metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Milliyetçilik Üzerine

YUSUF YAVUZYILMAZ
04.09.2022

 

Muhafazakar ülkücü milliyetçiliğin iktidar( MHP), seküler ulusalcı Kemalist milliyetçiliğin ( İP) muhalefeti belirlediği bir siyasal ortamda, bu iki partinin özgürlük ve hukuk devleti düşüncesi yetersiz olduğundan, Türkiye siyaseti, güvenlik kaygılarının ve devleti önceleyen bir siyasal iklimin egemen olmasıyla, özgürlükçü bir hukuk devleti olma imkanını sürekli ertelemektedir.

Muhafazakar ülkücüler Ak parti ve MHP arasında geçişkenlik sağlarlar. Seküler, ulusalcı, Kemalist İP'nin ise ikinci tercihleri CHP'dir. Zaten bugünkü politik ayrışma ve yarılma da bunu göstermektedir. Ayrıca İP, muhafazakarlığı nispeten zayıf olan ve kendini daha çok ulusalcı Kemalist olarak tanımlayan Antalya – Balıkesir kıyı hattında daha yaygındır. MHP'nin muhafazakar ülkücülüğü ise Erzurum- Sakarya Orta Anadolu ve Karadeniz hattında daha belirgindir. Kürt seçmen içerisinde ise ikisi de zayıftır.

Kuşkusuz partilerin içinde bu eğilime uymayan kişiler bulunmaktadır. Ancak bu genel eğilimi yansıtmaz. Artık İP çevresinde siyaset yapan elitin ve seçmen kitlesinin birinci tercihleri Erol Güngör, Necip Fazıl Kısakürek, Muhsin Yazıcıoğlu değildir. Bunun yerini ulusalcı Kemalist yazarlar almış durumdadır. Artık yeni milliyetçiler Necip Fazıl veya Türk-İslam Sentezi ideolojisini izlemiyorlar. Hira Dağı ideolojide giderek silikleşiyor. Geriye Tanrı Dağı'nın seküler imgesi kalıyor.

İP nasıl bir milliyetçilik öneriyor? Bunu daha iyi değerlendirmek için, Meral Akşener'in herkesin okuması gerektiğini söylediği ve Atatürk tarafından Afet İnan'a yazdırılan "Medeni Bilgiler" adlı esere bakılabilir.

Öte yandan milliyetçilik az ya da çok bütün ideolojilerin içine sinmiş bulunuyor.

CHP: Sol- Kemalist - milliyetçi.

İP: Seküler/ Kemalist/ sağ - milliyetçi.

MHP: Muhafazakar- ülkücü - milliyetçi.

Ak Parti: Muhafazakar- dindar - milliyetçi.

HDP: Sol, seküler, milliyetçi.

Sorun bütün farklı ideolojileri milliyetçilik başkalaştırıyor ve birbirine yaklaştırıyor olmasından kaynaklanıyor.

Milliyetçiliğin dar siyasal ufkunu aşan bir hukuk ve adalet tasarımına ihtiyacımız var. Çok sayıda etnik grup ve mezhebi barındıran Anadolu coğrafyasında milliyetçilik baskı ve asimilasyon üretme riskini barındırır. Milliyetçilik, özellikle devlet gücünü arkasına aldığında çok daha vahim sonuçlar üretir. Bundan dolayı herkesi olduğu gibi kabul eden bir Türkiyelik tasarımına ihtiyacımız var. Bu da ancak müzakereye dayalı yeni bir sosyal sözleşme ile mümkündür.  Ne yazık ki bunu savunan bir siyasal anlayış ufukta gözükmüyor.

Türkiye toplumunda milliyetçilik bir ideolojik yaklaşım olmanın ötesinde bütün ideolojilere sızan ve onları dönüştüren bir yapıya da sahip. Bu açıdan Kemalistler, Sol ve İslamcıların önemli bir bölümü milliyetçidir. Atilla İlhan, Doğu Perinçek, Necip Fazıl, Turgut Özakman gibi değişik ideolojilere sahip kişiler aslında birer milliyetçidir.

Milliyetçilik konusunda yaygım bir yanlışlık da milliyetçiliği idealist bir düzlemde ele almaktır. Bu yaklaşım milliyetçilik ile din arasında zorunlu bir bağlantı kurmakla sonuçlanmaktadır. Oysa milliyetçilik ile din arasında zorunlu bir bağlantı yoktur. Milliyetçiliğin en katı biçimi olan ırkçılık temelde biyolojik materyalizmdir. Burada sorun Türk milliyetçiliğinin din ile kurduğu ilişki biçimidir.

Milliyetçilik, din ile kolaylıkla ilişki kurduğu gibi Kemalizm ve solla da kurabilir. Milliyetçiliğin din ile kurduğu ilişkinin ürünü Türk İslam sentezi, Kemalizm’le kurduğu ilişkinin ürünü de ulusalcılıktır.

Kendi tarihini ve milletini üstün görme ( Bir Türk Dünyaya bedeldir), yabancı düşmanlığı, tarihini kötülüklerden arındırma, kültürel ya da fiziksel üstün özellikler taşıdığına inanç, seçilmiş millet olma anlayışı, biyolojik üstünlük anlayışı ( Muhtac olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur) aşırı romantizm ve ötekine karşı şiddeti meşru görme, devleti kutsama, milli çıkarları adaletin önüne koyma tüm milliyetçiliklerde ortak zaaflardandır.

Türk siyasetinin asıl sorunu milliyetçiliğin tüm ideolojilerin içine girip onları dönüştürerek tanınmaz hale getirmesidir. Ak Parti'nin MHP ile girdiği ortaklıktan dönüşerek çıkan kuşkusuz Ak parti olacaktır. Milliyetçilik sarmaşığa benzer. Sarmaşık ağacı sardığı da hem ondan beslenir, hem de onu yavaş yavaş öldürür. Milliyetçiliğin toplum ütopyası türdeş bir toplum üretmektir. Bu yüzden milliyetçiliğin dar ideolojisinden uzaklaşmak gerekir. Çünkü Türkiye toplumu, milliyetçiliğin dar sınırlarına sığmayacak ölçüde, tarihsel olarak imparatorluk bakiyesidir.

Türkiye devleti kurulduğu yıllarda, özellikle Tek parti döneminde sürdürülen modernleşme politikaları yüzünden kültürel şizofreniye maruz kaldı. Şizofreniye yaratan en önemli iki faktör, Türkçülük ve laiklik politikaları idi.

Sanırım milliyetçilik ve İslam arasındaki belirleyici fark birinin insan,vatan ve kültür eksenli; ötekinin Allah ve vahiy eksenli olmasından kaynaklanmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğunu yıkılmasını hızlandıran etkenlerin başında milliyetçilik gelmektedir. Sırp milliyetçiliği, Bulgar milliyetçiliği, Yunan milliyetçiliği Osmanlı birliğini parçalamıştır. Osmanlı birliğini oluşturan unsurlar ulusalcılığın etkisiyle bağımsızlık mücadelesi verdiler. Türkiye Cumhuriyeti de Türk milliyetçiliğini temel alarak çağın geçerli paradigması da uygun bir model kurdu. Ancak bu model sorunları çözmek yerine, bir süre ertelenmesine yol açsa da daha da ağırlaştırdı. Kurucu unsurun dışında en büyük etnik grup olan Kürt siyasetinin bir bölümü, Türk milliyetçiliğini izleyerek Kürt milliyetçiliğini oluşturdular.

Ziya Gökalp in "Türkçülüğün Esasları" ve "Türkleşmek, İslamlaşmak Muasırlaşmak" kitaplarında “Türk” geçen yerlere “Kürt” kavramını koyulduğunda karsınıza aynı argümanları kullanan başka bir milliyetçilik türü çıkacaktır.

Türk milliyetçileri kendi serüvenlerini Kürtlerin izleme ihtimalinden bir hayli rahatsızlar. Önce Türk dili, sonra Türk kültürü ve tarihi ile işe başlayan Türk milliyetçiliğinin arayışı, nihayetinde Türk ulus devletiyle sonuçlanmıştır. Şimdi Kürt milliyetçilerinin aynı yolu kullanma ihtimali Türk milliyetçilerinin kabusu oldu.

Asıl sorun şu: Farklı inanç ve etnik guruplara sahip bir topluluğu hangi siyasal ideoloji ile bir arada tutabilir ve barış içinde yaşayabiliriz? Hiç kuşkusuz milliyetçiliğin dar zihinsel ideolojisini aşan bir anlayışa ihtiyacımız var.

Osmanlı imparatorluğunu, Yugoslavya’yı parçalayan milliyetçiliğin Türkiye için kurtarıcı olduğunu savunmak ne kadar tutarlıdır?

Milliyetçilik tartışmaların arka planını oluşturan siyasi akıl, kendi ideolojisini inşa ederken, Eski Türk kültürünün otoriter yapısının yanı sıra, Emeviler döneminde sistematize edilen Arap milliyetçiliğinin bir yansıması olarak ortaya çıktı. Emeviler, akideye (inanç) karşı kabileyi (Ümeyyeoğulları) önceleyen bir siyasal sistem geliştirdiler. Arap milliyetçiliğine yaslanarak, diğer unsurları (Mevali) dışladılar.

Türk milliyetçiliği de akideye karşılık Orta Asya kültürünü öne çıkardı. Akideyi ise milliyetçiliğin hizmetine verdi. Böylece ortaya Arap milliyetçiliğini reddeden, ancak onun paradigması ile kendine ideolojik bir zemin arayan ideoloji çıktı.

Milliyetçilik, Türk modernleşmesi sürecinde sadece ideolojik bir sistem olarak kalmadı. Devletin bu ideoloji doğrultusundaki siyasal ve eğitim politikalarıyla halkın zihinsel yapısına da önemli ölçüde sızdı. İnsanlar kendinden olmayan ötekileri, sadece etnik aidiyetlerinden dolayı suçladılar. Eleştiri yapılırken kişinin etnik grubunu öne çıkarmak ahlaki bir eleştiri yöntemi değildir. "Babadan Ermeni, anadan Yahudi" gibi değerlendirmeler ahlaki değildir. Bu eleştiri tarzı asla kabul edilemez. Bir kere babadan Ermeni, anadan Yahudi olmak suç değildir. Dahası hiçbir ırka sahip olmak suç değildir. Bu tür eleştiriler ırkçı, ahlak dışı ve vicdansız eleştirilerdir.

Unutulmamalıdır ki, geçmişte darbe yapanlar, darbe girişimine katılan ve halkın üzerine gaddarca ateş açanların önemli bir çoğunluğu Türk'tü. Bu subayları anadan babadan Türk diye suçlayabilir miyiz? Suçlu ya da suçsuzluk etnik aidiyete göre değil, eylemlere göre belirlenir.

Hz. Peygamber ve Ebu Cehil aynı etnik kökendendi. Bu bize etnisiteye dayalı milliyetçiliğin ne kadar mantık dışı olduğunu gösterir. İyilik ve kötülük insanlara ait özellikleridir; kavim ya da milletlere değil. Hz. Peygamber veya Ebu Cehil'i iyi ya da kötü yapan hangi etnik gruba ait oldukları değil, uğruna mücadele ettikleri değerlerdir.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş