metrika yandex
  • $27.2
  • 29.01
  • GA1760

TAHSİL Mİ? MESLEK Mİ?

MUHSİN GANİOĞLU

10.03.2022

Çocukluğumuzda mahallede futbol oynarken topu havaya en fazla diken arkadaşı, en iyi futbolcu olarak seçerdik. Topu havaya dikince ne oluyor. Hiç! Ama çocukluk işte.     

Ülkemizdeki şu anda üniversitelerin ve üniversitenden mezun olan insanların sayısı artık o kadar fazla hale geldi ki; bu durum artık esaslı bir toplumsal probleme  dönüşmüş durumdadır. Zira tam da meslek edinebilecek yaşlarda (18-25 yaş) büyük umutlarla üniversiteye girip mezun olduktan sonra iş bulamayan gençler, çok ciddi psikolojik travmalar yaşamaya başladı. Üniversite yıllarında “makul meslek edinme yaşını” da geçiren gençler, yeni bir meslek edinme de büyük zorluklar yaşamakta ve neticede yaşanan umutsuzluk, gençleri evlerine kapatmaktadır. Ergenliği çoktan geçirmiş genç, ekonomik olarak ana ve babasına bağımlı hale gelmiş ve bu durum aileyi de tehdit eder hale gelmiştir. Bugün artık TÜİK istatistikleri de ülkemizdeki genç işsizliğin % 20'lerin üzerine geldiğini gösteriyor ki; bu durum son derece sağlıksız bir gelişmedir.

Kendisini ziyarete gittiğim maden fakültesinden bir profesör, dünyanın en büyük madenlerine sahip olan Avustralya’da 4 tane maden fakültesi bulunduğunu ve her yıl bu fakültelere onar tane mühendislik öğrencisi alındığını söylemiş, ardından Ülkemizde maden ve jeoloji mühendisliği eğitimi veren fakülte sayısının yaklaşık 25 olduğunu, bir yılda mezun olan maden ve jeoloji mühendisi sayısının yaklaşık 2500 olduğunu ve bu sayının Türkiye’nin değil, kainatın bile ihtiyacını karşılayacağını ironik bir dille anlatmıştı.  

Aynı durum bir avukat arkadaşım tarafından da dile getirildi. Avukatlık bürosuna aradığı genç avukat için yüzlerce başvuru olduğunu ve sadece sigortasının yatırılmasını isteyerek işe girmek ve iş öğrenmek isteyen avukatlar olduğunu söyledi. 

Başka bir örnek de makine sektörü için verebilirim. Kendisini ziyaret ettiğim iki makine firması; kendilerine her ay en az 100 tane makine mühendisi iş için müracaat ettiğini, fakat asıl ihtiyaçları olan ara eleman olarak kaynakçı için sadece 4-5 kişinin müracaat ettiğini ve nitelikli ara eleman bulamadıklarını ifade etti.

Yine aynı şekilde yeni diş hekimlerinin sayısının oldukça arttığını, genç diş hekimlerinin asgari ücret seviyesinde de bile iş bulmakta zorlandıklarını etrafımdaki çocukları diş hekimliği okuyan insanlardan duydum. Bu örnekleri ve yakınmaları artırmak ziyadesiyle mümkündür.  Zira tarım, inşaat, enerji ve hizmet sektörlerinde de durum bundan farklı değil.

Yani tahsil yapmakla hayat kalitesi arasındaki doğrusal ilişki kaybolmuş, bilakis eğitim arttıkça daha mutsuz ve umutsuz insan kitleleri artmıştır. 

Buna mukabil özellikle alt-ara eleman çalıştıran tarımdan inşaata, makine sanayinden, oto tamir, otel ve lokanta gibi hizmetler sektörüne kadar birçok alanda bugün adeta köle statüsünde Afgan, Suriye, Özbek, Kırgız vb. uyruklu insanlar çalışmaktadır.

Soruna baktığımızda iki temel problem görüyoruz. Bunlardan birisi nitelikli ara eleman ihtiyacıdır. Sektörlerin hemen tamamı nitelikli ara elemana ihtiyaç duymaktadır. Yetersiz ve dengesiz lise eğitimi, nicelik ve nitelik itibariyle yetersiz meslek eğitimi bu meselenin ana kaynağını oluşturmaktadır. Diğer temel problem ise; alan gözetmeksizin haddinden fazla açılmış hem de doğru dürüst staj bile yapamadan önlisans-lisans ve yüksek lisans eğitimiyle mezun veren üniversite yapılanmasıdır. İhtiyaçtan çok fazla şekilde açılmış olan üniversitelere, kontenjanlarını doldurma ihtiyacı sebebiyle liselerden akademik eğitimi sürdüremeyecek kalitede öğrenciler gitmiş ve bu durum ayrıca akademik kaliteyi de düşürmüştür. 

