metrika yandex
  • $32.22
  • 34.99
  • GA17650

Haberler / Kültür - Sanat

ÖLÜM YAZISI|KADİR ÇİÇEK

01.02.2024

 

Ölüyorsun...

Ve geride bıraktıkların senden ayrılmanın hüznünü "kısa bir süre" yaşadıktan sonra hayatlarına devam edecekler. Sanki daha önce seni hiç tanımamışlar gibi... Dillerinde yok olacaksın. Yüreklerinde sana karşı hissettikleri duygu, zamanla çığlığını boşluğa fırlatarak yok olacak.

Ölüyorsun...

Hakikat olduğunu bile bile, yabancı gibi gördüğün, acayipleştirerek tanımladığın ölümle yüzleştikten sonra kesin olarak birşeyi idrak etme durumuna geçiyorsun: Geriye dönük gidişlerin imkansızlığı...

Pişmanlıklar ve keşkeler sana ağır bir yük olmak dışında anlam ifade etmeyecek artık. Yıkılışını dile getireceğin bir sığınak olmayacak. Çünkü bütün tuğlalarını ellerinle ördüğün kötülük binasının baş mimarı sendin.

Ölüyorsun...

Fırsatların neticelendiği vaktin bir parçası oldun artık. "Büyük habere" kulak vermez, umursamazlık ile şımarıklık arasında geçirdiğin anlamsız yaşantının bataklığında oyalanıp dururdun. Kendini karanlıklara teslim edişini eğlencenin zirvesi sanıyor, bitmeyecek sandığın ömrün kısa oluşunu hatırlatan bütün uyarılara alaycı bakış atıyordun. Ve şimdi bakışların ne kadar ciddiyet koktuğunun farkına varıyorsun.

Ölüyorsun...

 

Peşinden hızlı adımlarla koştuğun, elde etmek için çırpındığın, ömrünü harcamak zorunda kaldığın yaşamdan ayrılma vakti şimdi. Kelimelerin anlamlarını dehlizlere attığı, amellerin dile geldiği, yüzlerin solduğu, gülmeye alışkın gözlerin feryat koparacak şekil aldığı yeni bir yaşamdasın. Çaresizlik diz boyu, bekleyiş desen işkencelerin en azgını.

 

Ölüyorsun...

Veda edecek zaman da yok bazen. Ne oldu? Ne bitti? Nereye gidiyorum? Soruları karşısında dilsizleşiyorsun. İmkanlar yerini imkansız olana bırakırken bir kez daha yıkılıyor, yapmadıkların için ağlıyor, yaptıkların için eyvahlar savuruyorsun. Çünkü sen yeni bir farkındalık ile mutlak hakikati yani  ölümün  sıcaklığını kucaklıyor, onu derinden hissediyorsun.

Ölüyorsun...

Dizlerinin üstüne çökmüş bir halde, toprak olmayı diliyorsun. Tercihlerin akıbetin olmuş, eylemlerin neticeni belirlemiş. Durmadan sağa sola bakıyor, bir şans daha diliyorsun. Geriye dönük kapıların açılması için gözyaşı döküyor, amellerin salih olanının azlığını gördükçe eriyorsun ve bir kez daha yok olmayı diliyorsun. Karşında sadece hakikati görüyorsun. Amellerin anlamın zirvesiyle eş değer olduğu yeni bir yurttasın artık.

Ölüyorsun...

Gülüşlerin final yapıyor. Saygıyla eğildiğin sahte ve taştan portreler seni nasıl da buz gibi karşılıyor. Bütün ömrünü memnun etmekle geçirmeye adadığın temelsiz yapılar karanlık yüzlerini sunmak için bir bir karşına çıkıyor. "Eyvahlar" etmenin faydasız, günahlar biriktirmenin  sol elin defterini ağırlaştırdığını anlıyor ve yeni bir yıkılışla  yıkılıyorsun.

Ölüyorsun...

Vaktin, ruha ıstırap yüklemek ile geçişini seyrediyorsun. Söylediklerin, hissetiklerin, eyleme döktüklerin, eyleme dökmeyi reddettiklerin... İşte karşında duruyor tüm gerçekliği ile. Hangi değer uğruna nefesler alıp verdin? Hangi üzüntülerin amaç uğrunaydı? Ağlayan gözlerinde acının değeri, yitip giden insanlığın ardından beslediğin yürek sızıları... Sahi sen hangi amaç uğruna mücadele etmeyi seçtin?

Ölüyorsun...

Asra yemin oldu ve sen ölümü karşılıyorsun. Karşılamayı istesen de, karşılamaktan kaçsan da karşılıyorsun. Akıp giden zamanda sen de nefesler aldın, nefesler verdin; ömürler tükettin, fırsatları girdaba fırlattın. Hüsranın yolcusu olmayı seçtin. Üstelik bununla gurur duydun; yetmedi, bir de hakikate savaş açanların tarafını tuttun. Bunun parçası olmaktan son derece memnundun.

Ölüyorsun...

Karamsar, karmaşık, karanlık ve korkaklık tarafında saf tutan duruşunu hiç bozmamıştın. Gururun, istikamet üzere yol yürümeyi eziklik olarak gördü. Bu yüzden günahlar ülkesinde uzun uykular biriktirdin. Uyandırmaya çalışanları görmedin, duymadın, küçümsedin. Kibirle yoğurduğun yaşantında, sayısı belli olmayan tanrılar edindin. Tanrını kendin yarattın ve aslında onun sana tapması gerektiğine inandın. Kuralsızlık ve sınırsızlık ile kendi kendinin tanrısı oldun. İşte ölüyorsun. Tıpkı tüm sahte tanrıların öldüğü gibi. Tıpkı bütün tapanların ölmek zorunda olduğu gibi.

Ölüyorsun...

Çürük fikirlerle biriktirdiğin yükler altında zor bir yürüyüşün olacak. Dizlerin yorgun, yüreğin endişeli. Zihin dünyan yeniden şekilleniyor, gerçeğin tam karşısındasın. Geriye dönmek için bir yol mu? İmkansızlık vuruyor yüzüne. "Yeniden başlamak" gibi örneğin... "Yeniden" kavramı anlamını yitiriyor ve sen çaresizlikle b ş başa kalıyorsun. Kendi kendinin düşmanı kesiliyorsun. "Amel" dışında elinden tutan hiçbir şey yok. Amellerin azlığı karşısında yok olmak istiyorsun.

Ölüyorsun...

Ve sen bunun farkındasın. Farkında olduğun en büyük hakikatin bu olduğunu da biliyorsun. Kalkmak mümkün... Uyanmak elinde... Vahye dönmenin tam zamanı şimdi... Temiz bir başlangıç için şimdi tam zamanı; zira kati bir şekilde biliyorsun ki ölüyorsun....

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Mehmet Ersoy | 01.02.2024 22:51
HESAP GÜNÜ BİRBİRLERİNİ SUÇLAYANLARIN MESELESİ SANILDIĞI GİBİ ÜSTÜNLÜK MÜNAKAŞASI DEĞİL, ONLARIN İSTEKLERİ ÇOK FARKLI. Neuzübillah Dedi ki: "Sizden önce geçen cin ve insandan oluşan ümmetlerin içinde bulunduğu ateşe girin." Her ümmet girdikçe kendi din kardeşine lanet etti. Hepsi birbiri ardından orada toplanınca sonrakiler, öncekiler için dedi ki: "Rabbena, işte bunlar bizi saptırdılar. Onlara ateşten bir kat daha fazla azap ver." Dedi ki: "Hepsi için bir kat fazladır, fakat siz bilmezsiniz." Onlar kendilerinden sonrakiler için dediler ki: "Sizin bize karşı faziletten dolayı bir farkındalığınız olmadı. O halde kazanmış olduklarınıza karşılık azabı tadın." Araf 38-39.