Niçin böyle bir başlık attım? Çünkü helikopter kazası dersem tüm ihtimalleri göz ardı etmiş olurum. İster teknik nedenlerle, ister pilotaj hatası nedeniyle, isterse meteorolojik nedenlerle olsun bu olaya kaza demek mümkün değildir.
Merhum Reisi ve ekibini taşıyan helikopter Bell 212 tipi bir helikopter. 1960’tan itibaren üretilen ve Amerika’nın Vietnam savaşında UH-1H Helikopterleri ile birlikte kullandığı önemli bir model. İran silahlı kuvvetlerine 1979’da girdiği söylenmekte. Teknik özelliklerini bilmememe rağmen, bir dönem Hava Kuvvetleri’nde helikopter hocalığı yaptığım için şu teknik soruyu sormam gerekiyor; acaba bu helikopterde “Manyetik Cayro” sistemi var mıydı?Kanaatim mutlaka olması gerektiği yönünde. Zira bu cihaz pilota uçağın ve helikopterlerin dünyaya göre oryantosyonu konusunda bilgi verir-kılavuzluk eder. Gerek görerek uçuş (VFR), gerekse alet uçuşu (IFR) koşullarında pilotun bilgi alacağı önemli bir alettir. Bu aletten pilotun istifade edip etmediği meçhul.
Uçak ya da helikopterler sivil ya da askeri olsun kalkıştan önce CLERANSE (KLERANS) alırlar ya da doldururlar. Buna göre öncelikli olarak yolcu ya da yük bildirimi, uçuş güzergahı, seyahat irtifası, her meydanda şubesi bulunan “havacılık meteorolojisi”nden uçuş güzergahı ile ilgili meteorolojik bilgi alınır. Soru; bu bilgi mutlaka alındığına göre helikopterin düştüğü güzergah niçin takip edildi? Ya da helikopterin niçin o güzergahta uçuşuna izin verildi?
Birden ziyade uçak ya da helikopter uçuş yapıyor iseler, bu uçuş aralarından bir liderin komutası altında yapılır. Üçlü helikopterden söz ediliyor. Acaba bunlar kol uçuşu halinde değiller miydi? Kol uçuşunda iseler neden merhum Reisi’nin içerisinde bulunduğu helikopter koldan ayrıldı? Bir başka soru; Koldan ayrılan ya da rotasında gitmeyen helikopter en yakın radar tarafından ikaz edildi mi? Edilmedi ise radar görevlileri faciadan sorumlu değil mi?
Olay günü hemen ilk saatlerde bir yabancı ajans helikopterdekilerin tamamının öldüğü haberini yayınladı. Bu haber kısa bir süre sonra kaldırıldı. İlginçtir, facia ile ilgili ilk açıklamalar Reisi’nin helikopterinin sert iniş yaptığı, ardından düştüğü, sonrasında helikopterde bulunan iki kişi ile irtibat kurulduğu söylendi. Ve Rehber Hamaney’in ilk açıklaması ajanslara düştü; ”Yüce Allah’a Sayın Cumhurbaşkanı ve yanındakilerin milletimize bağışlaması için dua ediyorum. İRAN HALKI ENDİŞELENMESİN ÜLKENİN İŞLERİNDE HERHANGİ BİR AKSAMA OLMAYACAKTIR.” Şimdi tüm açıklamaları Hamaney’in açıklamasını dikkate aldığımızda İran ilk dakikalardan itibaren helikopterin düştüğünü ve içerisindekilerin de öldüğünü biliyordu. Zira aynı zaman diliminde İsrail de helikopterin düştüğünü ve içerisindekilerin öldüğünü duyurdu.
KAZA MI, SUİKAST MI?
Ben, şahsen kaza ihtimalini zayıf görenlerdenim. Birkaç konuya temas etmek istiyorum. Öncelikle 14 Mayıs 2024’de Umman’da Amerika ve İran arasında Ortadoğu, Hürmüz Boğazı vb. konularda gizli bir buluşma ve görüşme gerçekleşti. Görüşmeye Amerika’dan Ulusal Güvenlik konseyi Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk, İran’dan ise Abram Poley başkanlık yaptı. Bu görüşme başta Çin olmak üzere İsrail dahil birçok ülkeyi rahatsız etti. Sırasıyla ifade etmek gerekirse Çin bundan en çok rahatsız olanlardandır. Zira Hürmüz Boğazı’ndan dünyanın günlük tükettiği yaklaşık 100 milyon varil petrolun 1/5’i nakledilmekte. Çin neredeyse günlük petrol ve doğalgaz ihtiyacını önemli ölçüde Hürmüz Boğazı’ndan İran ve Suudi Arabistan’dan karşılamakta. Hürmüz Boğazı’nın bir şekilde kapanması ya da petrol ve doğalgaz akışının sekteye uğraması Çin ile ABD arasındaki ticari rekabette ABD lehine, Çin aleyhine bir sonucu doğurur. Dolayısı ile Çin, İran’ın bu son ABD görüşmesinden memnun olmayabilir. Bu memnuniyetsizliğin cevabı Rusya eliyle verilmiş olamaz mı?
İran-Azerbaycan yakınlaşmasından memnuniyet duyanlar olduğu gibi olmayanlar da olabilir. Keza Hamas –İsrail savaşı’nda hem cephede hem içeride halk ve koalisyon cenahında ciddi sıkıntılar başgöstermiş durumda. Zira İsrail kabinesindeki ortaklardan Gans, Netayahu’ya 8 Haziran’a kadar mühlet verdi. ABD-İran yakınlaşmasının ABD-İsrail arasındaki gerginliği artırması da gözlerden kaçmıyor.
Helikopter faciasında her ne kadar dış faktörler aransa da İran’ın kendi içerisindeki anlaşmazlıklar da gözardı edilemez. Zira 1979’dan bu yana İran’da suikasta uğrayanların failleri başta “mücahidani halk” dahil tamamı kendi içlerindendir. Ayetullah Mutaharri başta olmak üzere birçok Humeyni’ye yakın İran’ı ve devrimi ayakta tutacak şahsiyetler şehit oldular. Sadece aralarında Humeyni sonrası rehberlik makamına gelmesine mutlak gözü ile bakılan Ayetullah Beheşti 72 arkadaşı ile birlikte Heft-i Tir suikastında yani Cumhurî İslami merkezine yapılan suikast sonucu hayatlarını kaybettiler. (28 Haziran 1981). Devamında Ben-i Sadr sonrası Cumhurbaşkanı olan Ali Recai ve Başbakan Bahonar 30 Ağustos 1981’de suikaste uğradılar ve hayatlarını kaybettiler. Merhum İbrahim Reisi Hamaney’den sonra rehberiyete en önemli adaydı. Demem o ki; Hamaney’den yaşlılık ve hastalığı nedeniyle boşalacak olan rehberiyet makamına göz diken veya göz dikenler niçin bu facianın faili-failleri olmasın!
20 Mayıs 2024
HOCAM ŞEYHO DUMAN-CELAL SANCAR
06.12.2024
Halep Savaşı başladı
02.12.2024
ALİYA’DA HUKUK VE DÜZEN / Muharrem BALCI
11.11.2024
Gazze'de Öldürülenler Kadın ve Çocuk
09.11.2024
Hamza ER'le Derkenar..
11.11.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
CUMAYA GİTTİM GELECEĞİM ESRA DURU 06.12.2024