metrika yandex
  • $32.64
  • 35.23
  • GA17640

Krizi Fırsata Dönüştürme

MUSTAFA YILDIZ
02.04.2020

 

Bütün insanlar olaylar karşısında mütevazi bir şekilde çapı/hacmi kadar düşünürler. Bilim insanları ve aydınlar ise daha etraflıca düşünürler. Ancak sorunlar hakkındaki çözümleri de akıllı insanlar üretirler.

İnsanoğlu hayatın devamını sağlama, toplumsal ve bireysel yaşama dair sürecin akışını mecrasından kaydırmama ve devamını da aksatmama adına sürekli yeni çözümlere ihtiyaç duyar. Dolayısıyla her konum ve kademedeki insana ihtiyaç hasıl olduğu/olacağı bilinmelidir. Farklılıklarımız deseni tamamlama, aynı fotoğrafta yer almamız da estetiği oluşturma, güzel görüntü vermek için gerekli olan şeyler olarak anlaşılmamalıdır. İnsan bir yönüyle her olgunun öznesi olurken, bazen tamamlanan, kimi zaman da tamamlayan olur.

Kendini herşeye muktedir sanıp mütekebbir davranan aslında muhtaç, gücün karşısında aciz ve zayıf olan insan, bu eksik yönlerini toplumsallaşarak gidermeyi başararak örten ender bir varlık olarak öne çıkar.

Ayrıca, O’nun diğer canlılardan ayıran başka özellik ve hasletlere de sahip olduğunu da biliyoruz. Bunların belki de en önemlileri arasında yer alanı “Yarınını da düşünebilme” yeteneğidir. Bu yeteneği  gereği muhtaç yaratılmış insana temel ihtiyaç listesi hazırlamayı hatırlatır. Liste sıralaması da, genellikle hayatı kolaylaştırma adına zaruri gördüğü harcama kalemini sürekli çeşitlendirmek, ni’metlere ulaşma istek ve arzusu ile listeye her gün yeni çeşitler ilave etmek şeklinde sıralanır.

İnsan, cennet’te yaşamaya uygun ve ortamına uyum sağlamaya müsait yaratıldığından, ihtiyaç listesini oluştururken farkında olmadan cennet’teki ni’metleri saymaya ve sıralamaya başlar. Tabiri caizse inanmayan insan bile taleplerini öncelerken ancak cennette bulunabilecek ni’metleri tasavvur ettiği görülür. Bu tasavvur hali ona öylesine sirayet eder ki yaşadığı ortamıda cennet yapmayı hedefler ve hayal eder. Daima daha iyisine ulaşmanın, daha güzelini aramanın peşinde olma isteği aynı zamanda insanlığın ilerlemesine ve günceli yakalamasına da yardımcı olur.

İnsanın fıtraten aceleci olması, merakını giderme arzu ve isteğine kavuşma hayali uğruna, günümüzde yapılan çabalar ile bu uğurda zamanı da iyi kullanma adına yapılan çalışmaların oldukça şaşırtıcı boyutlara ulaştığını müşahhas olarak görebiliyoruz artık. Mesela, gezmek, görmek için yaya olarak gidilen yerlere ilk dönemlerde hayvanlarla ulaşım sağlanarak zaman kısaltılırken, bugün bu ihtiyaç binek araçları ve uçaklarla sağlanması ulaşımda bir gelişmenin olduğunu ve bu araçların zamanı son derece kısaltıklarını görüyoruz.

Yine insan, yalın bir gözle gördüğü mesafeyi yeterli görmeyip daha ilerisini arzu edince, görme işlemini daha ileri boyutlara taşıma gereği duydu. Teleskoplar aracılığıyla son derece uzak mesafeleri bile yakın hale getirirken, gözle görme imkanı olmayan küçük mikropları dahi Mikroskoplar vasıtasıyla binlerce kere büyüterek görünür hale getirdi.

Makina Sanayisinde Kumpas ve Mikrometreler vasıtasıyla hata payı 1/10 dan başlarken, hassaslık bugün neredeyse 1/1000 e indi hatta bazı alanlarda sıfıra kadar indirilmiştir.
 
Keza sağlık alanında da; sıhhatli yaşama ve hayata tutunma uğruna verilen mücadeleyi günümüzde zuhur eden şu tarih yazdırtan illetten kurtulma adına topyekün yapılan çalışmalardan da gözlemleyebiliyoruz. En gelişmiş bilim dalı olan sağlıktaki gelişmeler o kadar ileri boyutlara vardı ki, biraz daha güzel görünme uğruna estetik ismi altında insan bedenine operasyonlarla müdahale edilerek yapılan organ nakillerinde dahi çılgın denemelerin yapılması, kol ve bacak nakillerinde başarıların elde edilmesi dahil birçok yeni gelişmenin yaşandığını da biliyoruz.

Hasılı hayatın her alanında insana hitap eden, heva ve hevesini tatmin için her gün yeni yeni yeni teknolojik yeniliklerin insanlığın hizmetine sunulduğunu görüyor ve takip ediyoruz. Görünen o ki, maddi durumu müsait olanların hemen hemen var olupta ulaşamadığı bir dünya ni’meti neredeyse kalmadı gibi.

Peki bütün bu gelişmeler, sergilenen güzellikler insanın mutlu olmasını temin edebildi mi? sorusuna olumlu cevap veren kaç kişi çıkar? Yapılan gözlemlere göre olumsuz cevap verenlerin sayısının daha çoğunlukta olduğu söylenmektedir. O zaman insan bazı şeyleri eksik bırakıyor demektir. Yoksa, hemen hemen her türlü konfora ulaşmış ve bu yaşama alışmış günümüz insanı, eldeki mevcut bunca imkanlara rağmen neden mutlu olmasın ki?

Yine yakın tarihte yapılan bazı araştırmalar gösteriyor ki, Ebeveynler Çocuklardan, Çocuklar Ebeveynlerden, Öğretmen Öğrenciden, Öğrenci Öğretmenden, İşçi İşverenden, İşveren İşçiden, Komşu Komşudan, Akraba Akrabadan hasılı herkes herkesten şikayetçi olduğunu duyuyoruz. Refah seviyesi yüksek olan kalkınmış ülke vatandaşlarında da tablonun bu minvalde olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki insanın olduğu her yerde “Mutsuz topluluklar tablosu”nu görmek mümkün hale gelmiştir diyebiliriz.

Teknolojik buluş sahipleri insanın yaşam standartını artırmayı, konforunu temin etmeyi amaçladıklarını söyledikleri halde, acaba varlık ve ihtişam neden insanı mutlu etmiyor/edemiyor? diye bir sorunun cevabını bulma görevi evvelan düşünce bazında fikir üretenlere düşer. Hayatımızın her alanına hükmeden teknolojinin yararlarından faydalanan insan buna rağmen tatmin olmuyorsa, demek ki bilim adamları teknolojik buluşların varlığı ve kullanım maksatları hususunda insanı ikna etmeye yeter düşünceyi geliştirip sunamamıştır. Boşlukta ve muallakta kalan insan da teknolojinin dayattığı ahlak kurallarına uyma zorunda bırakılmıştır.

Çözümün bir parçası babından haddimizi aşarak acizane şunu söyleyebiliriz. Mutsuz insan tipinin artması acaba yıllardır topluma empoze edilen; “Anı yaşa”, “Kendin için yaşa”, “Hayatı bu dünyadan ibaret bilme”, “Hesap verme korkusu taşımama”, “Sürekli tüketme arzusu”, “Sınırsız harcama hırsı”, “Paylaşmayı terk etme”, “Üretmeden tüketme alışkanlığı”, “İnsan değerinin mevki ve makamla ölçülmesi” vs.vs. gibi bir bölümünü saydığımız ve topluma bir şekilde enjekte edilerek dayatılmış bu alışkanlıkların halen devam ediyor olması sonucu olabilir mi? ne dersiniz.?

Mutlu olmada işin maddi boyutu önemli olduğu gibi, manevi boyut da önemlidir. Yeterli görülmemekle beraber maddi olarak insanı ikna etmek kısmen de olsa mümkünken, işin manevi boyutunun son derece ihmal edildiği de ortadadır. Öyleyse; Teknoloji alanında gelinen noktayı yeterli bulmayan insanoğlu, paralel olarak düşünce bazında üreteceği çözümleri de daha ileri boyutlara taşıması gereği vardır. Bu zor zamanlarda konuşma gereği ve erdemini göstermek de bilim insanlarımıza düşer.

Yeni bir miladı yaşadığımız şu günlerin insanlık adına yeni ufukların açılmasına, müslümanların da sosyal, siyasal, ilim ve birlik şuuru kazanma hususlarında yeni başlangıçlara kapı aralamasına vesile olur inşaallah. Çünkü, bundan böyle hiç bir şey eskisi gibi olmayacak besbelli.

 

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş