insanız ya!
aceleciyiz, ne bileyim unuturuz işte…
üstüne bir de başka diyarlardan hesaptan kalan
azıllı düşman edinmişiz, iblis gibi!
şu “yollarının tam ortasına oturacağım ve yoldan çıkaracağım”
diye kinlenenden bahsediyorum.
onun için yoldan taşıyoruz çok zaman.
dost günahlar bizim içindir ve her an günah işlemeye aday olduğumuz
birebir yaşanan gerçektir…
rabbimin de en hoşnut olduğu şey kulun tövbesidir.
günahların büyük çoğunluğu da
insan ilişkilerinde yaşanan ihlaller nedeniyle olduğu biliyorsunuz. sosyal bir varlığız ya!
akraba gibi, eş, evlat gibi, ortaklık gibi, komşu gibi yakınlaşmalarda karşılıklı taşkınlık olmaması mümkün değilken
ve ayetle sabitken, bakıverin sad suresine.
çok affeden bir rabbi olduğunu bilenler o kapıya onun öğrettiği şekilde çalınca
temiz sayfalar açıp önümüze bakıyoruz.
bu konuda hiçbir şüphe yokken
yani affedici olan Allah olduğu bilinirken
ilginçtir vaazcıların hızını alamadığı anlarda söylediği!
doğru bilinen bir büyük yanlışı dillerimize pelesenk ediyoruz
“Allah’ın affetmeyip
kulun kendi iradesine bıraktığı tek günah kul hakkıdır.
helalleşme yolu ile telafi edilebilen
kul hakkına, kişi hakkı, kamu hakkı, bedene, mala hatta
psikolojiye verilen zararlar da dahildir” diyorlar…
ah ki ah!
“kul hakkı
kul affetmedikçe affedilmez”miş
hadi oradan!
cumada imam efendi
tüm türkiye’de okunan hutbede son sözleri
kamu ve kul hakkının önemini anlatırken coştu ve
“kul hakkını kul affetmedikten sonra Allah affetmez”
yargısıyla eline sıkıştırılan metni bitirince!
estağfurullah çektim… nasıl bir akıl tutulması böyle
ahirette kurulacak mahkemede.
affedilme şartını insanın af şartına bağlayan bir anlayış hangi itikatın anlayışı ki?
şu çok savundukları ehli sünnet itikadı ise eğer külliyen yanlış…
özellikle dinle diyanetle işi olmayan ama dinsiz de olamayan kalabalıklar
bu sözü pek severler
“ibadetlerim yok, kişisel günahlarım var ama
kalbim çok temiz kul hakkı yemem”
diye söylenir dururlar. yalan işte!
ki dertleri o ara dindarlara giydirmektir. pek severler oradan konuşmayı.
Allah kendi mahkemesinde
hiçbir ortak kabul etmeden yargılayan ve
“şirk hariç ölmeden tövbe edenin tövbesini kabul edeceğini”
açık bir şekilde müjdelerken
tövbesi olmayan müslümanı bile
“dilerse affeden dilerse cezalandıran” olduğunu aziz kitapta söylerken
rahmetini umduğumuz Allah'ın affetme şartını
kulun affetme rızasına bırakan anlayış nasıl bir bir inanaçtır ve yanılgıdır böyle…
Allah affeder
kul hakkı da olsa da affeder yetki sadece onundur.
beşeri mahkemelerle karıştırmayın
din gününde
“susun bugün mazeret söyleme, didişme günü değil” diyerek
tek söz sahibi olan
“rahmeti gazabına galip” olan rabbimdir
eyyamcı kalabalığın
ve vaazcı kesimin ve diyanet kurumunun hoşuna gitmese de bu böyledir.
elbette dediklerim kul hakkını küçümsemek değil
lütfen zıplamayın!
insanlara rızalaşmayı ölmeden ısrarla tavsiye edilen olsa da
kul hakkıyla ölmemek mümkün değildir.
onu derim…
hadislerde kul hakkına dair ısrarla uyarılmış olmamızın en önemli sebebi
kul hakkına duyarlılığı arttırmak ve
insana haksızlıktan kaçan rikkat ve dikkat sahibi olunsun diyedir.
rızalaşmak esastır ve mümkün olanı zorlamak gerekir ama
kişinin affı için hak sahibi kişinin gönlü edilmesi şartı yoktur.
zira
yıllar sonra aklı başına gelmiş bir müslümanın hak gasbını düzeltme imkanı kalmamışsa, muhatabın ölümü gibi veya ilgili kişiyi bulamama gibi…
bir de taşkınlığımız ve şaşkınlığımız nedeniyle aynı anda
yüzlerce gönül kırmak mümkündür, ve bu bir twite bakıyor işte…
ticaretinde teraziyle oynaşan ve sayısız haksızlık yapan kişinin yıllar sonra
kiminle bulup helallik alabilir ki?
sayısız sebeple
kişiye yapılan hak ihlallerini Allah'a tövbe dışında düzeltme imkanı olmayabilir.
bilmeden, hoyratça günde sayısız girdiğimiz hak gaspını hiç söylemiyorum.
arabanla yağmur birikintisine girince işte…
aklı yeni başına gelen mahkum
kıvranırken çaresiz bir şekilde
“9 adam öldürdüm ama” derken
meczup söylenir
insanı insanın merhametine terk edip
kişiyi affedilmez diye ortada bırakmak
insanları çaresiz ve yeis içinde
mahkum etmek islamda yoktur.
rabbinizin çalın kapısını
öğrettiği şekilde kesin bir inançla ölmeden tövbe edin
her bir günahı affeder
valla
dedi ve
sustu…
Mustafa Atılgan ile Derkenar..
12.05.2024
Kibrin Mağlûbiyeti -3 | İlhan Akar
14.05.2024
Ali Kaçar ile Derkenar..
01.05.2024
Kibrin Mağlûbiyeti -1 | İlhan Akar
23.04.2024
ŞEHİRLERİN ANNESİ YOK MU? Doç. Dr. MEHMET SAĞLAM 11.05.2024
Çığlık Doğudan, Cevap Batıdan DERVİŞ ARGUN 11.05.2024
Anne Sıcaklığı MUSTAFA ATILGAN 12.05.2024
Annesi Ölünce Büyür Çocuklar! AYTEN DURMUŞ 12.05.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024
ŞEHİRLERİN ANNESİ YOK MU? Doç. Dr. MEHMET SAĞLAM 11.05.2024
Çığlık Doğudan, Cevap Batıdan DERVİŞ ARGUN 11.05.2024