metrika yandex
  • $36.11
  • 37.24
  • GA23655

Musul’dan Türkiye’ye Telgrafın Direkleri Kırık

MEHMET YAVUZ AY
26.04.2023

 

Telaferli Türkmen Şeyma Hanım ve ailesinin  iç yakıcı hikayesi, gece sıfır bir sularında bana ulaştırıldığında, ilk işim Telgrafçı Âkif türküsünü Ahmet Kaya’dan dinlemek oldu. 

(…)

“Telgrafın direkleri sayılmaz

Atik hanım baygın düştü ayılmaz

Böyle canlar teneşire koyulmaz

Yazık oldu, yazık şu genç ömrüme

Bilmem şu feleğin bana cevri ne?

 

Lütfü gelsin telgrafın başına

Bir tel vursun Musul'da gardaşıma

Yazık oldu, yazık şu genç ömrüme

Bilmem şu feleğin bana cevri ne”

 

Sayısız acı ve sızı. Sayısız Telafer’li, Tuzhurmatu’lu, Kerkük’lü, Musul’lu Türkmen ailenin hayata dair son umutları da bitti, bitiyor. Anavatan Türkiye bürokrasi, güvenlik ve yargı makamları tarafından  dipsiz karanlık kuyulara mahkum ediliyorlar.  

Biz beraberken; Türk Kürt Arap diye ayrılmamışken… Topraklarımız tel örgülerle duvarlarla bölünmemişken…

“Telgrafın  direkleri sayılmaz”ken… Mesafeler ne denli uzak olsa da bir can bir nefes bir haber iletirken… Lütfü gelip telgrafın başına, bir tel vururmuş Harput’tan Musul’daki gardaşa…

O zaman telgrafın direkleri ruhsuz duygusuz sağır ve neme lazımcı değilmiş. Omuzlarında can taşırmış, acılar umutlar neşeler taşırmış…

Ne zaman gâvurlar sınır diye haritalara çizgiler çekmişler… Köylere kasabalara tel çitler… Bir sabah uyandığında Âkifler Lütfüler…  Evlerinin penceresi yabancı diyarlara bakar olmuş…

Harput’ta Urfa, Antep, Diyarbekir, Mardin’de kalan “gardaşlar”… Musul’da Kerkük’te kalan gardaşlara, emmi/dayı çocuklarına düşman edilmişler…

Çok değil yüz yılda imamesi kopuk tespih taneleri gibi saçılmışız toprağın bağrına…

“Halep, Kerkük, Musul gibi Balkanlardaki tüm şehirler, başka ülkelerdeki ama bizim medeniyet coğrafyamızın şehirleridir. Bu kardeşlik, bu gönül bağı önemlidir. Biz buralardan güç alıyoruz”... 19.04. 2023  (İstanbul | Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği İftarı)

Musul’dan Kerkük’ten güç aldığını söyleyen, Amerika’ya efelenen (bundan memnunuz) Bakan; Amerikan’ın gönderdiği Sünnî Türkmenlerin neredeyse tamamını “terörist”, “terör iltisaklı” kodladığı  istihbarat paylaşım raporunun gereğini yapmaya devam ediyor.

 

Üst üste acılar yaşanır, kayıplar çoğalır, ölümler artarken… Yukarıdaki sözleri basına servis edilen İçişleri Bakanı… Şaka mı, Telgrafçı Âkif’in dediği gibi feleğin cevri mi?... “Yazık oldu şu genç ömürlere”…

Son birkaç yıldır yoğunlaşan sınırdışı etmeler… Aileleri başka yerlerde ikâmete zorlamalar. Irak’a rızaları olmadan  gönderilenlerin ölümleri, işkence edilmeleri, kaçırılmaları…

Kendi rızalarıyla gittiklerine dair evrak imzalatarak sorumluluktan kurtulacaklarını düşünen memur kılıklı insancıklar…

Nereye gitsek kime bu derdi anlatmaya çalışsak duvar oluyorlar. Vicdanlarını harekete geçiremiyoruz.

Mazlumder’e ulaşan son vaka şöyle:

Şeyma (Shayma Saud Mustafa Qublan) Hanım 1996 doğumlu, Telafer’li bir Irak vatandaşı.  Eşi Ali (Abduljabbar Abdulqader Qroot) Irak’ta taksi şöförlüğü yaparken 2016 yılında kaybolmuş. Ölü ya da dirisine dair bir haber yok.

Eşinin annesi ve üç çocuğu ile Türkiye’ye sığınırlar. Ankara Valiliği tarafından verilen ”Uluslararası Koruma Başvuru Sahibi Kimlik Belgesi” ile yaşamaya çalışmaktadırlar.

Şeyma Hanım, çocukların maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılayamamakta. Eşinin annesi Naime Hatun’un yanında kalmaktalar…Çocukların babaannelerinde kalmaları, bakımlarını yapma  ve ihtiyaçlarını karşılaması için noter kanalı ile muvafakat vermiştir.

Şeyma Hanım, çocukları burada bırakıp sağ kalan akrabalarının yanına Irak’a dönmek istiyor. Maddî manevî güçsüzlüğün yanında, çocukların babalarının akıbetinden etkilenmelerinden endişe etmektedir. Bir anne bitip tükenmeden çocuklarını bırakıp nasıl gider?

Ankara İl Göç İdaresi Müdürlüğü yetkilileri, çocukların babaannelerine bırakılmasını uygun bulmamışlar. Babaannenin mahkemece vasi atanması halinde bunun mümkün olabileceğini beyan etmişler.

Vasilik babaanneye geçerse Şeyma Hanım, umutlarının söndüğü Anavatan Türkiye’den  Erbil’e gidecek. Erbil’de annesi ve iki küçük kız kardeşi varmış, dayısının evinde kalan. Anneanne de aynı evde. Dayının ayakları sakat. Küçük oğlu ile iş kovalıyormuş …  Şeyma Hanım, o kalabalık eve üç çocuğunu sığdıramayacağının azabı içinde…

Erbil’e ve Türkiye’ye gelerek can güvenliklerini sağlamışlar.

Ne hazindir Anavatan kucağını açmıyor, derde derman olmuyor.

İşgal döneminde Amerika’ya direnen Türkmenlerin yüz binlercesi, IŞİD üyesi denilerek terörist listesine alınmış vaziyette. Söz konusu uyduruk ve düşmanca liste; İçişleri bakanlığı, istihbarat başkanlığı  ve mahkemeler eliyle uygulanmakta. Kimse elini taşın altına koymak istemiyor.  

Özellikle Sünnî Türkmenler Irak’ın parçalanma sendromu içinde sahipsiz. Yalnız, güçsüz, çaresiz. Ne zaman gönülleri daralsa … Aç bebelerinin bağırtıları sinelerini dağlasa…Eğilmiş başlarını kaldırıp  Ankara’ya bakarlar.

Misak-ı Millî sınırları içinde yer alan Musul-Kerkük, Ankara’dan gelen telgraf direklerinin hergün birisinin kırılışına şahit oluyor… Kızgın, kırgın, çaresiz, umutsuz, göz yaşları içinde…

Türkiye’nin doğal uzantısı olmanın bedellerini ödüyorlar.

“Türklerin ve Sünnî Müslümanların Hamisi” Türkiye suskun ve ilgisiz.

Ankara, iç sorunlarının karanlık parantezinde körleşmeye devam ediyor.

Ulus devletin daracık gömleğini giymiş Ankara, amca çocuklarının Arap, Kürt  ulus gömleği giymesinden rahatsız. Yıllardır kan akıyor, kan dökülüyor yaslı Osmanlı coğrafyasında, Osmanlı çocuklarının…

Kendi çocuklarının kanları üzerine diziler yaptıracak kadar dehşet bir akıl tutulması… Gelinen ne hazin bir yerdir!

Ankara’nın telgrâf direkleri yıkık
Sahipsiz kalmışız umutlarımız kırık
Yazık oldu sevdamıza içimiz yanık

Oy anam! Oy babam! Nerelere gidelim!

Harput’tan gelmiştim telgrafın başına
Beraber  oturduk kardeşlik sofrasına
Huzurun kokusu sinmişti ovasına

Oy anam! Oy babam! Nerelere gidelim!

Ayrılık rüzgârı sinede  eser oldu
Çıbanlar patladı sokaklar boğar oldu
Düşman derman bilindi dost kovulur oldu

Oy anam! Oy babam! Nerelere gidelim!  

Anavatan, anakucağı arkasını dönerken… Hergün telgraf direkleri yıkılırken.. İçimiz yeniden enkaza dönüyor.

Ankara devirirken telgraf direklerini. Erbil telgraf direklerini dikiyor.

Erbil’e Türkmenler için teşekkürler…

 

26.04.2023

Kardelen/Ankara

Mehmet Yavuz AY

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş