metrika yandex
  • $32.45
  • 34.8
  • GA18240

Örümcek Düzeninde İnsan

AYTEN DURMUŞ
30.12.2022

 

29/41: مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاء كَمَثَلِ الْعَنكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتًا وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ  Allah'tan başka evliya edinenlerin durumu, kendisine yuva yapan dişi örümceğin durumu gibidir. Oysa yuvaların en gevşeği dişi örümceğin yuvasıdır, keşke bilselerdi!’

Örümcek Türünün Özellikleri

Otuz bin kadar türüyle, örümcekler oldukça geniş bir ailedir. Bu türler arasında farklı özellikler ve farklı yaşam biçimleri de bulunmaktadır. Örümcek türünün hayatı, anne, baba, yavru, kardeş, hemcins ve başkaları arasındaki ölümcül ilişkileri anlatan güzel bir örnektir.

Dişi örümceğin fiziksel yapısı: Dünyanın her yerinde, her ortam ve iklimde yaşayabilirler. Sekiz bacağı vardır ve sürekli salgıladığı ipek ile istediği yere kolayca ulaşabilir. Bazılarının her yönü görebileceği sekiz gözü vardır. Bazısı avı için çok iyi taklit yapar, bazıları da bacaklarındaki tüylerin aracılığı ile avın yaklaştığını çok iyi haber alır.

Erkek örümceğin fiziksel yapısı: Örümcekler, dişilerin erkeklerden daha büyük olduğu azınlıktaki canlı türlerinden biridir. Örnek: Örümceklerin ‘Saatli Karadul’ türünde, dişilerin uzunluğu, erkeklerin uzunluğunun dört katına kadar ulaşabilmektedir.

Örümcek yuvası: Örümceklerde evi yapanlar dişilerdir; erkekler genç yaşlarda ağ örseler de ilerleyen yaşlarda ağ örme işi tamamen dişilere kalır. Her boşluğa ağ örebilirler. Bu ağlar, ipektendir. Canlı türleri genelde yuvalarını; sıcaktan, soğuktan, düşmanlardan ve her türlü zarardan korunmak için inşa ederler. Oysa örümcek yuvasını; yok etmek, zarar vermek, yuvasına yanlışlıkla uğrayanları yemek için inşa eder. Dişi örümceğin ev yaptığı ağ, aynı kalınlıktaki en güçlü çelik iplerden dört kat daha sağlamdır. Bu nedenle alıntıladığımız ayette ‘zayıf’ ifadesi ağa değil, yuvaya nispet edilmiştir. Çünkü örümceğin yuvasını yaptığı ağlar teknik olarak çok sağlamdır ancak bu yuva çok kötü bir sığınak, kurucusu dâhil herkes için en kötü tuzaktır.

Örümceklerin çiftleşmeleri: Dişi örümcekle çiftleştikten sonra erkek örümceklerin çok az bir kısmı kaçarak canını kurtarmaktadır. Eğer erkek örümcek çiftleştikten sonra kaçmayı başarabilen şanslı erkeklerden değilse, dişisinin evi onun mezarı olacaktır. Bazı türlerde dişinin ancak yüzde biri kadar cüssesi bulunan erkek örümcek, çiftleştikten sonra ya kendiliğinden ölür ya da dermanı tükendiğinden kaçamadığı için dişi örümcek tarafından yutulur. Bu yüzden dişi örümceğin yuvası yalnız başkaları için değil çiftleştiği erkeği için bile güvenli değildir. Dişi örümcek hayatta kalmak için her ne kadar erkek örümceği yemiş olsa da kendisi de yumurtladıktan bir süre sonra, yavrularının yumurtadan çıkışını göremeden ölür.

Örümceklerin üremeleri: Dişi örümcekler, yumurtalarına ipekten bir koza örer, yumurtalarını bu kozanın içine bırakırlar. Yavrular, bu ipekten kozanın içinde yumurtadan çıkar ve gelişimlerini iyice tamamlayana kadar burada kalırlar. Yeterli büyüklüğe gelip kozadan çıkmaya başladıklarında sona kalanlar tehlike altındadırlar. Çünkü ilk çıkan yavrular kendi yumurta kabuklarını yedikten sonra etrafta yiyecek bir şey bulamazlarsa henüz yumurtadan çıkmamış olan kardeşlerini yerler.

