metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

İnsanın Saklı Zaafları

MUSTAFA YILDIZ
23.01.2022

Rabbimiz kullarına kimi zaman direkt, kimi zaman da bilinen bir eşya veya canlı bir varlık üzerinden ‘’Teşbih’’ yaparak mesajlar verir.Aşağıdaki verilen ayetlerden çapımız ve nasibimiz oranında anladıklarımızı okuyucuyla paylaşmak istedik. Kendi bakış açımızda doğrularda isabet varsa tamamı Rabbimden, eksik ve yanlış anlamalar olmuşsa şayet bunların da tamamı şahsımdan kaynaklıdır.Bunlar benim görüşlerimdir deme haddim değildir.Ancak, hacmim kadar anlayabildiğim ve nasibim kadarki okumalardan elde edilen çıkarımlardır.
 
Mesela; ‘’Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt.Unutmaki seslerin en çirkini merkeplerin (Eşek) sesidir.’’ [Lokman Suresi:19.Ayet], ’’Onlara ne oluyorda aslandan kaçan yaban eşekleri gibi öğütten yüz çeviriyorlar.’’ [Müddesir Suresi: 50-51.Ayetler], ‘’Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve eşekler ile bilmeyeceğiniz daha nice (Nakil) vasıtaları yaratır.’’ [Nahl Suresi:8.Ayet] 
 
 
Yukarıda verilen ayetlerden Müddesir Suresi: 50-51 Ayetleri ile, Nahl Suresi:8. Ayetlerde ismi geçen eşek ve benzeri binek hayvanlarının insana sundukları fiziksel güçlerinden kaynaklı işlevlerinin yanısıra adı geçen bu hayvanlardan daha fazla ne gibi yararlar sağlanabileceği haberleri verilmektedir.
 
Tespit edebildiğimiz kadarıyla Kur’anda merkep(Eşek) ismi geçen 4 (Dört) ayet bulunmaktadır. Ancak, özellikle Lokman Suresi:19.Ayette yüksek sesli olan bir çok hayvan biliniyor olmasına rağmen, Rabbimiz çirkin sesli hayvan olarak eşek sesini seslerin en çirkini olarak hassaten dile getirmesi hiç kuşkusuz bizlere bazı mesajlar verirken, eşeğe has bazı özelliklerinden dolayı da daha fazla çıkarımları tespit etmemize de delalet ediyor diye düşünüyorum. 
 
Zira; Rabbimiz tarafından yaratılmışların en şereflisi olarak takdim edilen insana; toplumda inatçı, aptal, hiçbir şeye itiraz etmeyen/edemeyen, yararlı bir hayvan olduğu halde toplum nezdinde olumsuzlukların sembolü olarak temsil edilen ve olumsuz hasletleri ile ön plana çıkan bir hayvanın Kur’anda çokça anılmasında Rabbimiz insana acaba ne gibi mesajlar veriyor olabilir? diye merak edilmeli değil mi?
 
Merakımızı gidermek ve konuyu da fazla dallandırmadan kısaca bu hayvanı tahlil edecek olursak şayet; kendisinden yararlanma özellikleri fark edildiği yani ehilleştiği günden itibaren günümüze kadar bedeni ile yük taşıyan, bir nevi adeta nakliye işi yapan, hatta zaman zaman görevi dışında da yedek olarak devreye girebilen yani eksik kalan öküzün yerine yedek olarakta görev yapan/yapabilen ve emeğiyle insan yaşamına katkı sağlayan hayvanların başında eşek gelir diyebiliriz. Ancak bu görevleri yapabilen başka hayvanlar da olmasına rağmen, Rabbimiz Kur’anda bu hayvanı ismen zikretmesinde elbette bir takım hikmetleri vardır.Bu hayvanın bazı özelliklerini bilenler eşek hakkında biraz tefekkür ettiklerinde bazı mesajların verildiğini söz konusu ayetlerden de anlarlar.Bizce bilinenlerin ötesinde daha ileri boyutta bize bazı soyut emsal davranış ve kıyaslamalar yapmayı da teşvik eden yanlara da dikkat çekilmek istenmiştir.
 
Mesela; Şu üç (3) haslet sadece ona mahsustur.
 
1-Ne kadar yük yüklerseniz yükleyin ses çıkarmaz.Ağırlığın altında yürüyemez ve çökme konumuna gelir, ama yine de gıkı çıkmaz, itiraz da etmez.
 
2-İstediğiniz kadar kırbaçlayın, dövün, hakaret edin, işkence edin yine de sesi çıkmaz.Zira son derece inatçıdır.Keçi için bu tabir çokça kullanılır ama, hiç bir hayvan eşek kadar inatçı olamaz.
 
3-Hayvanı yokuşa(rampaya) doğru sürerseniz o sürekli dik yukarı çıkmaz.Belli açılarla sanki kendisine ezberletilmiş gibi zikzaklar çizerek yokuşu tırmanır.1980 öncesi tırmanılarak çıkılan yolların hemen hemen tamamı eşeğin yokuşa sürülerek çizdiği açılardan elde edilen ölçülerden yararlanılarak yapılmış yollardır.Bu nedenle Karayollarında ‘’Etütçülerin Piri eşektir.’’ sözü çok yaygındır. Şimdi ise modern aletlerle ölçümler yapılıyor tabi.
 
Ancak; Bütün bütün bu özellikleri ve daha fazlasına sahip olmanın yanısıra, şu hasletlerde sadece ona hastır.
 
