Bir anekdotla başlayalım: Süleyman Demirel’in başbakanlığı döneminde topladığı belediye başkanlarına söylediği bir söz var(mış): “Allah yakışan iftiradan korusun.”
Yani başkan olduysanız aleyhinizde söylenecek her söz “yakışan” iftiradır! Dikkat edin!
Kıssadan hisse, Reisi’nin düşen helikopter olayında her komplo teorisi “yakışır!”…
A: Şu halde olumsuz senaryolardan başlayalım:
1: Olay bir suikast mıdır?
Bu düzeyde bir suikast olmaz. Olursa bu öğrenilir, savaş sebebi sayılır. İsrail bile bu günkü şartlarda buna cüret edemez.
2: İçerden bir planlama yapılmış olabilir mi?
Bu her ülke için mümkün bir ihtimaldir. İsrail’in İran’ın içinde yeter sayıda kadrolu ajanları, paralı istihbarat elemanları vardır. Doğaldır.
Fakat böylesi bir olayda ve dolayısıyla çıkacağı umulan kaosta istenen siyasi hedef gerçekleşmez. Bu türlü bir planlama pek rastlanır vaka değildir, daha alt düzeyde mümkündür.
Kaldı ki İran anayasasına göre benzer sebeplerle cumhurbaşkanının başına gelebilecek ihtimal dahilindeki (tedavisiz hastalık, ölüm gibi) benzer bir durumda, yardımcısının 52 günde ülkeyi seçime götüreceği maddesi varmış.
İç siyasi muhalefetin veya planlamanın istedikleri siyasi hedefe ulaşması mümkün değil, eline de çok bi şey geçecek değildir.
3: İran teknolojik olarak sanıldığının gerisinde midir?
Teknik arıza veya pilotaj hatasının %99 olduğunu söylüyor bu işten anlayan bir general.
Teknolojik yatırım ve yenileme devletlerin öncelik sırasına göre değişir. Belli ki İran “sivil” uçak ve helikopter gibi hava araçlarına öncelik vermemiştir.
İran’ın bu alandaki “geriliği” akla gelse de, başka alanlarda da geri olduğunu göstermez.
Ayrıca İran’ın “molla rejimi” bu kadar falan diye değersizleştirilmesi çok basit bir propagandadır. Biline ki iktidarda “molla zümresi” olsa da İran çok eski bir devlet geleneğine sahiptir, propaganda edildiği gibi bu işten çok etkilenmez.
4: Bilgi alma ve aktarma neden gecikti? Ve Neden daha evvel kaza yerine ulaşılamadı?
Haber gecikmemiş “geciktirilmiştir.” Yetkililer olayı önceden haber almıştır.
Dolayısıyla kamuoyu buna alıştırılmak istenmiştir. Bu doğaldır. İçerde her hangi bir kargaşa olmasın diye tedbir alınacak zaman kazanılmıştır.
Kaza yerine geç ulaşılması teknolojik bir sorundur, bilgilenme sorunu değildir.
Bir de şunu hatırlayalım:
Dün gece İran liderleri hem “halkı duaya çağırdı” hem “devlet işlerinde aksama olmayacaktır” mesaj verdi. Ayrıca Rusya, “umarız Reisi sağlıklı olarak dönecektir” dedi.
Bu şu demektir: Kazanın ölümlü olduğu öğrenilmişti. Ama kamuoyunu panikletmek istemiyor, halkı bu duruma hazırlamak istiyorlardı.
Dolayısıyla “kazanın neticesini önceden bilmek” ile “kaza yerine zamanında ulaşmak” ayrı bahislerdir. Benzer durum Amerika için bile geçerlidir.
Başka bir açıdan bakılırsa, İran’ın dahil olduğu ittifak (BRICS) ülkelerden Çin ve Rusya kuvvetle muhtemel uydudan kazayı görmüş, İranlı yetkililere haberdar etmiştir. Ama bunun reklamını yapmazlar.
Fantazi sayılmazsa bir başka husus da şudur: Elon Musk bile kazayı görmüştür. Bu herifin uzaydaki uyduları benim diyen ülke uydularının kat be kat fazladır. İsteseydi o an veya belli bir süre uydu görüntülerini karıştırabilir, diğer uyduları köreltebilirdi. Ama yapmamıştır. Yapmaz da. Ancak CIA isterse yapardı. CIA da durduk yere bunu istemez.
(Bu arada Türk Akıncı hava aracının başarısı dikkate değerdi. Her ülke yurttaşı gibi biz de buna seviniriz)…
B: Reisi için neler söylenebilir.
Yanılmıyorsam onun ikinci dönem cumhurbaşkanlığı. Kayda değer başarıları:
1: Reisi öteden beri hasım olan Suud ile arayı bulmuş, diplomatik faaliyetleri başlatmıştı.
2: Şimdi İsrail dostu Azerbeycanla arayı düzeltiyordu. (Çin’in ekstre katkısı malum)
3: İran’ı BRICS’e üye yapmıştı. Bu ittifak AB’nin en güçlü alternatifidir. Çokta önemlidir.
BRICS (Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin-Güney Afrika) İran buraya dahildir. Çok yakında İran’ın “İ’si de bu kısaltmaya girecektir.
Bu ittifak tıpkı AB gibi ortak ticaret, diplomasi, para falan gibi stratejik hedef derdinde.
Şayet başarılı olurlarsa AB’yi ve Japonyayı geçerler. ABD’ye de kafa tutarlar.
4: Vesileyle: Türkiye AB ve ABD ittifakına dahildir. BRICS’e üye almazlar ama aralarında özel anlaşmalar yapabilirler.
Mısır, Türkiye gibidir. Fakat bir iki tık alttadır.
Şah döneminde İran da Batıya dahildi. Devrimden sonra koptu. Bu İran 50 yıldan fazladır Batının ambargosu altındadır.
Dolayısıyla İran doğal olarak BRICS ittifakına dahildir.
(Türkiye İran’la dostane ilişkiler yürütüyor. Bu çok akıllıca bir politikadır. Suriye ve Irakta ortak politika götüremiyorlar. Bu da iki ülkenin akılsızlığıdır.)
C: Bu olayı öne çıkartarak İran’ı hafife alanlara ve parçalanması zaman meselesi diyenlere gülüp geçmeli.
1: Nüfusunun %şu kadarı Türk, %şu kadarı Kürt vs falan diyenler İran’ı tanımıyor.
İran halkı öncelikle Şiidir. Şiilik İran’da mezhepten çok ötede bir siyasi ve toplumsal “kimliktir.” Ulusal aidiyet ikinci planda gelir. Şimdiki rehber imam da bir Türk’tür.
2: Amerika İran’ı İranlı Türklere oynayarak parçalamak için epeydir çalışma yapıyor. Fakat başarılı olamıyor. Olamaz da. İran’daki Fars Türk karışımı Amerika’nın aklının alamayacağı kadar ve hatta siyasi tarihinden çok çok öncedir.
Amerika Kürtlere de oynuyor. Bunda ne kadar başarılı olur bilmiyorum. Fakat rejim bu konuda hem oldukça hassas, hem de serttir.
3: İran coğrafyası Türk coğrafyasının iki mislidir. Nüfus bizle (fazlası var) eşit sayılır. Doğal kaynakları çok zengindir. Ambargo altında bu kaynaklarını verimli kullanamıyor diye Mısır gibi yoksul bir ülke değildir.
İran gaz ve petrolü önemlidir; Batı pazarına spot fiyattan (aracılarla kelepir fiyata) satılsa da sorun değildir.
Bu kadar ve zaman ambargoya benim diyen bir ülke dayanamazken 90 milyonluk İran dayanmaktadır.
4: Ekonomisi sıkıntılı, rejim serttir. Ama bu sorunlarını öyle ya da böyle aşabiliyor.
5: İran rejimi çok akıllıca politika yapıyor. Kendi sınırları dışında “vasi”leri var. Bu durum uluslararası siyasette kaale alınır ciddi bir güçtür. Türkiye bunu yapamıyor. Mısır hiç yapamıyor.
Ekonomisinin zorluk sebeplerinden veya bütçe açıklarından birinin nedeni budur.
Bu vaziyet Türkiye’nin PKK ile çatışmasında harcadığı (kamuoyuna açıklanmayan çok ciddi gideri var) para ve enerjisinin ekonomisinde yarattığı önemli açıklarından biri gibi.
İki devletin mülteciler için harcadığı para da iki ekonominin açıklarından biridir.
D: İran’daki rejimi molla rejimi veya despotik rejim diye aşağılayanlar ya art niyetli ya da cahillerdir.
1: Rejimin sertliği İran’a has olmayıp tüm ortadoğunun ve Asyanın ortak kültürü ve “kaderidir.”
2: Konu siyaset ve devlet tarihiyle irtibatlı olduğu için özetle şunlar denebilir:
Dünyada iki tür devlet tarihi, yapısı ve kültürü var:
Yunan-Roma uzantısı batı türü.
İran-Hind-Çin (hatta Türk) uzantısı doğu türü.
İlki Roma’dan bu yana gelişerek gelen “hukuku ve kurumları olan, sınıflı toplum yapısı temelli bizzat tanrı devlet”
İkincisi, patrimonyal da denen “aile-kabile-zümre-ordu-partiye göre değişken hukuklu, tanrısal temsilli devlet.”
Yani İran’a şöyle devlet var böyle rejim var diyenler oturup aynaya bakacaklar..
Türkiye Mısır ve İran görece olarak birbirinden bir iki tık üstte veya altta olabilir ama bu esası değiştirmez..
(Mısır’ın siyasetinde ve ekonomisinde tek otorite olan orduyla yönetildiği son 75 yılını Türkiye’nin öncesine gitmeden son bir kaç yılda çok fazla açığa çıkan seçim hilelerine,
“MHP' hayatta bu oranda oy alamaz, nesnel gerçekliğe aykırıdır.
Melih Gökçek’in son iki belediye başkanlık seçimine,
Erdoğan’ın atı alan üsküdarı geçti seçimine..
Alttan alta giderken bazen alenen açığa düşen yargı darbelerine, emniyet numaralarına..”
Bakabilenler ne demek istediğimi izleyeceklerdir.)
Not: Bir çok itiraz gelebilecek bu yazıda tartışma çıkartmak niyeti yoktur. Fakat bu yazıyı tartışılmaz kılmaz. Şurda ne demek istediniz gibi soru gelirse orayı memnuniyetle açarım. Buna rağmen fikirler zannı galibimdir.
HOCAM ŞEYHO DUMAN-CELAL SANCAR
06.12.2024
Halep Savaşı başladı
02.12.2024
ALİYA’DA HUKUK VE DÜZEN / Muharrem BALCI
11.11.2024
Gazze'de Öldürülenler Kadın ve Çocuk
09.11.2024
Hamza ER'le Derkenar..
11.11.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
CUMAYA GİTTİM GELECEĞİM ESRA DURU 06.12.2024