Bu Öykünün Bize Söyledikleri 

Dişi örümcek demektedir ki: ‘Ey insan! Ben ipekten ışıltılı bir dünya kurar ve bu dünyayı isteyenleri buraya çağırırım. Kurduğum ev, dünyada cennet hayatı isteyenlerin düşledikleri yerdir. Koşarak gelir ve düşledikleri yaşama ereceklerini zannederler fakat kavuştukları kendi sonlarıdır. Bu insanlar şunu unutmuşlardır: Örümcek ayetinde tanımlandığı gibi Allah dışında evliya arayan, kullara kulluk eden bir putperest olacaktır. Çünkü insanların Allah dışındaki evliyası, ölüme mahkûm ve hiçbir şey yaratamayan varlıklardır. Böyle kimseler tıpkı benim gibi kendi hedeflerine ulaşmak için çevrelerindeki herkesi manen yer bitirir; onları kendilerine kul, uğurlarında can vermeye hazır parasız asker kılarlar. İstekleri için gözleri dönmüş, ‘servetin, şehvetin, şöhretin, kudretin’ etkisiyle kendilerine bir dünya kurarlar, benim kurduğum gibi. İnsan, Allah’ın indirdiği kitaptan doğruları öğrenmektedir, bu nedenle bilmelidir ki örümcek ağlarından kurulan her dünyada herkesi acı bir son beklemektedir. ’

Erkek örümcek demektedir ki: ‘Ey insan! Süslenmiş yanlış mekânlardaki kişilere koşarsan o mekânların sistemi seni içine çeker; oradakilerin yaptığı her kötülüğü yapmaya, onlarla aynılaşmaya başlarsın. Bu nedenle kiminle evleneceğine çok dikkat etmelisin. Evlilik bazı kişilerin değerlerinin ve şahsiyetlerinin ölümü olabilmektedir. Erkeklerin çoğu, şehvetin sarhoşluğuyla şahsiyetini öldürenin kendi eşi olduğunu dahi fark edemez. Eğer ‘ankebut tuzağına’ düşerseniz bu tuzak ‘servet, şehvet, şöhret, kudret’ adlı ipek ağlarla sizin de iliğinizi, kemiğinizi sömürecektir. Bu tuzağın bataklığı, debelendikçe batacağınız yaşam alanı olur da siz bunun farkına bile varamazsınız. Evlilik, kişinin kendisine yol arkadaşı edinmesidir; yoldaş nereye giderse siz de oraya gidersiniz. İnsan, Allah’ın indirdiği kitaptan doğruları öğrenmektedir; işte bu nedenle bizim gibi olmamalı; evlilik insanın yok olduğu bir süreç olmamalıdır.’

Yavru örümcek demektedir ki: ‘Ey insan! Ben, içine doğduğum ipekten yuvada yaşamak için önceki kuşakların yaptığını yapıyorum. İnsan gibi iradem yani seçme özgürlüğüm yok. Eğer insan gibi seçme özgürlüğüm elimde olsaydı, anne-babam gibi olmazdım. Benim yaşadığım dünya, örümcek ağından ibaret; bu ağa takıldın mı kurtulman çok zordur. Benim gibiler ankebut ağlarında ‘zengin ol ki aç kalmayasın, şöhretli ol ki itibar göresin, en iyi ev senin olsun, en iyi mevki senin olsun, en iyi araba senin olsun, en güzel sen olmalısın, en paralı, en mevkili eş senin olmalı, ezdirme kendini, ez ki ezilmeyesin, tuttuğunu kopar, vurduğunu devir, önemli olan senin çıkarlarındır, sakın kimseye verme, gözünü aç, en yukarıda sen olmalısın, sen ondan üstünsün hatta sen herkesten üstünsün. Sen en büyüksün hatta tek büyüksün!’ gibi sözlerle önce azdırıldık sonra birbirimizi yemeye mecbur edildik. Tıpkı yumurtasından çıkan tüm örümcekler gibi. İnsan, Allah’ın indirdiği kitaptan doğruları öğrenmektedir; işte bu nedenle bizim gibi olmamalı; kendi kardeşlerini yediği bir hayat yaşamamalıdır.’

Örümcek ağlarına takılanlar demektedir ki: ‘Ey insan! Biz gerçeği duymadık, görmedik, anlamadık, birbirimize haber vermedik. Siz ise bizden farklı olduğunuz halde hayatınız tıpkı bizim gibi. Biz örümcekler size bakarak şöyle düşünüyoruz: Nefsine mahkûm olanların, en önemli organları sanki işlevsiz gibidir. Kulakları işlevsiz gibidir, hiçbir gerçeği duymaya yanaşmazlar. Gözleri işlevsiz gibidir, hiçbir gerçeği görmeye yanaşmazlar. Kalpleri işlevsiz gibidir, sahip oldukları bilgiyi değerlendirerek doğru ve akıllıca bir sonuca varmaya yanaşmazlar. Dilleri işlevsiz gibidir, ancak tapındıkları putlar söz konusu olduğunda hareket eder, putlarını överler ya putu ya da kendisi ölene kadar. Oysa insan, Allah’ın indirdiği kitaptan doğruları öğrenmektedir; işte bu nedenle bizim gibi olmamalı, çağrıldığı her yere koşarak gitmemeliydi, biz bunu bilemedik.’

Ağlardan yüz çevirenler demektedir ki: ‘Ey insan! Biz herkes için bir mezardan başka bir şey olmayan dişi örümcek ağlarını olduğunu bilmekteydik. Yine bilmekteydik ki bunun tam zıttı yani güvenlik, dayanışma, birlik içinde olan dişi karınca ve dişi bal arıları yuvaları da olduğunu bilmekteydik. Bu nedenle çağırıldığımız yerin bunlardan hangisi olduğuna baktık ve böyle ağlardan kendimizi ve çevremizi korumaya çalıştık. Çünkü Allah’ın indirdiği kitaptan çok farklı yaşam tarzlarını örnekleriyle anlatarak insana bunlardan hangisini seçerse mutlu olabileceğini öğretmek istemiştir. İşte biz bu açıklamaları öğrenip doğru davrananlardan olduk. Herkesin hayatı zaten eylemlerinin sonucu ve karşılığı değil midir?’

Örümcek düzeni demektedir ki: ‘Ey insan! Örümcek ürettiği ipeğe tutsaktır çünkü örümcek düzeni, herkese tuzak kurma düzenidir. Bu düzende herkese tuzaklar kuranlar bilmezler ki esasında kendilerine tuzaklar kurmaktadırlar. Bencilce tuzaklar kuranların dünyası, tıpkı örümceklerin ipekten dünyası gibidir. İnsan yolu şaşırınca bu yalancı ihtişamın sevdasıyla ona kavuşmak için çabalar; oysa her sevgi kişiyi biraz kör, biraz sağır eder. Bazıları bu ihtişamın içine doğar, bazıları da bu ihtişama hayran olup ona kavuşabilmek için kendi kozasını örer, bazıları da aşkla gelip gönüllüce içine düşer ancak hepsi bu sistemde en fazla birer yem olabilir. Adaleti dikkate almadan sürekli kendi çıkarları için tuzaklar kurup düzenler-dolaplar çevirenler tarihin her döneminde yok olmaya mahkûmdurlar. Çünkü ankebut düzeninin banileri ya örümcekler gibi birbirlerini yerler ya da düzenleri bir dokunuş, bir rüzgâr, bir depremle yıkılır gider. Bu düzenin diğer adı Firavun, Karun, Haman, Nemrut, Azer düzenidir. İşte bu nedenle sonu er-geç hep yıkım olmaktadır. Bu düzenden korunmanın tek yolu, ona düşmemeye çalışmaktır. Bu da yaşamı, olabildiğince bilinçli seçimlerin oluşturduğu bir süreç kılmaya çalışmakla mümkündür. Zaten hayat; seçtiklerimizin, sessiz kaldıklarımızın, uğrunda çalıştıklarımızın,  kazandıklarımızın, sınandıklarımızın toplamı değil midir!

Yorum Ekle
Yorumlar (3)
Betül Tunalı | 03.01.2023 09:09
Mükemmel bir bakış açısı … Tebrikler
AHMET YAHYA | 02.01.2023 13:45
Teşekkürler değerli Hocam
Naciye kaya | 01.01.2023 14:28
Örümceğin misalini insan ve evlilikle ilişkilendirmeniz çok örtüşmüş . Teşekkürler