Anadolu kıtaların geçit yeri, medeniyetlerin beşiği, tarihin nabzının attığı yer. Anadolu, anaların, babaların, dedelerin ve ninelerin çok acı ve tatlı hadiseler yumağına şahitlik ettiği kutlu belde. Anadolu, dostun ümitle baktığı, düşmanın işgal edip hâkim olmak için yanıp tutuştuğu mekân. Anadolu yüzyıllardır görülmeyen bir deprem sonrası doğusu, batısı, güneyi ve kuzeyi ile gönül ve elbirliği yapmış. Bütün dünyadaki mümin kardeşlerinin duası ve destekleri ile ayağa kalkmayı bilmiş, acısını yüreğine gömerek yaralarını büyük çabalar sonucu sarmasını bilmiştir.
Milletler büyük acılar sonucu yaşadığı hadiselerden ders çıkarmalı, hafızasına yeni tecrübeler eklemelidir. Milletler bu hadiseler karşısında ehil ilim adamlarına ve fikir çilekeşlerine yer vermeli onların yol göstericiliğinde ilerlemelidir. Tehlike zekâyı işler, korku ve sevgi Rabbimizin rıza noktasını kollamak adına olursa büyük hamleler gerçekleşir. Yaşanan dram öylesine büyük ve acı olmuştur ki işte güzel Anadolum tam da bunu yapmış. Yapması gereken nefs muhasebesi ve murakebe neticesinde ehil insanların bilgileri ışığında, tecrübe birikimlerinin izlerini takip ederek deprem olan yerleri tarihe numune olacak şekilde imar etmiştir. Buradaki imar işlerindeki başarıyı yurdun dört bir tarafına taşımayı da bilmişlerdir. Öyle bir medeniyet örnekleri vermişlerdir ki dünyanın gıpta ettiği, herkesin gelip de görmek istediğ bir yer olmuştur.
Deprem öncesi ovalar yüksek katlı binalarla dolmuştu. Ovaların sırtında yük olan betondan yapılmış yerlerde şimdi tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. İnsanlar rüzgârda nazlı nazlı sallanan altın sarısı buğdaylar görmekte, genç kızlar kiraz ağaçlarından kiraz toplayıp kimini kulaklarına küpe yapmaktalar. Ovalar, güneşin altında terini silerek sık sık gökyüzüne bakıp neşeyle türkü söyleyerek çalışmakta olan erlere şahitlik etmekte.
Köyler dolmuştur. Bir zamanlar yalnız ihtiyarların kaldığı üretimin durduğu köyler yeniden canlanmış. Genci, çocuğu, kadını erkeği ile nüfusu artmıştır. Cami etrafında güzelim evler yapılmış, bayramlar sevinçle kutlanmakta, herkesin düğününde oyunlar oynanmakta. Şehirde lüks salonlarda yapılan şatafatlı düğünlerin yerini dualar eşliğinde yemeklerin verildiği, İslam’a aykırı olmayan eğlencelerin olduğu düğünler almıştır. Herkes kanaatkar herkes huzurlu. Kimse kimseye hor ve hakir bakmamaktadır.
Köyün maddi ve manevi gücü aynı ruh potası altında erimiş öğretmen, imam, muhtar ve ziraat mühendisi tarafından işlenmekte. Köylüler ayrı ayrı ahır yapacaklarına kooperatif kurmuş aynı ahırda hayvanlarına imece usulü bakmaktalar. Böylece birlik ve beraberlik artmış yorgunluk tatlı ve huzurlu bir hal almıştır. Köylünün gözü, gözü dönmüş bir şekilde şehirde değildir. Köylü çocukları taşımalı eğitim denen ucube bir anlayışla şehre artık gitmemektedir. Dört beş köye eşit mesafede uzaklıkta mektepler açılmış bu mekteplerde bu köylerin çocuklarına dersler verilmekte. Sınıflar dolu, mekteplerin spor salonları yeterlidir.
Mektepler aynı zamanda kadını ve erkeği olarak tarım ve güzel sanatlar dalında herkese eğitim vermekte. Velhasıl köy ile şehir arasında ahenk ve birlik sağlanmıştır. Köylü ürünlerini aracı olmaksızın şehrin pazar yerine götürebilmektedir. Şehirli ürünleri artık taze ve ucuz almakta fiyat oyunlarının oynandığı bir piyasaya muhatap olmamaktadır. Köylü malını aracısız tüketiciye ulaştırdığı için daha müreffeh bir hale gelmiştir.
Gelir böylelikle azınlığın eline düşmemekte, insanlar arasında gelir uçurumu olmamaktadır. Üç dört köy konumuna göre bazen güneş panelleri bazen ise rüzgâr gülleri ile kendi enerjisini kendi üretmektedir. Evler, üretilen bu enerjiler vesilesi ile de ısınmaktadır. Köylerde üretimin daha artması için sera olan yerlerde artırılmıştır. Elektrikli arabaları olanlar arabalarını şarj edebilmekte.
ŞEHİRLER
İsterseniz dikkatlerimizi köyden şehre kaydıralım. Şehirler tarım arazilerinin üzerine kurulmamıştır. Zeminleri sağlam, ovayı ayakları altına alıcı bir mekândadırlar. Evler en fazla üç ve dört katlıdırlar. Yapılan bu evlerin her biri ayrı bir şahsiyet ifadesi taşımakta her biri ayrı renkle birbirleriyle bütünleşmektedir. Hiçbir ev birbirinin güneşini perdeleyip, gökyüzünü örtmemektedir. Artık bu şehirlerde yüksek katlı evlerin esamesi okunmamakta, AVM’ler yokluğa mahkûm edilmişlerdir. AVM’ler şehire uzak yerlerdedir.
Eski kültürümüzün çarşıları yeni zaman ve mekâna münasip mahallelerde yeniden canlanmıştır. Evet, mahalle dedik site demedik. Yıkılan şehirlerde mahalle denen şey kalmamış insanlar siteler ve AVM’ler arası bir yaşantıya gömülmüştü. Bu şekilde fert ve cemiyet arası uçurum açılmış komşuluk münasebetleri yok edilmişti. Velhasıl fert ve cemiyet öldürülmüştü. Yıkılan şehirlerde yüksek binalar gökyüzünü kaplamış kara asfalt yollar ile insanların kalpleri adeta köreltilmişti. Yüksek binaların yanına sığıntı ve ezik bir şekilde camiler konulmuştu.
Yeni şehirlerde cami merkezli dört beş bin nüfuslu mahalleler vardır artık. Camiyle birlikte merkezde okul, çarşı pazar ve poliklinik insanların vd. ihtiyaçlarını görücü yerlerde bulunmaktadır. Okul binası kenarında deprem sonrası kullanılacak alet ve edavatın konulduğu bir bina da vardır. Merkezin hemen etrafında dairevi şekilde bir park yerleştirilmiştir. Parkta, oyun alanları, meyve ağaçları, çiçek ve çimenler bulunmakta, insanlar rahatça piknik yapacak şekilde eğlenebilmektedir. Parkın etrafını yine dairevi bir şekilde kuşatan üç ve dört katlı evler sıralanmakta. Evlerde oturan insanlar muhitten merkeze doğru sık sık geldikleri için herkes birbirini tanımış herkes birbirine selam vermekte. Hâsılı eski mahalle ruhu daha güzel bir şekilde diriltilmiştir.
Mahalle komitesi kurulmuş bu komite mahallede de olan kötü olaylara el atmakta, aldığı kararlar derhal kolluk güçleri tarafından uygulanmaktadır. Kim tükürdü, kim pislik attı, kim küfür etti hemen ceza vermekte. Bunu tekrarlayanları aldığı dört üç çoğunluk kararıyla mahalleden derhal atmaktadırlar. Ceza gören şahıs karar ile kendisine haksızlık yapıldığı inancına varırsa ilgili mahkemeye taşımakta hürdür. Taşır da haksız çıkarsa mahkemeyi oyalamaktan ve mahalle teşkilatına iftira atmaya teşebbüsten ağır bir ceza daha almaktadır. Lakin bu tür hadiseler çok az yaşanmakta. Mahalleliler arasında kavga hemen hemen hiç olmamakta.
Tatil günleri gerek bahçelerinde gerekse parkta insanlar birbirini davet etmekte, güzel çaylar içmekte sohbetin dibine vurmaktalar. Çocuklar evlerinde tablet ve lap topları ile tek başlarına teknolojiye mahkûm oynamamakta mahallede bulunan diğer arkadaşlarıyla buluşarak parktaki oyun alanlarında doyasıya oynamaktadır. Mahalle dışında mahalleye bitişik mahalleye üç yönden yapılmış otoparklar vardır. Mahalleye arabalar girmemekte, insanlar arabalarını otoparka koyduktan sonra yürüyerek en fazla on- on beş dakikada evlerine gitmektedirler. Evlerde anne ve babalar çocuklardan endişesiz ya iş yapmakta yahut gözleri gözlerine mıhlanmış birbirlerine en güzel aşk pırıltıları saçmakta. Mahallede insanları kötü alışkanlıklara sevk edecek hiçbir mekân yoktur.
Parkta bulunan ağaçlara çocuklar dallarını kırmamak şartıyla çıkabilirler. Meyve ağaçlarının meyveleri bekçi kontrolünde mahalleliyle birlikte toplanır. Toplanan meyveler alınan kararla ya dağıtılır yahut fakir muhitlere gönderilir. Parkta sebze ekilen yerde vardır. Parkın bahçevanı sebze çim ekerken, çiçek budarken mahalleli çocuklara öğretecek ve onları işin işine katacak şekilde hareket eder. Mahalle sokakları okulun sınıflarınca haftada bir temizlenir. Her bir sınıfın görevli olduğu ayrı bir sokağı vardır. Sokakların numaraları olmakla birlikte birde isimleri vardır. Sokakların isimleri insanların gönüllerinde yer etmiştir.
DEPREMDEN KURTULANLAR
Yüce Rabbim sizin hayır gördüğünüz nice şeyde belki şer, şer gördüğünüz nice şeyde belki hayır vardır buyurmuştur. İnsan gaflete dalarsa, hikmetle bakmazsa hayırda şerri, insan ders alır niyetini düzeltirse şerde hayra erer. Anadolu deprem sürecinde tek yürek olmuş Allah’ın rahmetini celbetmiştir. Depremin acısını gören insanlar toprak altında olan şehitlerinde bereketiyle okumuşlar her biri mesleklerinde büyük ve başarılı insanlar olmuştur. Bu insanlara bakarak acıyla pişen insanların hayata daha duyarlı oldukları anlaşılmıştır. Acıyı bilmeyen insanlar insanı anlayamazlar hayatı tanıyamazlar. Acıdan kaçan insanlar insanı hakikati anlayamaz topluma kayıtsız kalırlar. Artık nesiller hazza göre değil fazilete göre yaşamanın gereğini anlamışlardır. Acının sonunda sabırla birlikte rahmet vardır.
Velhasıl şehirde ve köylerde güneşin batışı herkes tarafından görülmekte insanlar kızıl renkli güneşin batışını seyrederken tatlı bir hüzün duymakta. Velhasıl köylerde ve şehirlerde güneşin doğuşu herkes tarafından görülmekte güneşin her doğuşu yüreklere ümit saçmakta. Dedik ya deprem sonrası çocuk ve gençlerin her biri başarılı mühendis, doktor, öğretmen vd. olmuştur. Deprem sırasında bir çocuk toprak altında, karanlıkta, sekizinci günde kurtarılmıştır. Zonguldak’tan gelen madenci amcaların kolları ve sevinç gözyaşları arasında kurtulmuştur. Kulaklarında etraftaki insanların Allahüekber nidaları vardır. Bu nida yüreğinde ömür boyunca yer etmiştir. Bu çocuk büyük bir edebiyatçı olmuştur. Ve yaşadığı şehirden etkilenerek şu şiiri yazmıştır.
RÜYA EV
Rüyada gördüğüm desen
Küçücük bir ev ahşaptan
İçime latifçe esen
Yemyeşil ipekli kaftan
Çiçekler açılır renk renk
Çitle çevrilmiş bahçede
Tarife gelmez bir ahenk
Suret bulur her nefeste
Upuzun kavak ağacı
Rüzgârla şarkı söylüyor
Saadet bilinir acı
Sevmek arzusu veriyor
Fırtına dolu günlerde
Söğüde tüner serçeler
Müjdeyle gelen yağmurda
Neşeyle oynar çocuklar
Beyaz kanatlı güvercin
Çatı üstüne konuş
Gezmiyor odalarda cin
Her yer duayla kuşanmış
Göz nurundan yer halısı
Cennetten izleri saçar
Tavanı gönül çırası
Gökyüzüne kanat açar
Dağlar yeşile bürülü
Akşam güneşle durulmuş
Ninem bembeyaz örtülü
Secde yerinde uyumuş
İnce nakış perdesiyle
Hayâsızlıktan utanır
Billur camdan gözleriyle
Kuşluk vaktinde uyanır
Maziye atılmış kökü
Sulardan uyumlu akar
Omzunda kaderin yükü
İstikbale doğru bakar
Bacasından duman duman
Masallar türküler tüter
Zaman elbet orda zaman
Toprağında rahmet biter
Kuşların cıvıltısına
Karışır çocuk sesleri
Aynaların buğusuna
Çizilir yârin elleri
Ah! Ne de güzel oluyor
Oturmak böylesi yerde
Ruhum şifayı buluyor
Küçücük ahşaptan evde
Vitalen Han Kahvaltı ve Cafe Açıldı
26.05.2023
Zafer Erdoğan'ın!
28.05.2023
Seçim ve Demokrasi | KÜRŞAD ATALAR
04.05.2023
Demokrasi’ye Mecbur muyuz? / Murat Kurtuldu
13.05.2023
SEÇİM VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ/SABİHA ÜNLÜ
13.05.2023
IRAK NOTLARI (VII) / Harun AYKAÇ
25.09.2020
SİYASET İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER YUSUF YAVUZYILMAZ 28.05.2023
Hibrit Bir Sosyolojiye Doğru… ABDULAZİZ TANTİK 31.05.2023
Fetih Ruhuyla Yola Devam AHMET SEMİH TORUN 27.05.2023
Seçimin ardından VEDAT KAHYALAR 29.05.2023
“Sabahın bir sahibi var” BEKİR BERAT ÖZİPEK 18.05.2023
SEÇİM; SEÇME VE SEÇEMEME BECERİSİ MUSAB AYDIN 25.05.2023
Kifayetsiz Olan Kelimeler Mi? ZEYNEP YÜCEL 07.05.2023
Uçsuz Bucaksız Bir Cehalet ATASOY MÜFTÜOĞLU 08.05.2023
SİYASET İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER YUSUF YAVUZYILMAZ 28.05.2023
ANNE ORHAN DOĞANGÜNEŞ 24.05.2023