Değerli Madenlerin Mübadele Aracı Olmaktan Çıkması ve Yeni Ödeme Biçimleri
Kâğıt paranın bir mübadele ve alım satım aracı olarak kabul görmesi bir gün de egemenlerin ani bir kararıyla gerçekleşmedi; neredeyse yüz yıllık bir süreç sonrasında etkin konumuna kavuştu. Birinci Genel Savaşla birlikte değerli madenler mübadele aracı olmaktan çıkmaya başladı. Zaten takas gibi diğer mübadele araçları çok daha önceleri; Batının vahşi sömürge süreçlerinde ortadan kaldırılmıştı. Aydınlanma ile ortaya çıkan yeni düşünce biçimleri günlük hayatta, ekonomik ve siyasi uygulamalarda karşılık bulmaya başladıkça kadim anlayışlar ve uygulamalar bir bir değişmeye başladı. Sömürgeciliğin yeni bir evresi olarak görebileceğimiz küreselleşme ve küresel hegemonya, teknolojinin de gelişmesiyle üretimin ve alışverişin temel dinamiklerini de değiştirdi. Kâğıt para uygulaması bu değişimin en başat işlerinden biriydi.
Bu süreçte gıda ve sanayi hammaddelerinin arzı hızlandı. Bu durum yeni ödeme şekillerini ortaya çıkardı ve banknot/ kâğıt para, değerli madenlerin yerini aldı.[1] Bankacılık sistemi alışverişin ve üretimin amiral gemisi konumuna geldi. Küresel güçlerin, küreselleşmiş bankaları sayesinde artık paraların bir bölgeden bir bölgeye, bir ülkeden başka bir ülkeye çuvallarla taşınmasına gerek kalmamıştı. Bankaya açılan bir hesapla para taşıma derdi sona erdi ve artık para bir rakama ve banka cüzdanına dönüşmüştü.
Ancak bankaların işlevi bundan ibaret değildi, kredi/borç muslukları ellerine geçmişti; bu sayede tarım, ticari ve üretim kredileri adı altında bütün toplum kesimlerini kendilerine bağımlı hale getirdiler. Modern ve örgütlü tefeciler olmanın ötesine pek geçmediler. Üretim ve tüketimin denetimi bankalar eliyle gerçekleştiriliyordu. Çünkü küresel hegemonyanın ve uluslararası şirketlerin operasyonel aparatları olarak dizyan edilmişlerdi ve bu görevlerini de harfiyen yerine getiriyorlardı. Üretime yönelik verdikleri krediler bir hesap kitap çerçevesinde oluyor, genellikle egemen güçlerin işaretlerine göre hareket ediyorlarsa da tüketim kredilerinde herhangi bir kural bulunmuyordu. Tüketimi körüklemek için her yol mubah olarak görülüyordu. Bu krediler/borçlanmalar nedeniyle pek çok işletmeye el konulmuştu pek çok tüketicinin yuvası dağılmıştı ama işten zarar gören bir banka bile mevcut değildi.
Bankaların tüketimi teşvik edici rolü her gün yeni boyutlar kazanarak devam etti. Nakit para yerine geçen kartlı ödeme sistemi en cazip olanıydı ve tüketici bu kanalla hem maddi hem de psikolojik anlamda yönlendirilip kontrol altında tutulabiliyordu. İnsanlar artık vatandaş, halk vs olarak değil “tüketici” olarak tanımlanıyordu. İnsanlar artık bütçelerine göre değil kart limitlerine yaşıyorlardı ve onyıl, yirmi yıl sonralarını bile bankalara ipotek olarak vermişlerdi. Bu yeni ödeme biçimi tüm cazipliğine rağmen nakit parayı ortadan kaldıramadı veya kaldırmadı. Ancak tüm bu gelişmelere rağmen banknot para insanlar nazarında hâlâ merkezi konumunu ve psikolojik üstünlüğünü sürdürüyor; hele bu banknot döviz/dolar cinsinden bir para ise... Çünkü dolar hem piyasaları etkilemeye hatta belirlemeye hem de nakit para olarak dolaşımdaki yerini korumaya devam ediyor. Böyle olunca banknot olarak da cazibesini kaybetmiyor. Ülkemizde “yastık altı” tabiri çok yaygındır ve genellikle elde tutulan altınlar için kullanılır, ancak bu tabir artık altından çok elde tutulan “döviz” genellikle de dolar için kullanılır olmuştur
Devam Edecek..
Not: Bu makale Yetkin Düşümce Dergisinin 18. Sayısında (Nisan Mayıs Haziran 2022) yayınlanmıştır.
[1] Değerli madenlerin kâğıt paraya dönüşümü uzun bir süreçte gerçekleşti. Devletlerin kendi adlarına para/ sikke bastırma geleneği oldukça eskidir, ancak bu durum değerli madenlerden bağımsız bir faaliyet değildir. Altın veya gümüşün bakır, demir ve krom gibi madenlerle alışım haline getirilerek piyasaya arzından ibarettir. Bu durum aynı zamanda devletlerin piyasayı denetleme ve kontrol araçlarından birisiydi. Bu basım ve arz işi diğer bölgelerden farklı olarak Avrupa’da bazı aileler üzerinden gerçekleşti. Bu özel darphanelerin oluşum ve gelişimi Burjuvazinin gelişimi ile paralel bir şekilde yürüdü.
Faruk Sevim'le Derkenar..
19.09.2023
Fatma Akdokur'la Derkenar...
14.09.2023
Ayhan Bilgen'le Derkenar..
06.09.2023
Mehmet Yavuz Ay ile Derkenar..
26.08.2023
Muharrem Balcı ile Derkenar...
09.09.2023
Ufuk Uras'la Derkenar..
01.09.2023
6-7 Eylül / Mülteciler | Recep Karagöz
07.09.2023
IRAK NOTLARI (VII) / Harun AYKAÇ
25.09.2020
Bir 12 Eylül Okuması YUSUF YAVUZYILMAZ 16.09.2023
Zamların Anatomisi - IV. Bölüm MUHSİN GANİOĞLU 16.09.2023
Varoluşsal İdrake Yabancılaşmak ATASOY MÜFTÜOĞLU 17.09.2023
Zamların Anatomisi - I.Bölüm MUHSİN GANİOĞLU 25.08.2023
Bir 12 Eylül Okuması YUSUF YAVUZYILMAZ 16.09.2023
Muhafazakârlık ve Başkaldırı TALİP ÖZÇELİK 05.09.2023