metrika yandex
  • $32.31
  • 34.47
  • GA17200

RAMAZANI KARŞILARKEN

AYTEN DURMUŞ
10.03.2024

 

Ömrümüzün yeni bir ramazanına daha giriyoruz. İnşallah bu ramazanımız bundan önceki ramazanlarımızdan, hayatımız da bundan önceki hayatımızdan daha güzel ve anlamlı geçer. Bu yazımızda ramazanla ilgili bazı konuları ele almaya çalışacağız. Dilimizde, girmek üzere olduğumuz ramazan ayının özel ibadeti, Farsçadaki adı olan ‘oruç’ sözcüğüyle yaygınlaşmıştır.

ORUÇ İBADETİNİN BAŞLANGICI: İlk elçi olan Hz. Âdem’den beri tüm elçilere oruç emredilmiş, Hz. Muhammed’e gelen vahiyle de Müslümanların bu ayda ‘tıpkı önceki inananlar gibi’ oruç tutmaları yeniden buyrulmuştur. (Bakara 2/183)

ORUCUN FARZ KILINIŞI: Hz. Muhammed, Medine'ye yerleştikten sonra Aşure gününde ve her ay 3 gün oruç tutuyordu. 624 yılının ilk aylarında orucun tüm Müslümanlara farz kılındığını bildiren ayetler nazil oldu. (Bakara 2/183). O günden sonra Hz. Nebi ve tüm Müslümanlar ramazan orucunu tuttular. Bu ibadet ramazan ayında eda edilmektedir.

RAMAZAN NEDİR: Ramazan, Hicrî takvime göre dokuzuncu aydır. Ay takvimine göre yeri her yıl değişir. Kur’an’da adı geçen ve değerinden söz edilen tek ay ramazandır. Bu ayın, insanlara doğru yol yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayıran Kur’an’ın indirildiği ay olduğu belirtilir. İnancımıza göre bu ayda son İslam Peygamberi Hz. Muhammed'e Kur'an ayetleri inmeye başlamıştır. Kur’an’ın indiği ve bin aydan hayırlı olduğu ifade edilen gece Kur’an’da ‘Kadir gecesi’ olarak adlandırılır. Kadir gecesi, ramazan ayının son 10 günü içerisinde yer almakta, bu 10 günde itikafa girmek sünnet kabul edilmektedir. Bu ay, sabır eğitimi verilen ibadet, rahmet, mağfiret ve bereket ayı olarak değerlendirilir. (el-Bakara 2/185; ed-Duhan 44/1-3; el-Kadr 97/1-3).

ORUÇ NEDİR: Kur’an’da, ramazan ayında oruç tutmak buyrulmuştur (Bakara 2/185). Müslüman olanlar ve ergenliğe giren çocuklar artık düzenli ve tam bir şekilde oruç tutarlar. Oruç tutmanın zamanı olan ramazan ayı, 29 veya 30 gündür. Kur’an’da, oruç süresi için yirmi dokuz veya otuz gün denmemiş, ‘Ramazan ayı’ denilmiş, ay olarak farz kılınmıştır. Bu nedenle oruçlu geçirilen dönem ramazan ayında, ayın hilal olarak ilk görülüşünden itibaren 29 veya 30 gün yani tam bir ay sürer.

ÇOCUKLARIN ORUCA ALIŞTIRILMASI: Çocukların ergenlikten önce ‘tekne orucu’ veya ‘direk orucu’ denilen yarım gün oruç tutmaları yoluyla alıştırılması, çocukların irade eğitimi açısından önemlidir. (Ekmek direğinin veya ekmek teknesinin arkasında, çocukların acıktıklarında kimseye göstermeden yemelerini tanımlaması bakımından ‘tekne veya direk’ orucu olarak adlandırılmıştır.)

ORUÇ NASIL TUTULUR: Bu ayın girişiyle birlikte her gün, güneş doğmadan önceki alacakaranlıktan gün batımından sonraki alacakaranlığa kadar ‘yemek, içmek, cinsel ilişkide bulunmak’ yasaklanmıştır. Bu gündüz yapılan bir ibadettir. Güneş battıktan sonra yeniden imsak vaktine kadar yasaklar kaldırılır. Bu dönemde, gece yenilen yemeğin adı ‘sahur’, akşam ezanı okununca yenilen yemeğin adı ‘iftar’ olarak yaygınlık kazanmıştır. Ramazan ayında genel olarak veya her güne özel olarak oruç tutmaya niyet edilebilir. Sahur için kalkıp bir şeyler yemek veya su içmek de niyet sayılır.

ORUÇ TUTMANIN AMACI: Genel amaç, Müslümanların, Yaratıcının kendilerine ikram ettiği doğru yol kılavuzu olan Kur’an için şükranlarını sunmasıdır. Daha özelde ise Müslümanların kendilerine bu ay boyunca yasaklanan konularda ‘nefis terbiyesi’ eğitimlerini yapmalarıdır. Bu eğitimden amacın Müslümanları, günaha ve kötülüklere düşüren zayıflıklarına karşı güçlü olmalarını, fiziksel dürtü ve güdülerinin kendilerini yönetmesinden kurtulmalarını, kendi bedenlerini yönetmelerini öğrenmelerini sağlamaktır (Bakara 2/183). Bu ibadet, sağlıklı bir bedenin zekâtı kabul edilir. Bu ibadetle Yaratıcımız, yetişkinleri ‘yeme, içme ve cinsi münasebet’ gibi üç konuda eğitime tabi tutarak insanın yaratılmasının temel amacının bu üç şey olmadığını, daha yüce ve üst amaçlar için yaratıldığını yaşatarak öğretmek ister. Allah rızası için tutulan oruç, Müslümanların günahlardan uzaklaşıp arınmalarını, kötü huyları terk etmelerini, daha iyi bir insan olmak için doğru eylemlere yönelmelerini sağlamayı amaçlar.

ORUCA ENGEL OLAN DURUMLAR: Müslümanlar, yolculukta ve hasta olduklarında, oruç tutmayabilirler. Akut veya kronik hastalığı olanlar, aşırı yaşlı kişiler, emziren veya hamile olan kadınlar, şeker hastaları ve ergenliğe girmemiş çocuklar oruç tutmazlar. Kadınların adet dönemlerinde oruç tutup tutamayacakları konusu geçmişte fıkıh mezheplerinde tartışılan bir konu olduğu gibi bugün de tartışmalı bir konudur. Bazıları, ayette geçen ‘hastalık’ sözünden hareketle kendilerini hasta hisseden kadınların oruç tutmayabileceklerini, isteyenlerin ise tutabileceklerini söylemekte; bu görüşün sahipleri Kur’an’da bu konuyu haram kılan bir ayet olmamasını delil kabul etmektedirler. Bazıları ise ilgili konudaki rivayetlere dayanan ve eskiden beri uygulanagelen ‘Kadınların adet dönemlerinde oruç tutmaları haramdır.’ görüşünü kabul etmektedirler. Bu görüşü kabul edenler, adet süresinin en fazla 10 gün olabileceğini söyleyerek 10 günden daha uzun süren bu durumun özür olduğunu ifade etmişlerdir. Bayram günlerinde oruç tutulması da uygun görülmemiştir.

ORUCA ENGEL OLMAYAN DURUMLAR: ‘Yeme, içme ve cinsellik’ dışındaki durumlar genel olarak oruca engel değildir. Oruca niyet eden kişilerin cünüplük gibi özel durumları ve oruçluyken ‘ihtilam’ olmaları da oruç tutmalarına engel değildir. Erkek ve kadından istem dışı gelebilecek akıntılar da orucu bozmaz. Yüzmek, yıkanmak, göze damla damlatmak, iğne yaptırmak, diş fırçalamak vb. gibi durumlar da orucu bozmaz.

TUTULMAYAN ORUÇLAR İÇİN FİDYE VEYA KAZA: Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar ‘fidye’ verirler. (Bakara 2/184). Oruç tutmaya gücü yettiği hâlde tutmayan veya geçici bir sebeple tutamayan kimseler hakkında fidye hükmü yoktur. Bunlar oruçlarını kaza etmelidirler. Nedensiz oruç tutmayanların kaza etme dışında tövbe istiğfar etmeleri de gerekir. Herhangi bir nedenle orucu bozulan kişi o günü kaza etmelidir, bunun dışında ek bir cezası yoktur. Oruç tutması gereken günlerde, hasta olan veya yolculuğa çıkıp oruç tutamayanlar, tutamadığı oruçları diğer günlerde tutarlar.

FITIR SADAKASI: Müslümanlar, bu ayda, kendilerinin ve geçimlerini temin ettikleri her kişinin ‘yaratılışına şükür’ olarak ‘fıtır sadakası’ denilen bir yardımı ihtiyacı olan kimselere ulaştırırlar. Bu sadakanın miktarı, bir kişinin günlük yiyeceği kadardır.

İTİKAF: Müslümanların, ramazanın son 10 gününde ‘dua, namaz, Kur’an okuma, tefekkür’ gibi uygun amaçlarla uygun bir mescide çekilerek kendilerini bir süre ibadete vermeleri; evlerinden, işlerinden ayrı kalmaları, insanlarla ilişkilerini askıya almaları durumudur. Hz. Nebi, Ramazan'ın son 10 gün ve gecesine çok önem vererek bu günlerde itikafa girer, annelerimizden ve sahabeden de itikafa girenler olurdu. Zorunlu olan durumlar dışında mescitten çıkmak ve eşiyle cinsel ilişki itikafa giren kişiye yasaktır.

61 GÜN ARALIKSIZ VEYA ÜÇ AY ORUÇ: Kur’an’da bu oruç buyruğu şu iki şekilde yer alır: 1. Eşinden uzak kalacağına dair yemin edip daha sonra bundan vaz geçmek isteyen kişi için ‘bir kişiyi özgürlüğüne kavuşturmaları/فَتَحْر۪يرُ رَقَبَةٍ’, buna imkân bulamazlarsa, ‘peş peşe iki ay oruç tutmaları / فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ’; buna da imkân bulamazlarsa ‘altmış yoksulu doyurmaları /فَاِطْعَامُ سِتّ۪ينَ مِسْك۪ينًاۜ’ buyrulmuştur. (Mücadele 58/3, 4). 2. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kişi eğer öldürülenin ailesi kendisini bağışlamazsa ‘bir mümin kişiyi özgürlüğüne kavuşturacak ve belirlenen diyeti ödeyecektir/فَـتَـحْرٖيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ اِلٰٓى اَهْلِهٖٓ’, öldürülen eğer kâfir bir kavimden mümin bir kişi olursa ‘bir mümin kişiyi özgürlüğüne kavuşturacak/فَتَحْرٖيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍؕ’, eğer arada antlaşma bulunan bir toplumdan ise yine ‘bir mümini özgürlüğüne kavuşturacak ve belirlenen diyeti ödeyecektir/فَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ اِلٰٓى اَهْلِهٖ وَتَحْرٖيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍۚ’. Eğer suçlu kişi tüm bunları yapabilecek güce sahip değilse ‘Allah’ın tövbesini kabulü için peş peşe iki ay oruç tutacaktır/ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِؗ تَوْبَةً مِنَ اللّٰهِؕ’. (Nisa 4/92). Yukarıdaki ayetlerde söz konusu durumlar dışında Kur’an’da iki ay peş peşe oruç söz konusu değildir. Yine Kur’an’da ‘recep, şaban’ aylarını ramazana dâhil ederek ‘üç aylar’ tutmayı emreden bir ayet de yoktur.

ORUÇ TUTMANIN TIBBİ YARARLARI: Günümüzde doktorlar oruç tutmanın yaraları hakkında şunları söylemektedirler: Oruç tutmak; fazla kiloların verilmesi, insülin duyarlılığının artması, metabolizma hızının artması, hücrelerin temizlenmesi ve yeniden yapılanması, beyin fonksiyonlarının iyileşmesi, enerji seviyelerinin artması ve bağışıklık sisteminin güçlenmesi gibi yararlara neden olmaktadır.

ÜLKEMİZE ÖZGÜ RAMAZAN GELENEKLERİ: Camilerde kandillerin yakılması, minareler arasına mahya kurulması, genel olarak Kur’an okunmasının artırılması, toplu olarak yapılan mukabele ve hatimler, iftar davetleri, ihtiyaç sahiplerine yardımların arttırılması, sokaklarda davul çalınıp maniler söylenerek sahur vaktinin halka duyurulması, ramazan şenlikleri, gölge oyunları, askıda pide, ramazan pidesi, ramazana özgü yiyeceklerin hazırlanması, ikramların artırılması, , tanınmayan kişilerin borcunun ödenerek sildirilmesi gibi uygulamalar varlığını sürdürmektedir.

Bu yazı vesilesiyle Yüce Yaratıcımızdan, kavuştuğumuz bu ramazanın da tüm Müslümanlara ve tüm insanlığa, iyilikler, güzellikler, mutluluklar getirmesini dilerim.

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Ahmet YAHYA | 11.03.2024 05:16
TEŞEKKÜRLER HOCAM.Hayırlı,bereketi,feyizli ramazanlar