Siyaset bütün insanların hayatını yakından etkilediği halde, herkesin fikir beyan edip ancak yeterince malumat sahibi olmadığı bir alandır. Bir vizyon ve yönetim sanatı olması gerekirken, halk nezdindeki karşılığı maalesef içler acısıdır. Siyaset kurumunun temel iki unsuru yönetenler ve yönetilenler bu konuda hep kusuru karşıda arasalar da, hakikatte birbirlerinin aynısı ve aynasıdırlar.
Kerim kitabımız bu durumu; “bir toplum kendi içindekileri değiştirmedikçe, Allah o toplumu değiştirmez” ilahi fermanıyla izah ve ilan eder.(*)
İstiklal şairimiz bu ayeti şöyle tercüme eder:
“Bilmez misin ki kat’î bir düsturdur bu Hak’ça
Bir kavmi bozmaz Allah, onlar bozulmadıkça”
Arapça kökenli bir kelime olan siyaset sözlükte; “bir nesneyi düzgün ve iyi durumda bulunması için özenle gözetip korumak; hayvanı ehlileştirmek, atı terbiye etmek” gibi anlamlar taşır.
Istılahta ise; “toplumun işlerini üzerine alma, yürütme, yönetme işi, insan topluluklarını yönetme sanatı” şeklinde tanımlanır.(*)
Kültürümüzde konuyla ilgili yazılan eserler siyaset-nâme şeklinde derç edilmiştir. Bunların en meşhuru, Nizamiyye Medreselerinin kurucusu meşhur Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün, 11. Yüzyılda, 51 fasıl olarak Farsça kaleme aldığı Siyasetname veya Siyeru'l-mülk eseridir.
Siyasetle sıkça karıştırılan ve birbirlerinin yerine kullanılan politika kelimesi ise aslını Eski Yunan düşünce geleneğinde Polis (kent, site) devleti yönetimi sisteminden almaktadır. Aristo’nun (MÖ 384-322) siyaset biliminin köşe taşlarını yerleştirdiği, monarşi, aristokrasi ve cumhuriyet sistemlerinin sınırlarını çizdiği eserinin adıdır aynı zamanda Politika.
İslam medeniyetinin farklı coğrafyalara ve değişik kavimlere ulaşmasıyla siyaset sanatı ya da yönetişim bilimi, Müslüman düşünürlerin de ilgi alanına girmiştir. Farabi, Maverdi, İbn Teymiyye bu konularda kalem oynatanların ilklerindendir.
Sosyolojinin babası ve Ümran ilminin banisi 14. Yüzyıl düşünürü İbni Haldun, Mukaddime adlı eserinde siyasal sistemleri tasnif ederken, Mülke Dayalı Siyaset (Aklî Siyaset) ve Dine Dayalı Siyaset (Hilafet) olmak üzere iki ana başlık açar.
Mülke dayalı siyaset; pragmatik, güce dayalı ve dünyevi menfaati önceler, bünyesinde baskı, kahır ve zorbalık barındırır der. Dinî siyaset ise uhrevî maslahatı nazar ı dikkate alır, toplumsal huzurun manevi umdelerle sağlanabileceğini öngörür.
Bu açıdan bakılınca, siyaset ve politika kelimelerinin çağrışımları da dikkate alınarak, şöyle bir ayrıma gidilebilir: Politika daha çok akli, mülki siyasetle, siyaset kelimesi ise dini, uhrevi siyasetle özdeşleştirilebilir.
Politikada; kısa vadeli, ben merkezli, gündelik, somut, maddi çıkarlar gündeme gelir, makyavelist bir yaklaşım söz konusudur. Şeytanla bile işbirliğine elverir.
Siyasette ise ilkeli, ahlak temelli, insan ve toplum odaklı, uzun vadeli, manevi motivasyonu önceleyen söylem ve planlar mevzu bahistir. Siyaseti bağlayan, yönetimle halk arasında ortak inanç ve toplumsal değerler temelinde bir mutabakattan bahsedilebilir.
Türkiye konjonktürel olarak coğrafyanın en zor zamanında, sıkıntılı bir takvimle, büyük bir seçime, kontrolsüz bir hızla gidiyor. Başkanlık sisteminin beş yıllık uygulamalarının ibrası ve cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu dört gün sonra oylanacak.
Nefesler tutulmuş, Türkiye ikiye bölünmüş tam bir referandum havası. Bir tarafta yirmi bir yıllık Ak Parti hükûmetinin başı çektiği, yerli ve milli değerleri temsil eden Cumhur İttifakı; diğer yanda çok partili sisteme geçtikten sonra seçim kazanamamış CHP etrafında öbeklenmiş, FETÖ’den PKK’ya, ülke üzerinde gizli ajandası olan kim varsa, topuyla tüfeğiyle, medyası ve finansıyla, küresel emperyalizminin şemsiyesi altında saf tutmuş kurşun askerler.
