Son zamanlarda, günümüz gençlerinin farklı olduğu, başka türlü bir kafa yapısına sahip olduğu gibi sözler dolaşıp duruyor. Daha önce günümüz gençliği ile beş bin sene önceki gençlik arasında bir fark olmadığını yazmıştım. Genç her zaman gençtir. Nuh aleyhisselamın zamanındaki genç de geçtir bugünkü genç de aynı gençtir.
Bu yazıyı yazmama sebep olan YouTube’da izlediğim bir videodur.Videoda daha yirmisine gelmemiş bir genç ile sokak röportajı yapıyorlar. Genç, tam olarak tanrı yoktur diyemiyor ama “işlediği yanlışlardan dolayı insanları binlerce yıl cezalandıracak bir tanrı,varsa bile ona inanmam” diyor. Röportajı yapan onu ikna etmek için ne derse desin çocuk ikna olmuyor.
Şimdilerde birileri buna benzer vakalardan hareket ile gelecekte bütün insanların ateist ya da dinsiz olacağına bizi inandırmak istiyor. Videoyu izlerken Kur’an-ı Kerim’deki Nuh’un oğlunun kıssası ve benim babam ile yaptığım tartışmalar geldi aklıma.
Konuyu uzatmamak için ayetlerin birebir meallerini vermeden ana hatları ile anlatayım. Nuh’un oğlu da Allah’a ve peygamber gönderdiğine inanmıyor. Hatta öyle ki tufan başladığında bile babası “oğlum, gel şu gemiye bin” diye davet ettiğinde “ben dağa çıkacağım” diye karşılık veriyor. Babası “Oğlum, bugün Allah’ın gazabından kaçacak bir yer yoktur. Gel inat etme!”diye yalvarmasına da kulak asmaz. Bu esnada aralarına bir dalga girer ve delikanlıyı alıp götürür.
Ben de gençliğimde babam ile sürekli tartışır kendi görüşümde ısrar eder dururdum. Bu durumlarda babam bana: “Oğlum sen dersini almış, ezber yapıyorsun” derdi. Kırk yaşıma doğru anladım ki benim görüşlerim yanlış, babamın sözleri doğru imiş. Aslına bakılırsa her insan bu merhalelerden geçiyor. Ama çoğu bunun farkına varamıyor.
Peki bu neden oluyor? Cevap çok basit. İnsan gençlik yıllarında “sem’a” düzeyinde bir algıya sahiptir. Yani olguları ve hadiseleri “duyu organları” düzeyinde algılar. Başka bir deyiş ile genç, zâhirci, lafızcı ve görünürcü bir algı düzeyinde bulunur. Onun akli ve kalbi melekeleri henüz tam olarak çalışmaz. Kitabi bir dil ile söyleyecek olursak gençte “bâsiret ve fuad”henüz çalışmadığı için görünenin ötesini kavrayamaz. İnsan genç iken bu nedenle olgu ve hadiselerin künhüne vakıf olamıyor.
Bu arada Türkiye’de tanrı inkarcılığının sadece günümüz gençlerine has bir şey olmadığını benim yaşımdakiler iyi bilirler. Gençken, çevremdekilerin büyük çoğunluğu o dönemin modası olan komünizm hayranı ve ateistti. Şimdilerde onların pek çoğunun komünizmin adını bile anmadığını ve camiye gittiğini görüyorum. Çünkü insan gençlik yıllarında tam olarak kemale eremediği için henüz mukallittir. Bu yüzden çevresinde yaygın olana uyar.
Bugün, çevreyi gerçek bir sosyal doku oluşturmuyor maalesef. Aksine medya diye isimlendirilen sanal bir yapı gençlerin her yanını sarmış durumda. Bu yapıyı elinde bulunduranlar da alabildiğine dine saldırıyor. Çünkü din onların sömürü düzenine en büyük direnci gösteren kale duvarıdır. Genç ise olgunlaşmış insanların kurallı ve yasaklı dünyalarının kendisini engellediğini vehmediyor. Bu yüzden nereye gittiğini bilmeden hayali bir özgürlüğün peşine düşüp dinden uzaklaşıyor.
Hamdolsun ki insan ömrü gençlik ile sona ermiyor. İnsan, yaşı ilerledikçe “Güneşin yakıcı olduğu”nu fark ediyor.
Mustafa Atılgan ile Derkenar..
12.05.2024
Kibrin Mağlûbiyeti -3 | İlhan Akar
14.05.2024
Ali Kaçar ile Derkenar..
01.05.2024
Kibrin Mağlûbiyeti -1 | İlhan Akar
23.04.2024
Anne Sıcaklığı MUSTAFA ATILGAN 12.05.2024
Annesi Ölünce Büyür Çocuklar! AYTEN DURMUŞ 12.05.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024
ŞEHİRLERİN ANNESİ YOK MU? Doç. Dr. MEHMET SAĞLAM 11.05.2024
Çığlık Doğudan, Cevap Batıdan DERVİŞ ARGUN 11.05.2024