metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

BİLL GATES VE DİĞERLERİ SADECE PARA PEŞİNDE Mİ?

İSA ÖZÇELİK
23.02.2021

Dünyayı tehdit ettiği düşünülen bazı meseleler uzun süredir yoğun gündem maddeleri arasında yer alsa da bu sorunların çözümleri konusunda şu ana kadar üzerinde ittifak edilmiş ve etkin olarak uygulamaya alınmış bir yol haritasından söz etmek pek mümkün görünmüyor.

Küresel ısınma, iklim değişikliği ve nüfus artışı hakkındaki tartışmalara, son dönemde küresel salgın, dijitalizm ve biyoteknolojik tehditler de eklenmiş bulunuyor.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgın süreci, bahse konu ve benzeri tartışma alanlarını elit ya da komplocu dar bir çevrenin aralarında konuştuğu veya uluslararası bazı örgütlerin müzakere konusu olmaktan çıkarıp sade vatandaşın gündelik muhabbetlerinin heyecan, merak ve korku dolu önemli bir başlığı haline getirmiştir.

Son dönemlerin kayda değer bir diğer yönü de bu tür gündemlerin Bill Gates, Elon Musk gibi post-postmodern aktörler tarafından domine ediliyor olabilmesidir. Salgın sürecinde Bill Gates adını daha sansasyonel bir düzlemde işitmeye başladık. Zira, Kovid-19 ve çözüm olarak geliştirilen aşılar hakkında söyledikleri tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Bunun üzerine, haber portalları ve sosyal medya ortamları Bill Gates'in daha önce aşı hakkında yaptığı açıklamalarla dolup taştı.

Bill Gates’in, eşi Mendila Gates ile birlikte uzun yıllar önce başladığı ve dünya genelinde çocukları aşılama üzerine yaptığı çalışmalar tekrar şüphe dolu eleştirilerin merkezine oturdu. Rockefeller Vakfı'nın da desteklediği ve gelişmemiş ülkelerde yoğunlaştığı bilinen bu aşılama faaliyetleri, Bill Gates'in 2010’da yaptığı “Dünya’da 6,8 milyar insan var. Bu rakam yakında 9 milyar civarına çıkacak. İyi bir aşılama programı ve sağlık hizmetiyle bunu yüzde 10-15 azaltabiliriz.” açıklamasıyla zaten çok farklı yerlere evrilmişti.

Gates cephesi bu konuşmanın çocuk ölümlerine işaret ettiğini ve nüfus artış hızının azaltılmasıyla ilgili olduğunu iddia etse de, ölümsüzlük peşinde koşarken 102 yaşında ölümle yüzleşen “büyük patron” David Rockefeller'in mevcut insan nüfusunu dünya için bir tehdit olarak gördüğü ve nüfusun azaltılması için stratejiler geliştirdiği bilinen bir gerçekti.

Bill Gates cephesinin, piyasaya sürülen çok sayıda aşının üretildiği firmalarla bir şekilde bağlantılı olduğu, koronavirüs salgını için daha önceden hazırlıklı oldukları ve bu yeni nesil aşılar yoluyla nüfusu ve insanlığı kontrol altında tutacakları yönünde iddialar ortaya atıldı. Geniş kitleler bu girişimlerin arkasında vahşi kapitalizmin daha çok para kazanma hırsının olduğunu dile getirdi.

Bill Gates son olarak "İklim Felaketi Nasıl Önlenir" adlı kitabının tanıtımını yaparken sarfettiği sözlerle karşımıza çıktı. Gates bu sefer dünyayı başka bir felaketten korumak için çaba gösteriyordu! Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önüne geçmek için yapay et tüketmemiz gerektiğini söyleyen Gates, özellikle zengin ülkelerin büyükbaş hayvan yetiştiriciliğini bırakıp laboratuvar ortamında sentetik et üretimine geçmeleri gerektiğini ifade etti.

Yapay et savunucuları büyükbaş hayvanların doğaya saldığı gazın küresel ısınmada büyük bir rol oynadığını iddia ediyorlar. Hayvan yetiştiriciliğinde su, enerji tüketiminin çok fazla olduğu, yem tedariki ve besicilik için büyük araziler gerektiği, bundan dolayı da geniş orman alanlarının yok edildiğini öne süren bu çevreler "temiz et" olarak adlandırdıkları yapay etlerin hayvanlardan bulaşan hastalıkları da önleyeceğini öne sürüyorlar. Yapay et üretiminin hayvan hakları ve vejetaryen tüketiciler açısından düşünüldüğünde, pozitif bir gelişme olduğu ileri sürülerek kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Önümüzdeki yıllarda nüfus artışına bağlı olarak et ihtiyacının da artacağı ve klasik yöntemlerle yapılacak et üretiminin dünya için büyük sorunlar oluşturacağı iddiası ekonomi, insan sağlığı, ahlak, ekoloji gibi pek çok argümanla desteklenmeye çalışılıyor.

İklim değişikliğinin koronavirüsten çok daha büyük bir tehlike olduğunu iddia eden Bill Gates’in “sentetik et tüketin” çağrısı üzerine, basında kendisinin yapay et projelerine önemli yatırımlar yaptığı ve daha önce satın aldığı devasa tarım alanları gündeme getirildi ve Gates’in buradan büyük rant elde etmek istediği ifade edildi.

Birileri Bill Gates, Elon Musk, Mark Zuckerberg gibi dünyaya yön veren yeni nesil aktörlere şüpheyle yaklaşıp onları karanlık dünya çetelerinin vitrine sürdüğü kuklalar olarak görse de, bu aktörleri dünyanın ve insanlığın iyiliği için koşturan hayırsever bir topluluk olarak pazarlamaya çalışan odakların etki gücünü hiç de hafife almamak gerekiyor.

Mesela Elon Musk hakkında ufak bir bilgi edinme turuna çıksanız, karşınızda dünyayı olası tehditlere karşı korumaya çalışan bir kahraman figürüyle karşı karşıya kalırsınız. Özellikle bilim kurgu filmleri ve internet oyunlarıyla fantastik bir dünya tasavvuruna meftun hale getirilen gençler, bu yeni nesil aktörleri seküler bir kutsayışla gelecekten günümüze gönderilmiş kurtarıcı elçiler mertebesine yükseltiyor.

Söz konusu aktörler kendi aralarında rolleri paylaşmış görünüyorlar. Kimi zaman ittifak ediyor, kimi zaman kamuoyunda birbirleriyle polemiğe giriyorlar. Bilgi teknolojilerinden, uzay araştırmalarına, medya iletişim ağından transhümanizm teknolojilerine, sağlıktan gıda sektörüne çok yaygın bir alanda derin bir koordinasyon şebekesi kendini hissettiriyor. Tarım alanlarından yer altı tünellerine kadar uzanan fantastik proje ve yatırımlar bu şebekenin yalnız ütopya değil farklı distopya ihtimallerine karşı da büyük hazırlıklarının olduğunu gösteriyor.

Peki bu aktörler yapmış oldukları tüm bu faaliyetleri daha fazla kar etmek, servetine servet katmak için mi yapıyor?

Dünyanın en zengini olan bu zümre vahşi kapitalizmi sofistike yöntemlerle estetize eden bir topluluktan mı ibaret?

Mesele, tıkanan neoliberal kapitalist hegomanyanın kendini yenileme çabasına indirgenecek kadar basit mi?

Salgın için bulunan aşılar, Neuralink şirketinin üreteceği chipler, bigdata için biriktirilen veriler, sadece nüfusu kontrol altına alıp insanlığı köleleştirme operasyonlarının bir parçası mı?

Bu soruları çoğaltıp çeşitlendirmek mümkün. Elbette bu tür soruların sorulması gerekiyor. İnsanlık şu anki küresel hegomanyanın yapacaklarından endişelenmekte haklılar. Geçmişte yaptıkları, bizi geleceğimiz hakkında daha da karamsar kılabilir. Ama endişelerimizi umuda çevirmenin yolu klişeleşmiş argümanlarla ya da komplo teorileri tadındaki hamaset üreten retoriklerle olmamalıdır.

