metrika yandex
  • $27.2
  • 29.01
  • GA1760

KPSS ZÜLMÜ NE ZAMAN SON BULACAK?

MUHSİN GANİOĞLU

06.08.2022

Bu hafta içinde gündeme gelen KPSS sınavındaki usulsüzlük iddiaları, toplum gündemini epey meşgul etti. Etmeye de devam ediyor. Herkes topu birbirine atıyor ve bir sorumlu aranıyor. Fakat Devletin bu şekilde bir niteliksiz sınav sistemiyle kamuya eleman almaya devam etmesini kimse tartışmıyor, eleştirmiyor. Bu sınav gerçekten üniversite veya yüksel okul bitirmiş gençlerimizin mesleki niteliklerini ölçüyor mu?, kamu kurumlarının ihtiyaçlarına uygun eleman seçimine  yardımcı olan bir sınav yapılıyor mu ? Bunu soran yok.

Sahi sınav yapmaktan maksat nedir? Amaca uygun olarak ilgili alanda kimin daha iyi olduğunu ölçmek, belirlemek değil midir? Yüzlerce farklı meslek alanında eğitim öğretim  görmüş insanları; neyi ölçtüğü bilinmeyen, bilimsellikten ve akıldan uzak, genel kültür ağırlıklı aynı sınavla yarışmaya sokmak nasıl bir iştir, anlamak mümkün değildir.   

Atanılacak kadroda mesleği en iyi yapacak olanların; o işi en iyi bilenler, ilgili alana veya mesleğe en fazla emek verenlerin olması doğal değil midir? Yapılacak sınavın da bu amaca hizmet etmesi gerekmez mi? Devlet kadrolarına eleman alırken kendi uzmanlık veya ilgi alanında en yüksek (örneğin mimar, ziraat mühendisi, maden mühendisi, hukukçu, işletme iktisat vb. bütün alanlar) puanı alan insanları mı çalıştırmak daha doğru, akla yatkın ve doğal,  yoksa kendi alanında olmayan, mesleki bir başarıyı ölçmeyen,  genel kültür tarih vs. gibi  alakasız konulardan girdiği sınavda en yüksek başarıyı elde etmiş bir kişiyi  ilgili  kadroda çalıştırmak mı?   Bir işte insan çalıştırırken o işte en iyi olanı, işini en iyi bileni çalıştırmayı kim istemez. Verimlilik dediğimiz şey nasıl olacak? Kamu hizmetlerinde adalet, kalite, verim ve hız istiyorsak  devlet kadrolarına çok nitelikli sınavlarla personel alınmak durumundadır.

KPSS benzeri bir uygulama da ALES sınavlarıdır. Bu sınavlarda da kişinin mezun olduğu alandan daha ziyade tıpkı KPSS gibi daha çok alan dışı sorularla gençlere akademik dünyanın kapıları aralanmaya çalışılmaktadır. ALES sınavı da kişinin mezun olduğu alanda ölçme ve değerlendirme yapabilme kabiliyetinden uzaktır. Üniversiteye geçiş (ÖSS) için yapılan sınavlardan farkı olmayan bu sınavların da mahiyeti değiştirilerek eğitim öğretim alanındaki kaliteyi ölçmeye imkan veren duruma getirilmelidir.

Bunlardan ayrı olarak Ülkemizde bir de “KPSS, ALES, DGS vs. dershaneleri” gerçeği vardır. Üniversiteyi bitiren gençlerimizin en az iki yıllarını, ailelerin ise o kadar zamanda paralarını harcadıkları KPSS dershaneleri gibi; uyduruk, kişiye, Ülkeye, ekonomiye hiçbir değer katmayan  mekanizmaları halka dayatmak kesinlikle bir zulümdür, kaynak ve zaman israfından başka bir şey değildir. Gençler alakasız konularda iki yıl daha vakit harcayarak hiçbir üretim faaliyetinde bulunmadan vakit geçirmektedir.  

Halbuki Türkiye’de doğrudan uzmanlık alanında TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı) ve DUS (Diş Hekimliği Uzmanlık sınavı) sınavları 1980 li yıllardan beri yapılmaktadır.  Şimdiye kadar da  bu sınavlarla ilgili bir şaibe, dedikodu duymadım. Bu iki sınav da; tıp ve diş hekimliği fakültelerini bitirdikten  sonra doktorlarımızın girmek için çok sıkı çalıştığı, kendilerine değer kattıkları ve tıp alanında en iyi olanın öne geçtiği bir sınav şeklidir. Buralardan uzmanlık alanlarına ve akademik hayata geçiş yapılır. Peki soruyorum Devletteki hangi kadro veya pozisyon önemsizdir, doğrudan veya dolaylı olarak insan hayatına dokunmaz veya tıp alanı kadar değerli değildir?

Devlete personel almak için yapılacak sınavların adil bir yarışma ortamında ilgili alandaki niteliği ölçecek şekilde olmasının; doğal olarak üniversitelerdeki kaliteye doğrudan yansıyacağı, onları daha iyi olmaya sevk ve teşvik edeceği de gözden uzak tutulmamalıdır.  

Önerim şudur. Hele de bu iletişim ve bilişim çağında Devletin gerekli akreditasyonlarla, yetki verdiği üniversitelere veya belli kurumlara “mesleki yeterlik sınavlarını” yapma yetkisi vermek ve buralarda yapılan sınavlarda kendi alanlarında başarı sağlamış kişileri, (sözlü sınav gerektiren alanlarda sorulacak soruların önceden belirlendiği ve kamera karşısında kayıt yapılarak sınavların yapıldığı özel alanlar hariç olmak üzere) tekrar bir sözlü sınav yapmaksızın devlet kadrolarına personel olarak atamak; en akılcı, hakkaniyetli ve isabetli iştir diye düşünüyorum. Bu uygulamaya akademik alan için yapılan ALES ve Devlete personel alımı yapılan diğer sınavları da katabiliriz. Hatta bu şekildeki bir ölçme ve değerlendirme sisteminden özel sektörümüz bile faydalanabilir.

Bunu yapmak devlet için çok kolaydır.  

 

06.08.2022 Ankara

Muhsin Ganioğlu

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş
Çok okunan yazılar