sonra
5. gün kısmen ortalık sakinleşince
tüm sosyal mecranın, tvlerin radyoların canlı yayın yaptığı
deprem bölgesini
yalnızca gösterilen ve onların görün dedikleri kısmı değil
olanı yakin olarak görmek, hissetmek için
osmaniye, nurdağı, maraş, adıyaman, antep, hatay, iskenderunu içine alan
depremin esas etkilediği bütün bölgeyi özel aracımla 4 arkadaş dolaştık.
dolaştım;
çünkü böylesi çok özel olayların tekrarı ve tarifi olmuyor.
gözün gördüğünü kalbe akıtmak
dokunmak kadar yakın olunca gerçekleşiyor.
hayır hayır dost derdim! bir büyük afetin sonrası sıkça yapılan
çok bilgiç ve ruhsuz paylaşımlar yapmak
"nerde devlet nerde millet" diye başlayan cümleler kurmak,
suçlular aramak olmadığı gibi
ne yapalım da tekrar böylesi acıları en az yaşayalımı da konuşmak istemiyorum.
anlamam da böylesi teknik konulardan...
ideolojik zihinlerin diline düşürdüğü
"kana ekmek doğrayanlar" gibi düşmanlar aramak,
var olan toplumsal gönül faylarını derinleştirmek, tetiklemek, kırmak
güven bunalımı yaratmak hiç değil derdim.
yaşanan tarifsiz acının nasıl elinden tutulur ve hafifletilir konuşurken
derda derman olmak için yorulmanın bugünlerde en insani olan duruştur diye düşünüyorum.
99 depreminde aynı günün sabahı yollara düşmüştük, yaş 34 işte,
yıllar sonra şimdi
adıyaman depreminde aynı günün öğlesinde,
"baba biz insan vakfıyla gidiyoruz müsade edersen" diyen çocuklara
başımı kaldırmadan dahi,
"zamanın berinde senin baban
ben deprem bölgesine gidiyorum diyecek babası bile yoktu ve öylece gitti,
yolunuz açık olsun" dedim, işime baktım.
konya şehir olarak eyvallahsız bir kent,
bilir misin dost?
kendi kendine yeten, ülkenin tahıl ambarı olarak ün salmış,
6 tane organize sanayi olan ve sanayisi oldukça gelişmiş ve irili ufaklı kobi'leriyle çok dinamik ekonomisi olan bir şehirdir konya
onun içindir belki, bilemem;
her seçim zamanı siyasilerin gözünün içine bakan, iktidarlardan üç kuruşluk imkan devşirmek için bayrak sallayan ve bayrak değiştiren bir şehir hiç olmadı.
bildiği inandığı güvendiği, kendine yakın kim varsa o kişi ve partiye oyunu attı konyalı.
yıllarca bu duruşu ve dindarlığı nedeniyle de cezalandırılan şehir oldu.
79 yazında daha 14'ünde kuleli askeri lisesine girmek için fukaralıktan yol parasını zor denkleştirerek kendi başıma gittiğim İstanbulda,
okul komutanı general konyalı olmam nedeniyle birkaç soru sorduktan sonra
imtahana almamış ve
konyalı olmanın ne demek olduğunu küçücük bir yürek sahibi olarak
ilk acı tecrübesini yaşamıştım.
sinoplu erbakan hoca'ya, İslamcılığı nedeniyle kendi memleketlisi olmadığı halde,
gönlünü açmış kucaklamış ve
onu başbakanlığa taşımış bir halktır konyalı
ne mi derim? sabır dost, sabır. valla!
anca beceriyorum;
"sağlığın zekatı hastalıktır" sözü
sanki kişi hasta olunca sağlığın zekatını verir gibi anlaşılıyor olunca
hastaya "sabır, bakalım" diye de moral veriliyor ikinci kişiler tarafından
esasında o söz şöyle anlaşılması daha doğru sanki;
sağlığımızın zekatı hasta olan kişilere yardım etmektir, bakmaktır
o zaman birden
bu bakış nedeniyle işin renginin nasıl değiştiğini görürsünüz
hastalanan yani "düşkün" hale gelene yardım etmek
sağlıklı kişilerin boynunun borcudur.
nereye mi geleceğim?
büyük deprem gibi afetlerin yaşanmadığı bir şehirdir konya,
çünkü deprem kuşağında değildir…
yağmura hasret olunca seli olmaz,
bilmez işte..
ormanı yok ki yansın,
bozkırın içinde kavrulan bir halkın hikayesi
ne kadar renkliyse
o kadar renkli hayatları vardır…
sakin, çalkantısı az,
inançlı, dindar bir duruşu olan kendi halinde bir halktır konyalı.
öyle olunca dost,
konyalı, sanki sağlığının zekatını vermek için "düşkün" olana yardım eden adamın misali gibidir
ülkenin veya dünyanın herhangi bir yerinde kanayan bir yara, bir acı görse, bilse
oraya merhem olmak için koşturur durur.
en son depremde bölgeyi gezerken
her köşe başında konyalı dostları,
tırlar, iş makinaları, özel, resmi küçük büyük arabalar gördük sayısız yollara düşmüş 42 plakalı.
vakıf ve derneklerin yardım çadırları aşevleri standları vardı yıkılan şehrin tam da merkezlerinde...
sessiz, gösterişsiz bir o kadar
kanter içinde koşuşturan ve sağlığının zekatını veren bir şehrin hikayesidir
benim dediğim...
teşekkürler konya…
meczup gözleri kan çanağına dönmüş halde
mırıldandı;
ey sağlığının farkındalığını yaşayanlar!
sağlığının zekatını vermek
şimdi tam zamanı
tüm imkanınla, yani gövdenle dalma zamanı.
ne çok konuşuyor ve biliyorsunuz
dedi ve sustu…
Sahte İddialarla Irak’ın İşgali
21.03.2023
Çin-ABD: Güney Çin Denizi’nde Sular Isınıyor
23.03.2023
Nablus Kuşatma Altında..
28.02.2023
Asrın Felaketi | DR. MEHMET SILAY
27.02.2023
Deprem Sonrası | BAHATTİN YEŞİLOĞLU
26.02.2023
IRAK NOTLARI (VII) / Harun AYKAÇ
25.09.2020
bu temas çürütür sizi! MUSTAFA AKMEŞE 24.03.2023
Asalaklık: Her Dönemin Mesleği AYTEN DURMUŞ 23.03.2023
Çağın farkında ve yanında olmak VEDAT KAHYALAR 21.03.2023
Ak Parti'nin Zor Seçimi VEDAT KAHYALAR 25.03.2023
Ayların Sultanı Hoş Geldin AHMET SEMİH TORUN 24.03.2023
Arif Bey Darülacezede MUSTAFA ATILGAN 21.03.2023
Çanakkale’nin Düşündürdükleri ORHAN GÖKTAŞ 18.03.2023
Yalan! Billahi Yalan AHMET HAKAN ÇAKICI 03.03.2023