Herkesi üniversite mezunu yapmak ne kadar yanlış bir işse, üniversite eğitim ve öğretimini boş bir şey gibi görmek de o kadar tehlikeli bir durumdur. Ne kadar? Sorusu sorulmalı ve cevabı alınmalıdır. Bu olmazsa yapılan hiçbir işlem ve alınan kararın isabetli olma ihtimalinden bahsedilemez. 

Hangi sektörlerde ne kadar mühendise, öğretmene, idari bilim mezununa, hukukçuya, kaynakçıya, çiftçiye ihtiyaç vardır ve bunların eğitimi için ne kadar eğitim öğretim kurumuna ihtiyaç vardır? Sorularına ölçümlü olarak, yalan söylemeden, gerçeği saptırmadan cevap bulmak ve ona göre tedbir almak durumundayız.  

Öncelikle ülkemizin kısa-orta-uzun dönemli hedefleri de dikkate alınarak; her sektörün eleman ihtiyacı, ilgili bakanlıklar ve sektörde faaliyet gösteren STK'lar ve odalar tarafından belirlemeli ve bu ihtiyacı Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK ve Çalışma Bakanlığı ile paylaşarak nitelik ve nicelik açısından ihtiyaç kadar meslek okulu ve üniversite ve lisans bölümü açılmalıdır. Hangi sektörde ne kadar insan eğitileceği ve meslek sahibi yapılacağına YÖK  ve Milli Eğitim Bakanlığı karar vermemelidir.

Örneğin madencilik sektörünün ihtiyacı olan mühendis, ara eleman sayısı ve niteliği Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının koordinasyonunda ilgili STK ve odalar tarafından belirlenmelidir. Yoksa bugün ülkede her vilayete hatta ilçelere bile bir veya birden fazla üniversite açarak nitelik ve nicelik sorunları aşılamaz.

Bu şekilde üniversiteler ülkenin istihdamına katkı sağlayamaz, olsa olsa problemler biraz daha ötelenir ve okumuş ama meslek sahibi olmayan genç yığınları oluşur.

Hele hele de üniversite bittikten sonra alan gözetmeksizin hiçbir şeklide niteliği ölçme ve değerlendirme kabiliyeti bulunmayan ALES ve KPSS sınavları için en az 2 yıl uyduruk KPSS-ALES kurslarına gitmeye zorlanarak meslek sahibi insan yetiştirilemez.

Yazık geçen yıllara, yazık harcanan heba edilen kaynaklara. 

Bakanlıkların ve ilgili sektörlerin talepleri doğrultusunda hareket edilerek, bir süreç içerisinde gereğinden fazla açılan ve bu sebeple sürekli kaynak tüketen üniversitelerin (özel-kamu fark etmez) sayısının azaltılması ve düz liselerin kapatılması, çağın teknolojik imkanlarına göre ve meslek ihtiyaçlarına karşılık veren, çok iyi, donanımlı meslek okullarının açılması ve bu meslek liselerinden üniversitelerin ilgili bölümlerine geçiş yapılması, (örneğin yapı meslek liselerinden mimarlık ve inşaat mühendisliğine, ziraat liselerinden ziraat mühendisliği ve veterinerliğe geçiş gibi)  lisans ve lisansüstü eğitimin, diploma öncesi ilgili sektörün içinde en az iki yıl geçirecek şekilde planlaması ve diploma alındığında işe hazır insan yetiştirilmesi gerekmektedir.

Birkaç sözüm de ailelere ve genç insanlara olacak.

Mesleksizlik çaresizliktir. Bir mesleği olan başka mesleklere de yönlenebilir. Ama mesleği olmayan insanın gideceği yer yoktur. Ne olur çocuklarınızı ve kendinizi mesleksiz bırakmayın. Acıma duygunuzu bir kenara bırakarak onları meslek sahibi yapmak için maddi ve manevi bütün imkanlarınızı kullanın.

Her insanın 2, 4 veya 6 yıllık üniversite okumasına ihtiyaç yoktur ancak her insanın şahsiyetli bir yaşama, bunun için bir meslek edinmeye ve bunu icra etmeye ihtiyacı vardır.

Topu havaya dikmeye gerek yok!

10.03.2022

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Yalçın Şahin | 10.03.2022 19:36
Söylenmeyecek sözlerin en cesaretlisini söyle orta yere söz yerini bulur derler. Yüreğinize sağlık çok doğru tespitler Muhsin bey saygılarımla
Çok okunan yazılar