Emine, okuldan kaçıncı kez çağırıldığını artık saymıyordu. Zaten artık Can’ın sınıf öğretmeniyle de konuşmuyordu. Can’ın son kavgasından sonra Sınıf Öğretmeni Belma Hanım “bu çocuğu alın artık okuldan” diye isyan etmişti. Artık okul müdürü, Emine ile muhatap oluyordu. “Bakalım benim canavar yine ne halt etti de çağırdılar” diye söylenerek okuldan içeri girdi. Can, artık okulda CanAvar olarak biliniyordu. Soy isimleri Avar olunca üstüne de önüne gelene saldıran bir çocuk olunca adı Canavar oluvermişti okulda.
Müdür Haluk Bey, Emine Hanımı yine her zamanki gibi odasında karşıladı. Emine içeri girdiği anda “yahu ben babası da gelsin demedim mi!’” diye çıkıştı. Emine de artık saygı perdesi aralarında kalmadığı için “ne bileyim yine gelmedi babası olacak herif, kahvede zıkkımlanıyor” deyiverdi. Haluk Bey mahallenin adamıydı. Tanırdı Avar’ları. Bugüne kadar da Can’ı korumasının nedeni de Can’ın babası Nevzat ile çocukluk arkadaşı olmalarıydı. Sorumsuzdu Nevzat. Günlük işler yapar, kazandığını şans oyunlarına, kumara yatırır kaybederdi. Can da en küçük oğluydu.
Emine tam konuşacakken içeriye okul rehber öğretmeninin peşi sıra Can girdi. Haluk bey, okula yeni atanan Rehber Öğretmen Mustafa Bey’i Emine’ye tanıttı. Emine mahcup halde Mustafa Beye bakarken Can’a nefretle bakıyordu. Birden bağırmaya başladı
Haluk Bey, Emine’nin bu lafların alışıktı ses etmedi. Ama Mustafa Bey bundan çok rahatsız oldu:
Mustafa Bey Can’a dönüp bunları söylerken Can’ın annesinin bu bağırışlarına, hakaretlerine sinsice güldüğünü ve hatta intikamını almış gibi bir hazla annesine baktığını gördü. Mustafa bir an afalladı ve meselenin basit bir zorbalık hikâyesi olmadığını anladı. Bir anne çocuğuna nasıl olur da bağıra bağıra bela okurdu ve bir çocuk annesine nasıl intikam alırcasına gülerdi… “Aman Allah’ım” deyiverdi içinden.
Can odadan çıktıktan sonra Emine’nin karşısına oturdu Mustafa:
Emine’nin gözünden yaşlar gelmeye başladı. Haluk, işte buna alışık değildi. Bir tuhaf oldu ne yapacağını bilemedi. Mustafa asıl sorunun Can olmadığını anlamıştı artık:
Emine, şaşkın ve yaşlı gözleriyle Mustafa’yı süzdükten sonra içinde ona karşı bir güven peyda oldu. Mustafa tüm ilgisiyle onu dinlemeye hazırdı. Emine, bu ilgiye hiç alışık değildi. Üstelik Haluk Bey de izin isteyip odadan ayrıldıktan sonra daha da rahatlamıştı.
Mustafa’nın söylediği çaylar gelmişti. Emine çaydan bir yudum almak için hafifçe eğildi. Çayın tadı tıpkı baba evinin çayına benziyordu… Bir yudum bir yudum daha içti, kokusunu içine çeke çeke içti çayı… Artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Emine…
Büyük Direnişci Cevher Dudayev
22.04.2025
Mustafa Ökkeş Evren ile Derkenar..
20.04.2025
Ankara'da 525 torbacı yakalandı
17.04.2025
İmamoğlu gösterilerinde 172 kişi tutuklandı
26.03.2025
Güven ve Adalet Toplumu |HAMZA ER
28.03.2025
UMRAN SORUYOR: DÜNYA NEREYE GİDİYOR?
29.03.2025
Sorular YUSUF YAVUZYILMAZ 19.04.2025
Bir Umreden Arda Kalan AHMET GÜRBÜZ 18.04.2025
Çağdaş Sorunlar ve Entelektüel… ABDULAZİZ TANTİK 18.04.2025
Şah Kalender Veli ORHAN GÖKTAŞ 19.04.2025