gördüler. Türkiye ulusalcı milliyetçilikten ne kadar uzaklaşırsa, hukuk devleti, temel hak ve hürriyetler ve çoğulculuk konusunda adım atabilecektir.

Siyasette özeleştiri son derece önemlidir. Şimdi zamanı değil diye iyi niyetli olsa bile eleştiri erteleyenlerin içinde bulunduğu sosyal yapıya verdiği zarar, eleştirenlerin verdiği zarardan kat kat fazladır.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş