Umran Dergisi Ağustos 2023/348. Sayı Çıktı!...
SINIRLARI AŞAN İSLÂM DÜŞMANLIĞI
Haçlılık, Seküler Nihilizm ve Gelecek Endişeleri
Modern Batı’dan nihilist Batı’ya geçişle birlikte Batı’nın şiddet yöntemleri de belirli bir dönüşüme uğramış, fiziksel şiddet terk edilmemiş fakat derin ve görünmez şiddet biçimleri gündeme girmiştir. Artık karşımızda haç işaretli üniformalarından kolayca tanınabilecek eski Batı’nın demir zırhlı şövalyeleri yahut modern Batı’nın düzenli askerleri değil, bize her şeyin insanlık için olduğunu fısıldayan yeni Batılı aktörler ve şürekâsı var. İsveç’te bir müptezelin ve Danimarka’da İslâm karşıtı bir grubun Kur’ân-ı Kerim’i yakması ve akabinde yaşananlar bunun yansıması. Böylesi fütursuzlukların, polis koruması eşliğinde ve yetkili makamların izniyle yapılmasına, Türkiye başta olmak üzere birçok ülke, İslam İşbirliği Teşkilatı ve BM tepki gösterdi.
Avrupa’da vuku bulan ve Müslümanlar/İslâm hakkındaki olumsuz değerlendirmeleri koruyup kalıcılaştıran olaylar genellikle İslâmofobi kavramı altında ele alınıp değerlendiriliyor.
Şüphesiz düşmanlık dilinin inşasında oryantalist literatürün katkısı hayatidir. Dolayısıyla yaşananları konuşurken insan hakları anlayışının gelişiminde kimin insan sayıldığı, kimin sayılmadığı noktasından hareketle Müslümanlara yönelik önyargıların ve ayrımcılığın altında yatan Haçlı geçmişini, sömürgecilik mazisini, seküler nihilizmle gelecek endişelerinin ilişkisini ve bunlarla bağlantılı sekülerleştirme çabalarını göz ardı edemeyiz.
Asırlardır içinde yaşadığı varoluşsal vatanını çok ciddi psikolojik bedeller ödemek pahasına terk eden Türkiye’de tahakküm ve sömürü sistemlerini inşa eden yerli İslâm düşmanı aktörler eski yaptırım güçlerinden yoksun kaldıkları için ‘yeraltına inmiş’, yöntem değiştirmiş ve yeni küresel kültürün acentesi/bayisi durumuna gelmiş durumdalar. Haberlerin ağındaki İslâmî göstergeler incelendiğinde görüleceği üzere Türkiye’deki İslâm karşıtı söylem ve eylemler çok büyük oranda kendini elit konumuna yerleştiren çevrelerin mensuplarından sadır oluyor.
İslâm’dan uzaklaşma, insanların zihnine ve nefsine bilinç, bilinçaltı ve arzu boyutlarında müdahale ederek onların algılarını manipüle eden, örtük ama yaygın ve etkili olan ve özellikle küresel iletişim araçlarını tekeline almış bir gücün varlığıyla bağlantılıdır. Dört bir yandan bilişsel-psikolojik kuşatma altına aldıkları kişilerin bilhassa gençlerin algılarını şekillendirerek İslâmî olanı insanların hayatından tehcir etmek için uğraşanların yapıp ettikleri ayan beyan ortada. O hâlde bizim diğerlerini kötücül kılmanın ötesine geçerek, kendi rolümüzün ne olduğunu hatırlamamız ve bu rolün zorunlu kıldığı vazifelerimizi yerine getirmemiz lazımdır. Elbette bunun için Müslümanlar olarak “Biz” diyebilmemiz, yani varlık sahasında ve tarih sahnesinde bir yerimizin olduğunu idrak ve iddia etmemiz gerekli.
Bazı Başlıklar:
İslâm Düşmanlığının İç ve Dış, Eski ve Yeni Boyutları/Mustafa AYDIN
İslâmofobiyi Normalleştirmek/Salman SAYYİD
Kutsala Savaş Açmak/Kamil ERGENÇ
Kuşaklar Arası Fay Hattı-1: Gençliğin Kimlik Arayışı/Burhanettin CAN
Bir Sözlü Tarih Çalışması: Son Demokratlar/Abdullah YILDIZ
Tunus Tehlikeli Siyasi Bir Vebaya Yakalandı/Selahaddin EL-CORŞİ
Gelecek Zamanın Sesi’nden Hicret Mimarisi’ne/Alaaddin YURDERİ
Kibrin Mağlûbiyeti -2 | İlhan Akar
30.04.2024
Ali Kaçar ile Derkenar..
01.05.2024
Başkası İçin Yaşamak Doç. Dr. MEHMET SAĞLAM 28.04.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024