çocukluk ve gençlik yıllarında şehrin futbol takımının alt yapısında oynamışlığım vardır
yani futbolu okulunda öğrenenlerdenim
orada en önemli tecrübem ne derseniz?
sahaya çıkan 11’in eksiksiz 90 dakikayı bitirmesi derdim
evet kıran kırana mücadelede kırmızı kart görmeden
takımı 10 kişiye düşürmeden oyunu bitirmek işte. o sert erkeksi performans oyununda
kafaya çıktığınızda rakip topçunun kulağınıza ağır bir küfür mırıldansa bile
öfkeyle dirseği böğrüne vurmadan oynayabilmektir
yenilseniz bile atılmayacaksınız.
çünkü fikstür size haftaya önemli bir başka maçın olduğunu öğretir
eksik kalmak niye bu kadar önemli derseniz:
oyunda 1 kişi eksiklik devasa bir yokluktur
da ondan…
takım arkadaşlarınız ve kenardaki yönetim kadrosu ve seyircinin psikolojik olarak bitmesidir de ondan.
eksikliğinizi dolduramazsınız da ondan...
rakip için “surda açılan gedik”tir sizin kırmızı kart görmeniz de ondan…
dediğim şey dost;
insan hayatı müslüman için dünyada ölünceye kadar bir mücadelenin olduğu alandır.
bu mücadelede ki oyunun en önemli yanı
istikamet üzere dosdoğru yolda
yani sahada kalmaktır
hiç bitmeyen ölünce bitecek olan bu mücadelede
bizimle ilgili kısım; vazgeçiyorum, oynamıyorum diyemeyeceğiniz bir yoldur.
yorgunluk yok!
küsmek yok!
bıkkınlık yok!
yoldan çıkaracak her türlü imtihana karşı bizi yolda tutacak şey
bizim özgür irademizle seçtiğimiz imandır
iman emanettir ve korunması gereken en değerli olan şeydir
dost haydi modern zamanlarda sahada eksik kaldığımız
en önemli mevkiyi bi konuşsak diyordum.
ne mi derim?
“anne”lik derim!
bence annelik konusunun kaybedilmesi
‘surdaki en büyük gediklerden’ bir tanesi desem yeridir.
toplumsal rahatsızlığın en önemli sebeplerinden biri ailede olan problemdir.
ailenin olmazsa olmazı
eş’lerin görev alanı olan mevkide durmasıdır.
baştan söyleyeyim homurdanmaya gerek yok.
çünkü modern toplumun adeta büyük çoğunluğunun dinli dinsiz fark etmiyor
kadının, futbol diliyle mevkisi konusunda yerinin ne olacağına karar kıldığı bir alanda konuşmak, fikir beyan etmek
öfkeyi çekme sebebi oluveriyor.
modern zamanlarda kadının yükselen değer olarak haklar edindiği,
ki bundan büyük bir mutluluk duyan biri olarak söylüyorum
aynı zamanda kadının anne olmasının yok sayıldığı
adeta anneliğin gömüldüğü üzerine beton atıldığı zamanlardan geçiyoruz.
boş kadın! muamelesi gören bir ev hanımının dolu hale gelmesi için evden çıkması gerekiyormuş!
8- 17 arası mesaisi olan ve bu zahmetinin karşılığında
parayla ücretlenen kadın dolu kadın olarak sunuluyor.
çalışma hayatındaki kadın dolu, katma değer üreten kadınken
ev annesi yiyici üretmeyen boş beleş kadındır.
ah ki ah!
modern zamanların istisnası yok adeta tüm dindar ailelerde dahil
kızları için düşündüğü ve terlediği, kaygı duyduğu kısım
“kolunda altın bilezik olsun” dedikleri meslek sahibi olmasıdır.
kadını ev dışına çıkarıldığı günlerde sağlıklı bir aile ve toplum için
ev hanımlığının yeniden çok önemli olduğunun anlaşılması gerekiyor.
bu sırada çalışan hanımların çalışmak zorunluluğu
anneliğinin ve evinin önüne geçmeden bir imkan oluşturmalı diyorum.
anne ve baba gün doğmadan mesaiye,
çocuk o da varsa eğer 1 tane kreşe gidince
bu sırada evlerimizin akşamları bir araya gelinen pansiyona dönüşmesi tam bir kriz halidir.
daha can yakıcı olan; erkek milletinin çalışan hanımla evlenmek isteği var ki
o ayrı bir erkek sorununun habercisidir
“tuzu kuru ya bak sen!” der gibi baktın dost
doğrudur, doğrudur da
evin geçimini biraz zorlasa da geçindirecek kadar imkanı olan erkekler
evlilik için kadının çalışan olanı tercih etmesine ne diyeceksiniz...
sakın, bir tık maddi konfor alanı oluşturmak için olmasın.
mesela daha iyi bir telefon, ev, araba,
yazın 3/5 gün tatil, vs olsun diye tercih edilen yaşam biçimi için
kaybedilenin ne olduğunun hesabı var mı?
onu derim…
peki dost bu yaşam biçiminden toplum vazgeçecek mi?
ailede mevkisi boş kalmış bir kadın varken sağlıklı bir toplum inşa etmek mümkün mü?
bu sürdürülebilir mi?
hayır!
bu toplum moderniteyi tüm alanlarda yaşamaya karar vermiştir.
dönüşü yok.
niye konuşurum o zaman derseniz eğer;
bizimkilere işte...
yar, evlat, torun, neslime söylerim. bir de yolu kesişen yolcuya
bir gün belki bu toplum nerede yanlış yaptık diye sorduklarında
örnek olacak kadar olsa da hayatın içinde var olmak için işte…
ökkeş
tebessüm etti. ağzının içinde bana
tam anlamasam da
sanki “meczup işte” der gibi bir şey geveledi
sonra
الجنّة تحت أقدام الأمّهات
“cennet annelerin ayakları altındadır”
hadisini okudu ve
“kadınların değilmiş”
dedi ve sustu…
paylaşmaya değer gördüğünüz yazılarımın dilediği kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir.valla!
Ebu Ubeyde: Nasrallah'ın yasını tutuyoruz
28.09.2024
HİZBULLAH'IN FİLİSTİN SINAVI | HAZIM KORAL
28.09.2024
Lübnan sınırında ilk sıcak temas
02.10.2024
Tebaa ve İtizalciler | Muharrem Balcı
11.09.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024