“BİZİMKİLER” YALAN SÖYLER Mİ ?

Bu basit sorunun bizi nasıl da içinden çıkılması zor ve derin bir kuyuya attığının farkında mısınız ?

     Sosyoloji ya da siyaset bilimi bu konuda bir söz söylüyor mu bilmiyorum ama, insanların ait oldukları siyasal görüşün, cemaatin hatta derneğin müntesiplerini ve o yapıların tüzel kişiliklerini idealize edip onları bazı şeylerden münezzeh gördüklerine çokça tanık oldum ben (hatta kendimce bu duruma bilimsel çağrışımlar yapan bir isim bile buldum : Konduramama Sendromu ).

     “Bizim” partimiz ancak ve sadece memleketin hayrını düşünür. Yöneticileri, vekilleri gecelerini gündüzlerine katarak, canla başla, bu ülkeye ne lazımsa ona dair en güzel projeleri hayata geçirmek için çalışırlar. Asla kişisel hesaplar peşinde koşmadan, çalmadan, çırpmadan, dürüstlükten ayrılmadan…..

     “Bizim” cemaatimiz tek derdi Allah rızası olan bir cemaattir. Hak yoldadır. Ümmetin hayrını düşünür. Kişisel ihtiraslar, maddi beklentiler, çekememezlik, hurafecilik bizim sokağımıza uğramaz. Hak adına doğru bildiğini söyler, durulması gereken yerde dururuz. Adaletten asla şaşmaz bizim abiler; bir topluluğa olan kin ve öfkemizin bizi adaletsizliğe sevketmesine izin vermeyiz. Kendimiz, ana – babalarımız ve yakınlarımız aleyhinde dahi olsa Allah için adil şahitler olmaktan geri durmayız….

     Bu ironik güzellemeleri daha fazla uzatmadan çok gündelik ve pratik bir örnek üzerinden konuyu biraz derinleştirmek istiyorum.

     “Bizim” gazetelerimiz yalan söylemez !

     Hayır dostum, bizim gazetelerimiz âli menfaatler için bal gibi yalan söylüyor. Hatta iftira atıyor. Manipülasyon yapıyor. Bildirilmesi gereken bazı şeyleri bildirmeyip üstünü örtüyor.

      Bu sözleri çok yaralayıcı, kabul edilemez, abartılı…vesaire bulanlar konuya biraz “acaba olabilir mi ?” gözüyle bakarlarsa acı gerçeği göreceklerdir. Eğer zaten bu acı gerçeğin farkında olup ta kılını kıpırdatmayanlardan değil de, ahmakça bir naiflikle sadece “Konduramama Sendromu”nun kurbanıysalar tabii ki. Öyle değil de bal gibi olan biteni görüyorlar ve bu hali tercih ediyorlarsa onların hallerine Şahid olarak Allah yeter !... Biliyorum hiç kimse kendine konduramayacak bu hali. Başkalarıdır öyle olanlar. Acaba ?!

      Bir düşünün hele “bizim” dediğiniz haber kaynakları emekçi insanların vahşi kapitalizmin sıradanlaşmış uygulamaları içinde inim inim inlemelerini bile isteye duymazdan geliyorsa, imanlı ve milli bir nesil geliyor kandırmacasının gölgesinde toplum içten içe çürüyor, ahlaki yozlaşma gün geçtikçe derinleşiyor ve o kaynaklar göz göre göre buna duyarsız kalıyorsa, “bizimkiler”in patronu olduğu devlet aygıtı adaletten iş hayatına pek çok zulümler üretiyor ve bu zulümler çoklukla “ötekiler”e yapıldığı için adeta oh olsun tavrı takınılıyorsa… ve siz de bunun farkında olup sessiz kalıyorsanız, Rabbinize nasıl bir mazeretle izah edeceksiniz bu durumu ?

     “Kondurama Sendromu”nun kurbanı olan naif kardeşlerime gelince…. İşte buradan sizi uyarıyorum. Durum, içinde bulunduğunuz güllük gülistanlık hayal dünyasından çok daha korkunç ve artık üzgünüm ama, biz bunu fark etmemiştik demeye mazeretiniz de yok. En azından “acaba olabilir mi ?” demek ve yolunda gitmeyen şeyleri, “bizimkiler”in yalan söyleyebilme, iftira edebilme, zulmedebilme ihtimallerini hesaba katmak zorundasınız. Böyle yapmazsanız bu bir tercihtir. Dünya hayatı bir imtihansa, imtihan notunuz tercihlerinize göre şekillenecektir.

     Rabbimize halimizi arz ederken, sesimizin en kısık, yüreğimizin en mahcup haliyle “Ey Rabbimiz içimizdeki birtakım beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizleri de helak edecek misin ?” diyebilme gücünü de bulamazsak nedir bizleri kurtaracak olan ?