sabır dost, sabır. sınırı geçiyorum, iran'a diyorum!

göz yorgunluğu nedir bilir misin dost?
bilirsin elbette.
hani uzun süre telefona, bilgisayara bakarsınız ve yorgun düşersiniz.
sadece gözleriniz değil aynı zamanda yorulan gönül dünyamızdır.
uyuşup kalır insan. ve çok zaman ne olduğunu dahi anlamaz.
gözlerden kalplere akan öylesi görüntüler
olur ki
gönül dünyamızı karartır da fark bile edemeyiz.

yüksekova'dan esendere kapısına gitmek için
bölgenin tüm il ve ilçelerinin içinden geçerek
iftarda antep'e girdim
sonra dinlenmek için gece yarısı mardin,
ve sonrasında
Hakkari'ye toplam 1000 km yol yaptım.

hakkari'de ve sınır ilçesi yüksekova işte,
tüm yolda gördüğünüz ne varsa
benzerini hatta biraz da abartılı halini
bu kürt müslümanların yaşadığı il ve ilçesinde geçen yıl da geldiğime göre
çok daha fazla olanı görmem canımı sıktı,
gördüğüm ne mi? derseniz;
hani tüm ülkede
kızların ve kadınların çok yaygın olarak vücutlarına yapışan ve hatlarını ortaya saçan çorap yani tayt giymesinden bahsediyorum.
görüntüsü sadece müslüman erkekleri değil,
inanıyorum ki edep sahibi tüm kadınları da çok rahatsız eden o çirkin giysi,
nasıl bir giysi ise
kürt kız ve kadınların yüksekova'da da çoktan moda olarak üzerlerine yapışmış bir halde sokaklarda gezinir gördüm.

kürt kardeşim, heyecan yok,
biz türkler sizden yıllar önce erdik o çıplaklık mertebesine. söyletmeyin!

ben sadece kürtler açısından ahlaki tahribatın nerelere kadar geldiğinin önemli bir göstergesi olması açısından dillendiriyorum.
bir toplumun ahlaki dejenerasyonuna
bakmak istiyorsanız o toplumun sokaktaki kadınlarına bakın.
önemli ipuçları verir size.
feminist kadınlar ve bazı müslüman hanımlar erkeklerin kadın üzerinden böylesi içerik üretmesine kızıyorlar ama
esas ben erkekliğin bozulduğunu söylemek için bunları yazmıyorum;

bir erkek sokağa kızının karısının gönül rahatlığıyla taytla çıkmasında, göbeğini göstermesinde beis görmüyor, aldırmıyor,
hatta bundan kendinin dünya görüşünü bir ifade şekli olarak görüyorsa
tamam, elinden bir şey gelmez o farklı bir imtihan
hormonlarını kontrol ettirse iyi olur bence...
konuşturmayın beni
o konu başka bir yazı konusu olsun...

bu tayt işini yeni mi gördün diyorsanız,
hayır, ben melek falan değilim!
acizane ülkenin tüm coğrafyasını ilçelerine varıncaya kadar hem de
dağını taşını gezmiş biri olarak zaten biliyordum sokağa taşan çıplaklığı...
niye şimdi konu ediyorsun diyorsanız eğer ;

sabır dost sabır, sınırı geçiyorum sınırı…
iran'a diyorum

çıkmak gerekiyor demiştim.
ramazan ayı tam da zamanıdır diye de tecrübemi paylaşmıştım.
sadece bedenin değil, gönlün de dinlendirilmesi için uzun yol, yola çıkmak, yolcu olmak
insana iyi gelir,
yolculuk
yaşanan ölümlü hayatın bir fragmanı olması nedeniyle kişiye şifa olur diye de düşüncemi paylaşmıştım.

baştan söyleyeyim arabayla
5 bin km uzağa gitmek için çıkılan yolun hikayesini dilim dönerse yazarsam eğer;
gittiğim yerlerde ne yenir ne içilir, nerede kalınır, yok neresini görmeniz illa ki gerekir muhabbeti yapmam,
yapamam, çünkü ne turist biriyim, ne maceracı, ne de youtuber.
onları googlede bolca bulursunuz.
ben yolcuyum dost
yolcunun  kafası da, gönlü de farklı çalışır.

yüksekova esendere kapısından vize olmadığı için çok hızlı bir şekilde iran tarafına geçtik.
urmiye sınıra 50 km uzaklıkta ve milyonluk bir kürt şehri.
pırıl pırıl, tertemiz çok düzenli, binlerce arabanın şehrin geniş caddelerinde yolda olduğu
insanların sokaklarda parkları doldurduğu anlarda
birden hayretle bir şey fark edersiniz;
gözünüzün her gün saldırı altında kaldığını, ve tacize uğradığını
gönlün bu yüzden ne kadar yorgun düştüğünü anlarsınız
valla!

nerede kalmıştık
iran kadınları kızları bazı kesimlerin sandığı gibi eve hapsolmuş,
bilmem eziyet görüyormuş falan gibi lanse ediyorlar,
tam aksine, dünyanın en güvenli ülkesinden birisidir iran ve
gece yarısı dahil sokakta, parkta, işinde gücünde olan insanlarla, kadın kızlarla doludur.

ve
normal kadınlar işte.
kadın yahu kadın,
sokakta görünen büyük bir halk kitlesinin
devletin zoruyla da olsa ve tesettürlü hallerinden hiç hoşnut olmasalar da
bizim taraftan görünen
gözünüzün dikkatini celbetmeyecek, rahatsız etmeyecek giysi içinde, sadece saçlarını görürsünüz.
bedenini gösteri dünyası haline çeviren kadın arasındaki farkı
iki toplum arasındaki
kadınların sokaktaki farkını diyorum
yaşayınca anlıyorsunuz.

urmiye'deki de, kirmanşah'daki de,
hemedan'daki de, kum, tahran'daki de, meşhed'deki de kürt, farsi, türk,
konya'daki, istanbul, antep'deki de yüksekova'daki de, kürt ve türk…
oradaki de müslüman, buradaki de müslüman…
kadının bedenini teşhir etmesinin  
toplum hafızasına etkisini görmek,
çıplaklığın
nelere sebebiyet verdiğini anlamak isteyenin
sınırın iki tarafını da görmesi ve yaşaması gerekiyor...

gözünüz gönlümüz açılıyor desek yeri var.
Allah'ım bu nasıl bir mutluluk böyle.
açık saçık ortaya saçılmış kadın bedeni görmemek
nasıl bir rahatlık ve sukunetmiş
bir bilseniz!

meczup söylenir

yani iran'a gidin ve gözlerinizi,
gönlünüzü dinlendirin
diyorsun
dedi ve sustu

kadınları konuşunca,
iran'da çocuk olmayı konuşsak.
iran çocukları konuşmaya değer, valla!
sonra
belki