1-Karnı acıktığı zaman,
 
2-Nefsi (şehveti) uyandığı zaman kulakları tırmalarcasına anırmaya başlar, huzursuzluk çıkarır.Bu da sadece bu hayvana has bir meziyettir.Yani; midesi söz konusu olduğunda, yani, yemi kesildiğinde ve şehveti söz konusu olduğunda artık kimse onu durduramaz, zaten onu zapt etmekte oldukça zorlaşır. Bu ihtiyaçlarını karşılayana kadar huzursuzluk çıkarır ve kimseyi de dinlemez olur.
 
Bu meziyetleri üzerinde taşıyan ve aynı tavırları gösteren insanlara acaba hangi mesajlar veriliyor olabilir? Sadece kendi hayvani ihtiyaçları söz konusu olunca kendi için feryat eden bir profil tarifi yapılıyor bunda ne var? denilebilir.Ancak ‘’ Sizin en hayırlınız insanlara faydası olandır.’’ tavsiyesine uzak bir davranış olduğu da unutulmamalıdır.İstisnalar olabilir ancak, şu da unutulmamalıdır ki, bu gün insanların çoğunluğunun takındığı tutum ve davranışlarında bencillik (Nihilizm) ön planda olduğu ve bu şekilde seyrettiği de bilinmelidir.
 
Bir yazarın tabiriyle; ‘’İtlerin tarihi yazılsaydı, kemik ön planda olurdu. Ama söz konusu insan olunca gönül isterdi ki fazilet, erdem, irfan, adalet, barış, bölüşüm ön plana çıksın.’’ insana da yakışan da elbette budur.’’Şüphesiz biz insanı en güzel surette yaratmışızdır.Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik’’ [Tin Suresi:4-5.Ayetler] diyen Rabbimiz, demek ki insanın aşkın değerleri ile ulvi değerleri uğruna yaptığı fedakarlıklarla diğer mahlıklardan ayrılarak şeref ve onur sahibi olabiliyor. Aksi hallerde, yani içinde taşıdığı hayvani hasletlerini ön plana çıkardığı zamanda ise kendi talebiyle başka makamlara layık olmayı hak edeceği de haber veriliyor.
 
Mesela; son yüzyıllarda Avrupada özelde de İngiltere’de insanlar; bazen hava ve deniz yollarına yapılan zamlardan dolayı alanlara çıkarlar, Yunanistan halkı hemen hemen Avrupada en yüksek maaşı almalarına rağmen, iflas ettikleri de bilindiği halde(Yunanistan’da adaların satışı bile gündeme geldi) vatandaşlarından maaş zamlarını bir yıl ertelenmesi istendiği zaman yer yerinden oynadı ve halk sokağa çıktı. Bir de bu salgın hastalıktan dolayı bazı kısıtlayıcı önlemler söz konusu olunca halk sokağa döküldü.
 
Bizim ülkemizde de; 2000’li yıllarda başörtüsünün gündemde olduğu dönemlerde yapılan bir araştırmada; başörtüsü sorunu vatandaşın öncelikli talepleri arasında 10’uncu sıralarda yer alıyordu.İlk sıralarda ise işsizlik, maaşların düşük olması, pahalılık vb.kısaca ekonomi ilk sıralarda yer alıyordu.Demekki insan her yerde insan ya boğazından kesersen bağırmaya başlıyor.
 
Keza, güya halkın % 99’u müslüman olan ve üstelik kendini muhafazakar olarak takdim eden bir iktidar döneminde diyanetin kurslarında din eğitimi almak için veliden dilekçe ile izin istenmesi acı değil mi? Neden %’de 1 den tercih yapma istenmiyor da % 99 müslüman halk tercih yapar.? Halen inançlara hakaret etmenin prim yaptığı bir dönemde bu müslüman ülkede ne zaman ciddi bir halk tepkisi ortaya kondu.Bir tepkinin gösterilmemesi de manidar değil midir.?
 
Keza, sivil toplum örgütlerinin Afrika’daki yoksullara eti dağıtılmak üzere develeri elle yakalama talepleri olmasına rağmen, Avusturalya devleti fazla su içerek ‘’kuraklığa sebep oldukları gerekçesiyle’’ Helikopterlerden açılan ateş sonucu ve yer yer de çıkarılan ateşlerle yakılmak suretiyle yaklaşık 5 (Beş) bin deve itlaf edildi.Maalesef hiçbir İslam ülkesinden uluslararası boyutta ne bir tepki, ne de bir kınama sesi çıkmadı.Bunlar Allah’ın yarattıkları mahluklar değil miydi? Kul hakları var da, hayvan hakkı yok muydu?
 
Başta Suriye olmak üzere, diğer İslam ülkelerinden kaçanların (Hicret demiyorum.Çünkü Hicret değerler uğruna ve Allah  rızası için yapılır.) davaları midelerini doyurmak ve yasakların olmadığı özgürce bir hayat yaşamaları değil mi? kendi ülkelerinde örgütlenip biraz gayret ve fazilet göstererek Allah’ın yardımını bekleyemezler miydi.? demekki açlıkla terbiye edilsek çoğumuz kaybedenlerden oluruz herhalde.
 
Listeyi uzatmak mümkündür.Ancak kitap hacminde olur ki zaten okuyan da pek kalmadı. Galiba malzememiz çokta güvenilir malzeme çıkmadı. Ümitsiz misin, elbette hayır! 
 
İşte o zaman ‘’Ey iman edenler! eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı sabit kılar.’’[Muhammed Suresi:7]  Ayeti devreye girer. Ama dikkat edilirse şayet; ilk adımın kullardan beklendiği de bilinmelidir.
 
Mustafa YILDIZ

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş