İnsanlık tarihi, dip dalgalar halinde gelen büyük yapısal değişim ve dönüşümün önlenemez yükselişi altında benzersiz bir döneme şahitlik ediyor.
20. Yüzyılın katalizör işlevi ile küresel modernleşmenin insan hayatı üzerindeki saltanatı, yeni tip bir köleliği doğurdu.
Küresel modernleşme; dünyanın dört bucağında tüm dinler, normatif değerler gelenekler, yerel gerçeklikler, renkler, kokular, iklimler adına ne varsa, topyekun insanlığı etkisizleştiren bir güce ulaştı…
Küresel sistemin baskıları altında, tüm zamanların en tektipleştirilmiş insan ve toplum modeliyle karşı karşıyayız…
Bilinen tüm farzların dışında, Müslümanlar için küresel zeminde yeni yükümlülükler boy göstermektedir.
Silâhların gölgesinde şiddetle doğan kölelikten, kurtuluşa götürecek(?!) istekli köleliğe dönüşen bir dünyanın içindeyiz.
Küresel sistem, oyun bozulmasın diye çağdaş kölelere unvanlar da bahşediyor artık. Başkan, Bakan, Müdür, Profesör, Doçent, Mühendis… Köleler, oyuna öyle kaptırırlar ki, mezar taşlarına dek unvanlarını yazdırırlar. Kefenin cebi ve rütbesi yok demeyi de…
Kendini Tanrı’nın yerine koyan Küresel Diktatörlük, insanı insana karşı kullanarak insanlığı tehdit ediyor.
Bu zemin ve bağlamda, sorumluluk bilinci taşıyan Müslümanların ilk görevi, Prof. Dr. İlhami Güler'in deyişiyle “İnsanı Savunmak” olmalıdır. ( Günümüzde Küresel Düzlemde İslâm'ı Savunmak, 22.07.2022 tarihli sunumu)
İnançlar, ideoloji, fikir, felsefe ve düşünceler üst yapı unsurlarıdır. Söz konusu unsurlar insan/lık zemininde hayat bulurlar. Cevheri sağlam olan kişiler, gittiği her yere anlam katar.
Ontolojik ve edinilmiş vasıfları ile “İnsanı Savunmak” en temel en öncelikli görevimizdir.
İnsan ve insanlık büyük tehlike altındadır. İnsan buharlaşırsa dinin, güzel eylemlerin, ahlâkın, dürüstlüğün, ahde vefanın yeri yurdu olmaz.
Din ve değerler, kaliteli bir insanlık zemininde yeşerme imkânı bulduğunda parlar.
Dini anlatmadan, öğretmeden önce iyi insan yetiştirmek zorundayız. İnançsızlığın büyük kesimler arasında hızla artışı, insanın temellerini gerektiği gibi inşa edemediğimizden dolayı değil midir?
İnsan yok olursa anlamı kalmaz dünyanın.
Kumaşı sağlam insan yetiştirmek öncelikli yükümlülüklerimizdendir. Karakteri, terbiyesi bozuk kişilerin dininden de fayda gelmiyor.
İkinci yeni yükümlülüğümüz, insanla beraber aileyi koruma altına almamızı zorunlu kılar. Bugün şeytanî operasyonlar, insan neslinin yok oluşunu, daha isabetli şekliyle seyreltilmesini dayatmaktadır.
Nuri Pakdil’in deyişi ile “İnsan! Seni savunuyorum. Sana karşı!” demeliyiz.
İnsanı, aileyi, meşru ilişkiyi, çocuk yapmayı teşvik etmeli… Her tür sapkınlığı reddetmeli ve dünyaya ilân etmeliyiz.
25.01.2023, Kardelen/Ankara
Mehmet Yavuz AY
Devlet mevzuuna giriş|Sait Alioğlu
26.03.2024
SÖMÜRGECİLİKTEN KÜRESELLEŞMEYE |Noam Chomsky
24.03.2024
BU UTANÇ BİZ MÜSLÜMANLARINDIR|MUSTAFA DOĞU
26.03.2024
Yusuf Yavuzılmaz ile Derkenar..
27.03.2024
Süleyman Arslantaş ile Derkenar
14.03.2024
FİLİSTİN CEPHESİNDE NİLİ CASUSLARI
04.03.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024
EBU UBEYDE'NİN YALNIZLIĞI KADİR ÇİÇEK 24.03.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024