öyle diyor bir okuyucu arkadaş
allah bilir ne kadar çoktur benzer şikayet;
ne mi diyor?
yav hocam ,sahi diyor !
sen nerde yaşıyorsun.?
mazotun,ayçiçek yağının fiyatından haberin yok mu .?
gençler evlenemiyor ,30 yaşına çıktı evlilik ortalaması ,
üniversiteli işsiz ve bunalım da !
kiralar can yakıyor ,halk perişan kıvranıyor
sonra bu iktidarın
ülke zenginliğimizi yandaş müteahhitlere nasıl peşkeş çektiğini de mi görmen ?
bu zulümleri niye bir şeyler söylemen de? … falan…
yani diyorlar ki;
şehrin arka sokaklarında ,çıkmaz sokaklarında bir başına gezeceğine ,
şu sehrin ışıl ışıl ana caddelerinde ,meydanlarında kalabalıklar içinde
her gün yaşanan sayısız an ve an değişen üzüntü ve sevinçlerimizi baksan ya !
sanki ülke işgal edilmiş de haberimiz yok ,
biz meleklerin cinsiyetini konuşuyor tartışıyoruz.tövbe tövbe..!
bilir misin dost ?
şehirlerin iki yüzü olur.
new york'ta da ,madrid'de de,londra'da da,kahire'de de ,istanbul'da da hiç değişmez.
turla geziye katılanlar yani şu bizim turistlere
şehirlerin en aydınlık gösterişli yerlerini gezdirirler kalabalıklarla halinde .
şehirlerin vitrinidir hep gördükleri gezdikleri yer ve sadece göz boyar dost.
ve inanın şehri ve insanları size anlatmaz.
şehrin arka sokaklarından daha derinlerine gidince ,kaybolunca !
evet kaybolmak lazım gelir ve orada hayat gerçektir işte,
orda hayat farklı akar…
ne mi derim..?
biz ‘dindarların’ da sadece anlık değişen gündemler sarmış gönül dillerini...
twitter hızında akıyor ve
kalabalıkların sızlanmasının birebir aynısı.
sahi mazot bedava olsaydı bedava işte ne varsa !
buna rağmen modern insanın iştahını kabartacak ve
hazları peşinde koşarken şikayet edecek bir şeyler bulmaz mıydı diyorsunuz yoksa?
hadi bugun şehrin çıkmaz olan bir sokağından ışıl ışıl olmayan yerden,
kalabalıkların gitmediği yerden bir şeyler söyleyeyim
tabii şehrin gürültüsünden duya bilirsek birbirimiz.!
sözüm dindarlık iddiasında olanlara .
yolun işaret taşları din belirler diyenlere işte…
kalabalıklarla aynı dere yatağında akarken !
yani aktığımız yolu değiştirmeden
hastalıklı taşkınlıklarımızı
dindar duyarlılığı ile çözeriz ‘yalanını’ konuşsak diyorum dost.
aynı, benzer telaşları olan, sadece tüketen , bağımsız olmak isteyen
onun içinde 3 derste birey olmayı keşfeden
kalabalıklarla benzer korkuları , hazları taşırken yüreğinde ,iç içe hemde…
yani diyorum ki
modern hayatın ve kapitalist zihniyetin sunduğu anlayışla
kafası yüreği karışmış bir aklın
kendi nefsine ve insanlara alternatifi olarak ne söylesin de umut olsun?
problem biz dindarların sanki ‘mış’ gibi yapmaları.
durdugu yer başka dili başka bir şeyler mırındalıyor.
ne modern hayatın taşkın hazlarından ayrılabiliyoruz kendimizi
ne de dinden vazgeçebiliyoruz.
modern olanını hazmedip dinin kavramlarının içini boşaltıp
kafası karışık
sözde ‘dindar çözümler’ sunan
bir başka geniş kesimlerince de lanetlenmiş adamlar dolduruyor etrafımızı ..
yüzlerce yıl öncesinin
iktidarların ve toplumsal dayatmalarına karşı
fitri ve dini olanının çözümünü aramış olan insanların yazdıklarını, söylediklerini
bugünün yaşanan çetrefilli karmaşık modern dünyasına
‘’islami ‘’diye bir de isim koyarak
kes yapıştır el çabukluğuyla çözüm diye
anlatan ve sunanlar inanın sadece vıdı vıdı yapıyorlar…
ne diyorlardı ;
niçin benim milyonluk takipçilerim yok?
gelsin reyting işte ,
bakıverin youtuber vaazcı hocalarına ..!
sözün kısası dindarlık anlayışımız ,
modern toplumla uzlaştığından,
moderniteyle sahici bir çatışmaya girmesini beklemek boş hayaldir.
fıtri /doğal ve ‘din’i olanla
toplumsal baskının dayattığı hayatı/anlayışı ayırt edemeyen bir kalp
sahi ‘din’le nasıl bir doğal /fıtri olan bir ilişki kurabilir ve
insanlığa ne gibi bir yaşanısı teklifi olabilir ki.?
ey yolcu
şu cinselliği ve mulkiyet edinmeyi konuşsak
konu
biraz daha anlaşılır olacak
sanki,
haftaya
belki..!
Not; yazılarımın, dilediğiniz kısmı dahil, dilediğiniz şekilde dostlarınıza ikram etmeye açıktır.