Tarihin akışı, zamanın ruhu dediğimiz olgular, hiç bu kadar karmaşık ve bir o kadar da gözlemlenebilir olmamıştı. Zira tarih boyunca cereyan eden büyük değişimler, uzun zaman dilimlerini kapsadığı için o dönemin insanları tarafından çoğu kez farkedilebilir olmamıştır. Günümüzde ise geleceği hissetmek bir yana onu adeta yaşıyoruz sanki. Ancak yaşadığımızın bir illüzyon olmadığından emin olmalıyız. Bundan dolayı süreci iyi anlamak için daha gerçekçi zeminleri inşa etmemiz gerekiyor.

Süreci anlamak ona teslim olmak ya da keyifle seyretmek için değil tarihin akışını fıtrata çevirmek için olacaktır elbette…

Yorum Ekle
Yorumlar (6)
Nur | 26.02.2021 22:57
Geniş kitlelere sahip dünyaca ünlü fenomenler, gündeme dair konuları kendi gündemlerine alarak algılarla oynayabiliyorlar. Bu konulara ilgi göstererek halk nezdinde kendilerine yer bulmuş oluyorlar. Arka plan ise gizemini koruyor. Hal böyleyken pek çok insan, düşünce tasavvurundan uzak kalarak ortaya çıkan iddiaları kolayca benimseyebiliyor. Yazınızdaki sorular, herkesin özellikle gençlerin kendilerine sorması gereken ve üzerine düşünmesi gereken sorular. Farkındalığımızın artmasına vesile oldunuz Allah razı olsun.
Nur | 24.02.2021 22:09
Geniş kitlelere sahip dünyaca ünlü fenomenler, gündeme dair konuları kendi gündemlerine alarak algılarla oynayabiliyorlar. Bu konulara ilgi göstererek halk nezdinde kendilerine yer bulmuş oluyorlar. Arka plan ise gizemini koruyor. Hal böyleyken pek çok insan, düşünce tasavvurundan uzak kalarak ortaya çıkan iddiaları kolayca benimseyebiliyor. Yazınızdaki sorular, herkesin özellikle gençlerin kendilerine sorması gereken ve üzerine düşünmesi gereken sorular. Farkındalığımızın artmasına vesile oldunuz Allah razı olsun.
Yusuf Dursun | 24.02.2021 20:13
Eskiden silahla kazanamadıkları savaşları masada kazanmaya çalışıyorlardı. Şimdi ise hem en güçlü silahı -teknolojiyi- ellerine geçirdiler hem de onu kullanmayı başardılar. Biz algı ve çekincelerimizden sıyrılıp dünyaya doğru bakmaya başladığımızda onlarla savaşır düzeye geleceğiz maalesef.
Şerife | 24.02.2021 20:12
Dikkat çekici bir konuya değinmişsiniz emeğinize sağlık . Büyük değişimler sonraki nesiller tarafından okunup analiz edilir haldeydi evet. Ancak günümüzde bu tür olaylar değindiğiniz gibi kısa zaman diliminde olup bitmekte. Bunun hem avantajı hem de dezavantajı oluyor. İçinde bulunurken / yaşarken olayları okuyabilmek ve uyanabilmek avantaj kısmını oluştururken, olaydan olaya hızlı geçişler dezavantajı oluşturmakta. Yani dikkat eşiğinin de düşmesiyle beraber bir facia da yaşansa iki saniye sonra dikkat farklı yere kayabilmekte sanki. Bu da siz olayı çözümleyene kadar biz yapacağımızı yaptık havası vermekte. Maharet ise bu noktada uyanmak gibi duruyor ama yapabiliyor muyuz emin değilim.
Erkam yılmaz | 24.02.2021 13:03
İnsanlar popülerizmin izinden gidiyor, yani sürü paikolojisi ile hareket etmekte.Bunun önüne nasıl geçilebilir?
Furkan yasir ertem | 23.02.2021 23:46
İşimiz vaktimizden çoktur. Sabırdan ve çalışmaktan başka silahımız yoktur. Allah razı olsun.