Bazı coğrafyalar vardır, üzerinde yaşanan olaydan dolayı kutsaldır. Akan şehit kanlarından dolayı kıymetlidir. Bundan dolayı Çanakkale kutsaldır. Tıpkı Bedir, Mute, Kerbela ve benzeri topraklar gibi.
Çanakkale’yi kutsal yapan, diğer topraklardan farklı kılan sadece orada dökülen kan da değil, Çanakkale’yi Çanakkale yapan orada dökülen ortak kandır.
Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın, Çerkez’in, Laz’ın, Boşnak’ın ve dünyanın başka yerlerinde gelip omuz omuza çarpışan birçok Müslümanın kanının bir birine karıştığı yerdir. Bizi biz yapan yerdir Çanakkale.
Çanakkale’de Bayrak bizim bayrağımız, vatan bizim vatanımızdır. Biz hepimiziz orada, hepimiz ümmetiz, İslam milletiyiz.
Düşman bizim düşmanımız, dost bizim dostumuzdur Çanakkale’de.
Türk’ün Türk’ten başka dostunun olduğu yerdir Çanakkale. Kürt’ün “bijiazadiye ümmet” dediği yer, Arap’ın “birruhbiddemnefdik ya İslam” dediği yerdir.
Bizi biz yapan değerleri, terimizi terimize, kanımızı kanımıza katarak düşmandan koruduğumuz yerdir Çanakkale.
Çanakkale’de savaşanlar ben dediğinde Müslüman bir bireyi, biz dediğinde Ümmeti kast ederdi.
Dolayısı ile “benim vatanım” dediğinde tüm İslam topraklarını “benim bayrağım” dediğinde hilafeti temsil eden al yıldızlı bayrağı, “benim sancağım”dediğinde kelime-i tevhit sancağını kast ediyordu.
Çanakkale ruhuna savaş açanlar; önce beni budadılar, sonra bizi. Çanakkale’de savaşanların çocukları medreseleri, tekke ve zaviyeleri kapatılıp, yazıları yasaklanıp cahil bırakıldı. Torunları o ruhtan uzak yetiştirildi. Artık “ben” dediğinde sadece bir ırka mensup bireyi yani Türk’se Türk, Kürt’se Kürt’ü, Arap’sa Arap’ı anlamaya başladı. “Biz” dediğinde sadece Türkleri, Kürtleri ya da Arapları anlar oldu.
“Bayrak” dediğinde kendi ırkını temsil eden bayrağı, “Sancak” dediğinde ne değini bile bilmez hale geldi.
Çanakkale’yi Çanakkale yapan ümmetçilik kötü, bizi bölen birbirimize düşman yapan ırkçılık iyi olarak kazındı beynimize.
Artık Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur, artık bijiazadiye Kürdistan vardır, artık birruh, biddemneftik ya Arap vardır…
İşgal altındaki topraklarımızı kendi toprağımız saymıyoruz artık, sanki Kudüs, Bağdat, Şam, Kahire, Bin Gazi, Saray Bosna hatta Mekke ve Medine bizim toprağımız değilmiş gibi davranıyoruz. Oysa Çanakkale ruhuna göre İstanbul hepimizin ise, Müslümanların tüm toprakları da hepimizindir.
Kur’an’a göre müminler ancak kardeştir. Çanakkale bilincinin kaynağı Kur’an’dır Tıpkı Bedir’in, Kerbela’nın kaynağı gibi. Kuran’a dönüp onun istediği gibi yaşamadığımız, birbirimize sarılmak yerine sırtımızı döndüğümüz, birbirimizi biz olarak görmediğimiz, topraklarımızı kendi toprağımız, namusumuzu namusumuz, bayrağımızı bayrağımız, sancağımızı sancağımız olarak görmediğimiz sürece ne barıştan ne kardeşlikten ne de huzurdan söz edebiliriz.
Vesselam
Faruk Sevim'le Derkenar..
19.09.2023
Fatma Akdokur'la Derkenar...
14.09.2023
Ayhan Bilgen'le Derkenar..
06.09.2023
Mehmet Yavuz Ay ile Derkenar..
26.08.2023
Muharrem Balcı ile Derkenar...
09.09.2023
Ufuk Uras'la Derkenar..
01.09.2023
6-7 Eylül / Mülteciler | Recep Karagöz
07.09.2023
IRAK NOTLARI (VII) / Harun AYKAÇ
25.09.2020
Bir 12 Eylül Okuması YUSUF YAVUZYILMAZ 16.09.2023
Zamların Anatomisi - IV. Bölüm MUHSİN GANİOĞLU 16.09.2023
Varoluşsal İdrake Yabancılaşmak ATASOY MÜFTÜOĞLU 17.09.2023
Zamların Anatomisi - I.Bölüm MUHSİN GANİOĞLU 25.08.2023
Bir 12 Eylül Okuması YUSUF YAVUZYILMAZ 16.09.2023
Muhafazakârlık ve Başkaldırı TALİP ÖZÇELİK 05.09.2023