metrika yandex
  • $32.19
  • 34.99
  • GA17650
Yolcu

Diderot Etkisi

MUSTAFA AKMEŞE
03.02.2023

 

seviyordu  idris bey. 
dile kolay yılların birlikteliği...
oturduğu yer bile ona özeldi.
eve geldiğinde yeri boşaltılır ve keyifle yerini alırdı. 
zaman zaman kanepenin kendini sevdiğini   düşündüğü bile olurdu..
uzun bir yaşanmışlığın tanışıklığı gibi bir şey işte.
bilirsiniz...
eşya deyip geçmeyin! 

buna rağmen,
hanımı kaç zamandır
“çocuklarını, torunlarını biliyorsun, 
kalabalık ev 
8 yıllık oturma grubu eskidi, rengi değişti 
değiştirmemiz  lazım bey” diye söylenir dururdu ya! 
sonunda duyurdu,
bu konuya sağır olmuş kulaklarına.
sayısız haklı gerekçeler sunarken...

ne oldu?
çok bildik geldi her halde ki tebessüm ettiniz...
öyle ama! 

yeni gelecek olan oturma grubunun 
arkasından neler getirecek olduğu gerçeği 
evin erkeğini kasarken,
ayrı bir heyecan verdiği kesindi hanımlar için… 

diderot etkisinden bahsederim dost..
"diderot etkisi" 
bilmeyen için söyleyeyim;
esasında her an yaşadığınız o fırtınanın bir parçasıyız çok zaman...
okuyunca,
ha! tamam bilmez miyim hiç, diyeceğiniz  o eşsiz  sürükleniş işte... 

yazar diderot'a arkadaşının 
yeni bir kadife sabahlık hediyesi vermesiyle başlayan süreçtir işin aslı...
  
bir sabah
hediye edilen kadife sabahlıkla 
yazmak için oturduğunda  eski masasına 
emektar masa ile muhteşem sabahlığının
uyumsuzluğu dikkatini çeker sevgili filozofumuzun... rahatsız olur ve 
ah! 
işte o farketme var ya! “kelebek etkisinin”
ilk habercisidir.

ekonomik sıkıntı içindeyken hem de 
değişim başlamış ve rahat yazmak adına, yeni kadife sabahlıkla uyum olsun diye 
eski masa önce yenisiyle değiştirilmiş.
sonra 
masaya uygun sandalye alınmış mecburen...
ayağı altındaki halının eski 
ve masa takımına olan uyumsuzluğunu fark eden sevgili yazarımız, halıyı 
sonra 
halı değişince,
halıya kombin olsun diye oturma grubu,
gruba uygun duvar rengi, falan diye başlayan 
ne varsa iğneden ipliğe her göze batan evde mutfak dahil değişime uğramış... 

konseptten bahsediyor anlayın.
tarza ve kombine uygun olmak...
bugünün kapitalist dünyasının büyüsü 1800’lerdeki ilk emeklemesi işte.

yeni bir şey almak değildir sorun olan,
sorun yeni olanın diğerleriyle yani eskiyle olana uygunluğu olmayınca 
konsepti diyorum 
bir başka dille şöyle desek;

“bütünlükle uyumlu olmak” salıver gitsin…

adama bir kadife pijama hediye edilmiş, baştan aşağıya yaşadığı evi değiştirmiş. 

yazar çok sonra fark etmiş olanı...
yıl 1800’ler...
“eski sabahlığım için pişmanlık” adlı eser yazmış...
yani, tüketim çılgınlığına insanın nasıl kapıldığını ve etkilerinin nelere mal olabileceğini,
kendi adıyla alınan 
“diderot etkisi” diye tarihe adeta mal olmuş muhteşem bir yazı çıkartmış ortaya...

“eskisinin efendisiyken, yeni olanın kölesi oldum” diye eklemiş, diderot...

ey dost, 
“yeni giy, hamd et ve şehid olarak öl” diyen 
bir medeniyetin çocuklarıyız biz.
sorun yeni olanda değil. 
yeni olanın diğer eskileri “bütünlük” adına ıskartaya çıkarması 
esas olan sorun, kombin yapmak için eskinin atılmasıdır… 

yapılan işin adı israftır,
hoyratlıktır ve dahi 
tüketim çılgınlığının has elemanı olmaktır…

meczup 
bıyığının altından hafifçe tebessüm etti ve 
yukarıdaki resme kombin olacağımız gün yakındır...
valla!
dedi sustu… 

 

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş