MİLLİYETÇİLİK ÜZERİNE GÖZLEMLER-5
Irklar üzerinden giderek ahlak temellendirilemez
Yusuf YAVUZYILMAZ
Milliyetçiliğin zihinsel ve kültürel yetersizliği, 12 Eylül öncesinde başlayan silahlı mücadelenin olduğu yıllarda çok bariz bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu dönüşümü Haluk Kırcı'nın anılarında görmeniz mümkün. Milliyetçi gençler komşunun komünist çocuğunu öldürerek Sovyet işgalini önleyeceklerine inanacak kadar sığ fikirdeydiler. Oysa bir askeri darbeye giden yolun taşlarını döşediklerinin bile farkına varamadılar. Varamadılar çünkü bunu analiz edecek donanımdan yoksundular.
Erol Manisalı, Şükrü Elekdağ, Arslan Bulut, Sadettin Tantan, Emin Çölaşan, Doğu Perincek, Yılmaz Özdil... Seküler ulusalcılığın temsilcileridir. Genelde olayları sosyoloji eksenli değil komplo teorilerini temel alarak yorumlarlar. Bu isimler bir zihniyetin Türkiye tasavvurunu okumak için izlenebilir. Ancak düşünceleri yerli değildir. Onun içinde toplumda yaygın karşılık bulamazlar.
Milliyetçiliğin girdiği kriz, MHP'lilerin önemli bir kısmını, 15 Temmuz öncesi ulusalcı /seküler/Kemalist bir çizgiye yaklaştırdı. Bu bile tek başına yaşanan epistemik problem hakkında bilgi veriyor. MHP bu süreçte, tarihinin en büyük kimlik krizini yaşadı. Türkeş ve Nihal Atsız arasında yaşanan tartışmanın bir benzeri tekrar yaşanıyor. 15 Temmuz sonrası ise MHP, bölünerek farklılaştı. MHP, Ak Partiye yaklaşırken, ulusalcı Kemalist ve büyük ölçüde seküler milliyetçiler CHP’ye yakınlaştı.
Yeni tip seküler milliyetçiliğin bilgi kaynakları artık Necip Fazıl, Erol Güngör, Ahmet Arvasi gibi muhafazakar ülkücüler degil; Erol Manisalı, Arslan Bulut, Yılmaz Özdil, Aslı Aydıntaşbaş gibi isimler; Sözcü ve Yeniçağ gibi gazeteler; Kemalizm ve ulusalcılık gibi ideolojiler. Zihin yapılarını okurken bu dönüşümü gözden uzak tutmamak gerekir. Muhafazakar ülkücüler ile seküler milliyetçiler arasında kapanmaz bir mesafe oluşmuş. 15 Temmuz sonrasında ise MHP’nin yaşadığı siyasal farklılaşma ve Meral Akşener’in MHP’den ayrılması, yeni bir durum ortaya çıkardı.
Milliyetçilik, mevcut donanımı ve entelektüel düzeyi ile Türkiye’yi kucaklayıcı bir Siyaset üretmekten uzaktır. Bu düşünce Anadolu çoğulculuğunu da kültürel ve dini anlamda kucaklamaktan uzaktır.
Milliyetçilik, önemli bir kırılma yaşıyor. Artık Necip Fazıl, Erol Güngör, Ahmet Arvasi ve Muhsin Yazıcıoğlu referansları arasında yer almıyor. Milliyetçilik, ülkücülük ve seküler milliyetçilik olarak bölünüyor. Seküler milliyetçilerin dine bakışı ulusalcılarla örtüşüyor.
Türk ve Kürt milliyetçilerinin karşılıklı dışlama ve ötekileştirme söylemlerine teslim olmamak gerekir. Ayırımcı dili terk etmek kardeşliğin inşası için gereklidir. Karşılıklı nefret dili ilk terk edilmesi gereken tutumdur.
Kürt milliyetçileri PKK'ya karşı olmayı Kürtlere karşı olmak olarak değerlendiriyorlar. Bu anlayış hem PKK'nın terör örgütü olmadığını savunuyor, hem de Kürtler ile PKK"yı özdeşleştiriyor.
Bir tabelayı sadece Kürtçe olduğu için kaldırmak sadece insan haklarına ve eşitlik ilkesine değil, aynı zamanda barış kültürün e indirilmiş bir darbedir. Kürtçe bu toprakların kadim dillerinden biridir ve her dil kadar saygıyı hak etmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri bu tür yasaklar sadece ayrımcılığı ve karşı milliyetçiliği tetiklediği açıkça görülmüştür
Ulus devletlerin en büyük sorunu yaslandıkları milliyetçilik ideolojisidir. Bugün bu ideoloji etrafında birlikteliği sağlamak imkansızdır.
Milliyetçiliğin en büyük zaafı karşı milliyetçiliği beslemesidir. Pers milliyetçiliği, Ermeni milliyetçiliği, Kürt milliyetçiliği ne kadar meşru ise felsefi olarak Türk milliyetçiliği de o kadar meşrudur. Milliyetçiliğin zaafı yerel olmasıdır.
Milliyetçiliğin farklı olanlara eşit davranmak gibi bir felsefi kaygısı yoktur. Hatta eşitsizlik ana parametredir.
Türk ve Kürt milliyetçilerinin bir bölümü, Birbirlerinin aleyhine varsa koşulsuz destekliyorlar. Hastalıklı bir ruh halidir bu. Siyasal milliyetçiliklerin neden Anadolu zemininde yer bulmadığı milliyetçiliklerin dışlayıcı ve kuşatıcı olmayan retoriğine bağlı. Oysa Anadolu Anadır. Ana, kabul eden, kucaklayan, sarmalayan. Anadolu, gariplerin, yoksulların, sürgünlerin, mültecilerin vatanı.
Siyasal milliyetçiliklerin taban bulamamasının nedeni, bu ideolojinin Anadolu'nun sosyolojik yapısına aykırı düşmesi nedeniyledir
Özellikle Osmanlının çöküşünden sonra yükselen milliyetçilik rüzgarının da etkisiyle onlarca devlet kuruldu İslam coğrafyasında. Şimdi hangi gerekçe ile Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Türkiye, Suriye için meşru oluyor da sadece Filistin ve Kürtler için bu süreç işlemiyor. Burada bir adaletsizlik, bir çelişki yok mu?
Kavimler arasında bir hiyerarşi oluşturup, bazı kavimleri diğerlerinden daha alt bir konuma yerleştiren ve bunu ne adına olursa olsun rasyonelleştirmeye çalışan her anlayış ahlak dışıdır.
Ait olduğu etnik grubu ahlaki arındırmaya dönük çabalar bana anlamlı gelmiyor. İyilik ve kötülük insanlar içindir. Irklar üzerinden giderek ahlak temellendirilemez.
Benim incelediğim kadarıyla milliyetçi düşünce, Türkiye’nin entelektüel bakımdan en yetersiz birikimine sahiptir. Yeni düşünür yetiştirme kapasitesi de oldukça sınırlıdır. Son büyük zihin Erol Güngör’dür. Bu yüzden düşünceden ziyade aksiyona dönüktür. O yüzden MHP'deki sorunu bu anlamda izlemek gerekir.
Devam Edecek..
Sumud Filosu Saldırıya Uğradı
24.09.2025
Savunma sanayii verileri Telegram’da satıldı
23.09.2025
Zorlu CEO'su geri döndü
01.09.2025
KONYA OLAYI VE AYRIMCILIK YUSUF YAVUZYILMAZ 31.08.2025
Dil, Kabalık, Kavga ve Cinayet OSMAN KAYAER 21.09.2025