metrika yandex
  • $39.61
  • 45.65
  • GA29980

Haberler / Kültür - Sanat

Kapitalizmin Gerçek Yüzü: “Demir Ökçe”

12.05.2025

Kitap Amerikalı yazar Jack London tarafından 1908'de kaleme alınmış, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları yayınevi tarafından yayınlanmıştır. İncelemesini yaptığım kitap, Şubat 2024’de yapılan 21. baskısı olup 320 sayfadan oluşmaktadır.

Jack London, 12 Ocak 1876’da San Francisco’da doğmuştur. Kendi kendini eğiten ve altın arama merakı olan yazar, 1897’de Klondike bölgesinde altın arayanlar arasına katılmıştır. Klondike’deki altın arama faaliyetinden döndükten sonra, tekrar şansını yazarlıkta denemiştir. Kendi hayatını anlattığı iddia edilen romanı Martin Eden’de aktardığı gibi, yazar olabilmek için ciddi çabalarda bulundu. Yazarın ilk kitabı Kurt Kanı’dır. Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş ve Demir Ökçe gibi önemli eserlere imza atmıştır. Jack London, 22 Kasım 1916’da California’da vefat etmiştir.

Kitabın Kahramanları: Ernest Everhard, Avis, Morehouse, Albay Van Gilbert ve Jackson’dur.

Eserde olaylar kitabımızın başkahramanı sosyalist parti lideri Ernest Everhard’ın Avis ile tanışması ile başlayarak onlar etrafında gelişmektedir.

Jack London tarafından 1908 yılında yazılan kitap, kapitalizme eleştirel bir perspektif sunan distopik bir romandır. Roman gelecekteki okuyuculara hitaben yazılmış, sosyalizmin temsilcisi Ernest Everhard’ın eşi Avis’in gözünden anılar şeklinde aktarılmaktadır. Başlangıçta sosyalizme mesafeli olan Avis, fizik profesörü bir babanın kızı olarak ayrıcalıklı bir hayat sürmektedir.

Avis ile Ernest Avis’in babasının verdiği bir akşam yemeğinde tanışırlar. Bu yemeğe davet edilen bilim adamlarını ve din adamlarını Ernest halkın (işçi sınıfının, alt kesimin) sorunlarına kayıtsız kalmakla ve hayatın gerçeklerinden kendilerini soyutlayarak düşler âleminde yaşadıklarını ima ederek sert bir şekilde eleştirmektedir. Ernest’in bu eleştirisi kitapta şu şekilde ifade edilmektedir:

“Bilim adamları şehirlerde büyük tahıl ambarları kurup sulama kanalları yaparken onlar açlığın ve salgın hastalıkların Tanrı'nın gazabı olduğunu ilan ettiler.”


Sosyalist parti lideri Ernest işçilerin haklarını savunan ve bu konuda da düşüncelerini cesurda dile getiren iyi bir hatiptir. Ersnet’in bu özelliği Avis’in babasını derinden etkiler ve daha sık görüşmeye başlarlar. Bu görüşmeler sırasında Avis’ta Ernest’in sosyalist düşüncelerinden etkilenir ve ona âşık olur.

Sosyalist düşünceden etkilenen Avis fabrikada kolunu kaybeden Jackson’ın davasını araştırmaya başlamıştır. Olayla ilgili araştırmalarında işçilerin uzun süren çalışma saatleri nedeniyle konsantrasyonlarını kaybettiklerini ve bunun sonucunda uzuvlarını makinaya kaptırarak kaybettiklerini öğrenmiştir. Olayla ilgili dava açıp, medyada duyurmak istese de herhangi bir sonuç elde edememiştir. İşçi haklarını savunan Avis’in tüm çabaları Demir Ökçe’nin direnişiyle karşılaştığı için sonuçsuz kalmıştır.

Demir Ökçe, bir metafor olarak ilk defa sosyalizmi savunan Ernest Everhard tarafından kullanılmıştır. Demir Ökçe, acımasız kapitalizmi savunan büyük sermayedarları, adaleti ve hukuk sistemini, medyayı, orduyu ve halkın duygularını sömüren din adamlarını tekelinde bulunduran kesimini temsil etmektedir.

Ernest ve Avis işçilerin haklarını savunmak ve İşçi Sınıfı üzerindeki korkunç vahşeti sonlandırmak için gece gündüz demeden canla başla mücadele ederler. Onlar, işçilerin ekonomik ve siyasi özgürlük kazanabilmesi için devrimi tek çözüm yolu olarak görmektedirler. Devrim için dava arkadaşlarıyla ciddi şekilde örgütlenip çalışmışlardır. Bu çalışma esnasında baskılara ve şiddete maruz kalmışlardır. Her ne kadar işçi sendikalarını örgütleyip devrim konusunda mesafe kat etseler de, sendikalar vahşi kapitalizm tarafından satın alınmakta, acımasız kapitalist örgütler sosyalist oluşumlar adına provokasyonlar yapılmaktadır. Sonuç olarak devrim olumsuz sonuçlanmaktadır.

Kitapta mücadele her ne kadar olumsuz sonuçlansa da gelecekte bir gün baskıcı rejimin yıkılacağına dair umut verilmektedir.

Eserin sonunda Everhard, çiftinin trajik hikâyesindeki akıbetleri belirsiz kalmıştır.  

Kitapta Demir Ökçe tarafından işçilerin emeğinin nasıl sömürüldüğü ve vahşi kapitalizmin dişlerinin insanları öğüterek toplumu nasıl baskı altında tuttuğu gösterilmektedir.

Eserde bir taraftan sınıf mücadelesinin mecburiyetine değinilirken diğer yandan özgürlük için verilen devrim mücadelesinin altı çizilmektedir. London, burada sosyalist mücadelenin kolay olmayacağını toplumun özgürlük için uzun ve acılı bir mücadele vermesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Kitapta sınıf çatışması, emekçi kitlesinin sömürülmesi, kapitalist sistem eleştirisi, oligarşik yönetim, emekçi kitlelerin dayanışması ve örgütlenmesi, sosyalizm-kapitalizm çatışması, emek-sermaye çatışması, gelir adaletsizliği, açlık, yoksulluk ve sosyal adaletsizlik gibi kavramlar üzerinde durulmuştur.

Kitabı günümüzle mukayese edecek olursak her ne kadar sosyalizm geçerli olmasa da aslında hiçbir şeyin değiştirmediği kapitalist sistemin çarklarının işlemeye devam ettiği ve bazı sistemlerin sadece dönüştüğü görülmektedir.


Selda Nergiz

(ASBÜ Uluslararası Ofis Şube Müdürü-Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Öğrencisi)

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş