metrika yandex
  • $34.83
  • 36.6
  • GA21150
Yolcu

sahi, evlerimizin sessizliği sizi korkutmuyor mu?

MUSTAFA AKMEŞE
18.10.2024

 

yenildik, yenilmişlik işte bilirsiniz 
çok acayip bir duygu. o ara hissettiğiniz çaresizlik daha da kötüdür.
hayır dost, spor müsabakasındaki yenilgiden bahsetmiyorum, ne münasebet!

müslümanların topraklarının işgalinden, 
kadın yaşlı çocukların hunharca katledilmesinden, 
zulüm düzenlerinin kendi uyduruk tanrılarına saygı göstermeleri için inananlara 
sayısız eziyet ve baskıya zorlamalarından 

zorla nesillerimizin Allah’sız bir hayatı kurması için elimizden alınıp eğitilmesinden 

dindarlığın tehlikeli görünmesi nedeniyle 
kamudan hatta sokaktan bile görüntüsünün yok edilmesi gereken bir şey olduğundan 

ekonomik bir gücü varsa müslümanın o ara baskı, dayatma, oyun, hile ile elinden 
varlığının alınmasından 

zulmedenlerin güçleri nedeniyle ne yapacağını bilemez bir halde kalmaktan bahsediyorum 

firavun ve benzerleri yüzyıllar içinde benzer sayısız zulümler yaptılar.
dost, kadınlarımızın bebeleri elinden alındı ve boğazlandı işte.
bilirsiniz, musa'nın hikayesini…

böylesi durumda ne yapmalı? sorusu bence en önemli kısmı. 
ne yapmalı? evet ne yapmalı da 
müslümanca özgür bir dünya inşaa edelim derseniz eğer:

valla zor soru! 
aklıma gelen, firavunun zulmü altında inim inim inleyen israiloğullarına  
Allah'ın musa'ya olan öğüdünü söylesem;
85/ onlar da şöyle dediler: "biz yalnız Allah'a tevekkül ettik. ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğunun baskı ve şiddetine maruz bırakma!"
86/ bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar. dediler.
dualarına karşılık
verilen cevap;
87/ mûsâ'ya ve kardeşine, "kavminiz için mısır'da (sığınak olarak) evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın. namazı dosdoğru kılın. mü'minleri müjdele" diye vahyettik.(yunus) 
müslümanlar için her zaman evlerimizin çok özel olduğu malumunuzdur 
bizim kuşakların evlerinde haftanın her günü ders halkaları oluşturulurdu,
teklifsiz gelip gittiğimiz, her an yemeklerin yapıldığı ikram edildiği, 
adeta sığındığımız kalelerimizdi... 
dostlarla, çocuklarımızı birlikte büyüttük. 

evin kirlenecek, batacak, kırılacak, yorgunluk olacak neyi varsa aldırmaksızın 
evlerimizin kapıları sonuna kadar açıktı.
öyle bereketli bir yaşam tarzıydı ki, gece yarılarını aşan ve muhabbetin dibe vurduğu
en derin konuların tartışıldığı, konuşulduğu
o ara bebelerin sesi ve oyunlarının bu durumu bölemediği 
uyuyup kalan çocukların evde misafir edildiği zamanlardan geçtik.

dost eve misafir almak, hem de yemekli almak 
hem de oturacak yer bile kalmayacak kadar dolup boşaldığı zamanlarda 
bu durumu sağlayan erkeklerin heriflliği falan değildir.
şairin ifadesiyle “bir liman gibi korunaklı olan ve evini bekleyen kadınlarımız vardı”
bir o kadar da geniş gönüllerinin olmasıydı.

dostlukları pekiştiren, bizi müslümana yaklaştıran, bizi ayakta tutan şey
evlerimizin her an dostlarına açık olmasaydı. 

diyeceğim o ki;
“firavun zulmü anaların rahminde olana bile uzansa”
müslümanın evi insan eğitiminin okulu,
bir namazgah yeri,
çok daha özel bazı evlerin imanın inşaa edildiği yerler olmasıdır.

ben eve misafir almanın ve yatırmanın ve yemek yedirmenin çok özel, çok farklı 
tam izah edemesem de çok hayırlı sonuçlarının olduğuna inanıyorum. 
çünkü kitabın ve peygamberin işareti bu yönde. 
bereket diye bir şey var müslümanın hayatında ama ölçecek terazi yok. 

ökkeş’in yüzüne acı bir tebessüm düştü ve 
“kaç akşam geçti ne gelen var kapımıza ne de kaşık sallayan var çorbamıza 
farkında mısınız müslümanlar?” dedi sonra  
“sahi evlerimizin sessizliği sizi korkutmuyor veya endişe ettirmiyor mu?”
diye söylendi ve sustu...

paylaşmaya değer gördüğünüz yazılarımın dilediği kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir. valla!

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
Mustafa Akmeşe | 21.10.2024 11:23
A. Sesli arkadaşım, eyvallah..katkılarınız için çok teşekkür ederim. doğrudur. sizin şikayet ettiğiniz erkekler her zaman oldu, olmaya da devam ediyor. Ne diye bilirim ki.. benim dediğim erkekler öyle değil desem sanki yok böyle erkek mi diyeceksiniz diye düşünmeden edemedim. inanın çok böylesi olanlar. Ben onlardan bahsettim. evine hizmet eden kadınlar bugün ücret karşılığı mesai yaptığı işler edindi. kadınlar ezilmeye devam ediyor. Mutlu olan var mı? bence değişen bir şey yok gibi. orta yolu bulmak için konuşmak gerekiyor ama kadınlar gördüğüm kadarıyla çok öfkeli. Ben sadece evlerimizin pansiyon haline dönüşmesine dikkat çektim. misafiri olmayan,, yemek yedirilmeyen evler işte.. dikkat çektiğiniz ve öfke duyduğunuz şeylere katıldığımı tekrar söylerken, erkek milletin hoyratlığına kadınların sınır tanımaz ithal modern kadın hoyratlığı eklenince işler düzelmedi. Ne yapmalı derseniz eğer :biraz nefeslenip teenli sahibi bir duruşla meselelrimizi konuşabilsek olur gibi..
A. Sesli | 21.10.2024 10:16
bir liman gibi korunaklı olan ve evini bekleyen kadınlarımız vardı” dediğiniz kadınları, kocaları beğenmedi, aşağıladı, yetersiz niteliksiz gördü, kimi de kadını çocuklarıyla bırakıp önceden din adına eleştirdiği yeni kadınlara gitti. Bakın herhangi bir sebeple yeniden evlenen İs...cılara.... SONRA da babalar ve anneler çocuklarını öyle yetiştirmek istemediler. Çevresindeki evli kadınların durumunu gören kızlar da onlar gibi olmak istemediler. Durum bu. Niye şikayet ediyorsunuz? Herkesin bilinç altında bunlara özlem varmış belli ki... Bu durum ve serzeniş ancak hazır sofralara ve hizmet için koşturan ama değeri bilinmeyen, kimliği görülmeyen, kendi yaşam alanı, hayalleri, istekleri, görüşleri olmayan/olamayan kadınların hizmetlerine özlemdir.

Her Taraf - Türkiyenin habercisi