“Pippa Bacca” da kim mi?

kişilerin, toplulukların veya devletlerin hayatlarını ikame ederken
ilk öncelikleri “güvenlik” üzerine arayışları olur.
bu fıtri olandır.
biyolojik ihtiyaçlarını dahi erteleyen insan
güvenlik ihtiyacını görmezden gelmez.
öyledir bu...
şehirde yaşam kurarken dikkat edin ilk elden semt, mahalle, site, komşu vs
diye tercihlerimizi beliryen de o güvende yaşama arzusudur.
“ev değil komşu al” tercihinin asıl sebebi
kişinin "emin" olan insana sırtını dayamak! arayışından başka bir şey değildir esasında.

sonra, yolculuklarına bakın
insanlar yolcu olmayı ve yola çıkmayı değil,
turist olmayı, turizm faaliyeti yapmayı sever.
risk almaz, güvenli olanı tercih eder.
turist demek, önceden saati saatine belli olan programla binlerce km dolaştırılan
gezdirilen ve evine güvenle teslim edilen kişinin adıdır  
tur şirketinin adeta taşıdığı değerli bir bavulu gibidir.
onun içindir, programdaki en ufak bir sapma dahi büyük bir gürültü sebebidir turistler için

hac ve umre organizasyonlarına bir bakar mısınız?
çokça hacı kardeşimizin kabeyi görmeye! gitmediği için,
tur şirketinden kaynaklanan bir yanlış veya eksikliğe
ne kavgalara sebebiyet verdiği herkesin malumudur.
“yakarım valla’nın”
“ihram’’lıyken uçakta yumruk yumruğa kavga etmenin adı olunca
kişi "hacı" değil de, turist moda girince diyorum
programdaki taşkınlık kavga sebebidir.
mekke'ye gidilir ama kabeyi görmeden! gelen hacı ne kadar çoktur
ah ki ah!

güvende olma arzusu insanın en temel duygusu olunca,
aziz kuran’da allah'ın insanın bu duygusunu tatmin edecek sayısız tarifi vardır.
koruyup kollayan, sığınılacak yer olan,
dualara cevap veren iktidar ve mülk sahibi, rahmeti gazabına galip gelen,
sayalım mı?
99 güzel ismini alt alta yazın
insanın güvenlik ihtiyacına cevap olan “isimlere’’ bakıverin.

sahi dost
cennet ne ola ki?
cennete gitmek için bu arzu niye?
üç beş huri, meyveler, nehirler  falan işte diyorsanız eğer,
onlar işin sofradaki meze mesafesinde olanlar.
sakın! bu istek,
insanın güvende olma arzusu
cennetin mutlak "güvenlik yurdu" olmasıyla ilgili olmasın?
"mutmain olan bir nefsi"
insanın dünyada tatması! mümkün değildir, hatta rolünü dahi yapamaz
orası cennettir ve girince anlaşılacaktır.
mutlak güvenlikli olan yer.
süper olsa gerek...

hadi biraz anlaşılır olsun;
ali şeriati’nin örneğiyle hayal edelim;
bir koca şehir var ve siz tepeden bakıyorsunuz
burdan bir kurtarıcı çıkacak ve şehri arındıracak, onlara allah'ın ayetlerini okuyacak,
önderlik yapacak kim olur ki deseler
akla gelecek ilk "top on"da olanlar sayılır
şehrin bilinen liderleri işte. siyasi, ekonomik, dini önderleri kimse onlar ilk dile düşerler…

şehrin “tahiresi" ile evli olan, işinde gücünde çoluk çocuğa karışmış işte bilirsiniz,
kendi halinde hayat süren, ticaret yapan,
hatta "hanifler" gibi var olan düzenle karşı  
o güne kadar kavgası dahi olmamış
bir de yetim olan "muhammed" kimsenin aklına dahi gelmezken,
seçilmesindeki en önemli kriter;
o emindir,
“el emin’’. güvenilir olan.
"o" seçilir çünkü kalbe inecek
oradan dile düşecek olan vahiy  
ancak emin olan bir insan üzerinden şehre duyurulması lazımdır.

yani dost ;
vahyin indiği kalp "emin" güvenilir olmalıdır.
okunan ayetler tesir etmiyorsa kendimize ve  muhataplara
inmiyorsa boğazdan! kalplere
“emin’’ olmak her şeydir diyorum...
öyle işte...
anladınız siz!

ey yolcu,

yolda seni farklı kılan "emin" oluşundur.
güvenilir işte
gök ehli
emin, güvenilir olanı seçiyor, ayırıyor kendine.
yolcuya lazım olan da inan ki  
allahın "seçtiği" olmak
bu sana yeter

bir de
sen yürü yoluna,
ne, nasıl anlatsam da yolu tarif etsem diye telaş etme
sen “emin’’olanlardan ol  
çünkü;
insanlar
güvenilir olan "limanlara" yanaşırlar ki
içlerinde kopan fırtınalar!
orda dindirilsin...

“pippa bacca’’ da kim mi?
kalbim yatışırsa!
dilim dönerse eğer söylerim
sonra..

yolun açık olsun...
 

Not;  yazılarımın, dilediğiniz kısmı dahil, dilediğiniz şekilde dostlarınıza ikram etmeye açıktır.