Siyaset vizyon işidir demiştik girişte, seçmen geleceği satın almak ister. İktidar yirmi yıllık yıpranmışlığa rağmen, seçmenin önüne “Türkiye Yüzyılı” gibi büyük bir ufuk koyarken, muhalefet geriye dönük hesaplaşmalar, yargı kararıyla terör ve ajanlıktan hüküm giyenlere, KHK ile ihraç edilenlere af çıkarmaktan, rövanş almaktan bahsederek ümit tacirliği yapıyor. Muhalefet hala dünyayı okuyamamakta, Türk toplumunun gelişimini anlamamakta ısrar ediyor. Buna rağmen ibre iktidar lehine gözükse de, seçim hala balıksırtı.
Tarafların son tahkimatları yaptığı şu günlerde, bir kısım medya tarafından Türkiye’de ‘siyasal İslam’ın’ ocağı addedilen, yaptığı açıklamalarla topluma umut ve güven aşılayan, Kur’an-sünnet bütünlüğünden taviz vermeden sevgi ve hoşgörü diliyle tebarüz eden, tarihi ve kültürel birikimi özümseyerek topluma model öneren, İstanbul merkezli tasavvufi bir grubun lideri ve aynı zamanda Sağduyu Partisi Onursal Genel Başkanı da olan muhterem Muharrem Nureddin Coşan bey, seçimlere ve gerçek siyasi gündeme dair Akra Medya’da bir açıklama yayınladı.
Gerçi ülkenin karşılaştığı her kritik virajda, üslubu ve kapsamıyla dikkat çeken beyanatlarıyla hatırlıyoruz muhterem M. Nureddin Coşan beyi. 1 Mart tezkeresi çıkışıyla şimşekleri üzerine çeken Coşan, 2011 seçimlerinde MHP’ye destek çağrısıyla; hem o dönem meclis krizinin aşılmasına, hem de birçok hayırlı icraata ön ayak olmuştu. Cumhur İttifakının temeli de o bildiri ile atılmıştı. ‘Aklını kullan’ diye başlayan o açıklamada, ilk kez FETÖ’ye işaret edilerek; “maneviyat bahçemiz dadanmış domuz sürüleri, sırtlanlar, hain köpekler, kurnaz tilkiler, leş kargaları,..” gibi ifadelerle şoka sokmuştu siyaset arenasını.
Son açıklamayla iltisaklı olduğunu düşündüğüm iki açıklama daha yayınlandı Sayın Coşan’ın kaleminden seçim öncesi.
“politik arena oyuncularına arz ederiz.” diye başlayan açıklama da; “sentetik İslam” tehdidi ve KURAN ve SÜNNET ’in toplumsal hayat için önemi öne çıkarılıyor ve: “sevgili politikacılar, öncülük edin, İslam'ı yeniden dünya odağımız yapalım.” çağrısı yapılıyordu.
Diğer açıklama daha kısa ve net;
“DOĞRU seçeneği, dünya iki kutuplu diye beyhude zahirde aramayın.
KURAN ve SÜNNET odak noktamız olmaktan çıkarsa; ruhsuz ve müreffeh yaşayan cesetler oluruz.
öncülük edin, hep beraber İSLAM' ı yeniden hayat odağımız yapalım.”
Seçime beş gün kala, ikinci tur arefesinde gelinen noktayı “KÜRESEL FIRSAT” olarak nitelendiren, siyaset sahnesinde ve medyada geniş yankı uyandıran muhterem M. Nureddin Coşan beyin son açıklamasını dikkatlerinize arz ediyorum.
TÜRKİYE'm;
El ver Kasımpaşalı yiğidimize, haydi en üst lige.
İstanbul değil, Ankara değil, İzmir değildir muhatap.
Paris, Londra, Pekin, Moskova gelin; kurtuluşa YOL olan otoyolumuz açık.
Bizlere de bundan böyle bu cevheri ihraç düşer.
Ters taklalar attırıp ölümü dahi satın alamayan PARA, sen de gel, cevherimiz arayana BEDAVA!
Diliyorum, istiyorum; TÜRKİYE YÜZYILI, DÜNYA'ya HİDAYET MİLENYUMU OLSUN!
M. N. C.
(*) Ra’d Suresi 11
(**) TDV
HOCAM ŞEYHO DUMAN-CELAL SANCAR
06.12.2024
HTŞ’ye Humus yolu açıldı
06.12.2024
ALİYA’DA HUKUK VE DÜZEN / Muharrem BALCI
11.11.2024
Hamza ER'le Derkenar..
11.11.2024
Taassup | Ümit Aktaş
12.11.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
CUMAYA GİTTİM GELECEĞİM ESRA DURU 06.12.2024
Suriye'de Neler Oluyor? YUSUF YAVUZYILMAZ 08.12.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
ÇAĞDAŞ HAÇLI SAVAŞLARININ YÖNTEMLERİ AYTEN DURMUŞ 13.11.2024