metrika yandex
  • $38.49
  • 43.7
  • GA29200

Can Avar -1-

FEYZULLAH AKDAĞ
25.02.2025

Emine, okuldan kaçıncı kez çağırıldığını artık saymıyordu. Zaten artık Can’ın sınıf öğretmeniyle de konuşmuyordu. Can’ın son kavgasından sonra Sınıf Öğretmeni Belma Hanım “bu çocuğu alın artık okuldan” diye isyan etmişti. Artık okul müdürü, Emine ile muhatap oluyordu. “Bakalım benim canavar yine ne halt etti de çağırdılar” diye söylenerek okuldan içeri girdi. Can, artık okulda CanAvar olarak biliniyordu. Soy isimleri Avar olunca üstüne de önüne gelene saldıran bir çocuk olunca adı Canavar oluvermişti okulda.

Müdür Haluk Bey, Emine Hanımı yine her zamanki gibi odasında karşıladı. Emine içeri girdiği anda “yahu ben babası da gelsin demedim mi!’” diye çıkıştı. Emine de artık saygı perdesi aralarında kalmadığı için “ne bileyim yine gelmedi babası olacak herif, kahvede zıkkımlanıyor” deyiverdi. Haluk Bey mahallenin adamıydı. Tanırdı Avar’ları. Bugüne kadar da Can’ı korumasının nedeni de Can’ın babası Nevzat ile çocukluk arkadaşı olmalarıydı. Sorumsuzdu Nevzat. Günlük işler yapar, kazandığını şans oyunlarına, kumara yatırır kaybederdi. Can da en küçük oğluydu.

  • Ne yaptı yine Can?
  • Senin canavar bu sefer çocuklardan haraç toplamaya başlamış. 2. Sınıflardan dört tane çocuğu döve döve harçlıklarını almış. Dövdüğü çocuklardan bir tanesinin babası da polis. Adam beni aradı çok sinirlenmiş ekip otosuyla geleceğim dedi zor ikna ettim. Emine Abla yeter artık bak, ben idare edemiyorum. Zaten Belma Hoca’ya da idare et diyecek yüzüm kalmadı. Alın bu çocuğu okuldan. 4. Sınıfı başka okulda okusun sonrasına bakarsınız.

Emine tam konuşacakken içeriye okul rehber öğretmeninin peşi sıra Can girdi. Haluk bey, okula yeni atanan Rehber Öğretmen Mustafa Bey’i Emine’ye tanıttı. Emine mahcup halde Mustafa Beye bakarken Can’a nefretle bakıyordu. Birden bağırmaya başladı

  • Allah’ın cezası yine ne yaptın sen ha! Bıktım lan senden baban ayrı bela sen ayrı bela. Defolup gideceğim hayatınızdan. Ne haliniz varsa görün lan! Allah belanızı versin…

Haluk Bey, Emine’nin bu lafların alışıktı ses etmedi. Ama Mustafa Bey bundan çok rahatsız oldu:

  • Emine Hanım sakin olun. İnsan evladına bela okur mu? Yapmayın. Can, sen sınıfına git oğlum. Annenle biraz konuşacağız.

Mustafa Bey Can’a dönüp bunları söylerken Can’ın annesinin bu bağırışlarına, hakaretlerine sinsice güldüğünü ve hatta intikamını almış gibi bir hazla annesine baktığını gördü. Mustafa bir an afalladı ve meselenin basit bir zorbalık hikâyesi olmadığını anladı. Bir anne çocuğuna nasıl olur da bağıra bağıra bela okurdu ve bir çocuk annesine nasıl intikam alırcasına gülerdi… “Aman Allah’ım” deyiverdi içinden.

Can odadan çıktıktan sonra Emine’nin karşısına oturdu Mustafa:

  • Can’ın size nasıl baktığını ve nasıl güldüğünü gördünüz mü?
  • Görmez olur muyum, Allah’ın cezası babası kılıklı çocuk. İşleri güçleri bana eziyet vermek zaten hocam.
  • Neden böyle yapıyor sizce?

Emine’nin gözünden yaşlar gelmeye başladı. Haluk, işte buna alışık değildi. Bir tuhaf oldu ne yapacağını bilemedi. Mustafa asıl sorunun Can olmadığını anlamıştı artık:

  • Emine Hanım, sizi dinlemeye hazırım. Dedi

Emine, şaşkın ve yaşlı gözleriyle Mustafa’yı süzdükten sonra içinde ona karşı bir güven peyda oldu. Mustafa tüm ilgisiyle onu dinlemeye hazırdı. Emine, bu ilgiye hiç alışık değildi. Üstelik Haluk Bey de izin isteyip odadan ayrıldıktan sonra daha da rahatlamıştı.

  • Bunun babası olacak Nevzat ile kaçarak evlendik. Nevzat o zaman da şimdi olduğu gibi serserinin tekiydi. Bana talip olduğunda babamlar bundan koca olmaz demişlerdi. Ama bende ateş bacayı çoktan sarmıştı bir kere. Rahmetli anam çok yalvardı bana, yapma kızım bak bu serseri başına bela olacak. Evlilik sadece aşkla olacak şey değil diye amma benim kalbim Nevzat diyordu da başka bir şey demiyordu. Birkaç kere daha istetti beni babamdan. Babam da doğru düzgün iş bul, kumarı, içkiyi bırak bakarız diyordu. Nevzat ne onları bıraktı ne beni. Gizliden buluşurduk bana da içirirdi o zıkkımdan. Ben sandım ki birbirimize âşık olduktan sonra her şeyi aşabiliriz. Ben Nevzat’ın yanlışlarının farkındaydım ama onu adam ederim dedim. Hem babam mı evlenecek onunla ben istiyorsam kime ne deyip kestirip atardım. Anam, ailenin rızasını almadan evlenirsen arkanda durmayız derdi. Benim umurumda bile değildi. Ben ve Nevzat her şeyin üstesinden gelirdik nasılsa. Aşkımız her şeye yeterdi. Bir gün Nevzat gel kaçalım dedi ve kaçtık. O günden sonra ne babam ne rahmetli annem beni aradı.

Mustafa’nın söylediği çaylar gelmişti. Emine çaydan bir yudum almak için hafifçe eğildi. Çayın tadı tıpkı baba evinin çayına benziyordu… Bir yudum bir yudum daha içti, kokusunu içine çeke çeke içti çayı… Artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Emine…

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş