hani gözümüzü dikeriz ya!
bu olmalı
benim olmalı işte diye yandığımız, hedef koyduğumuz
çok zaman hayatımızın tek sermayesi olan
yıllarına takas ettiğimiz
şeyler var ya!.
bakma öyle dost etrafına
senden benden bahsediyorum. yani aranma diyorum.
nerede kalmıştık
sahip olmak istediğimizin asgarisinin bizi mutlu etmediği
bir tık daha afillisine yürüdüğümüz
ömre bedel olan ne varsa onlardan bahsediyorum.
bu dünyanın ağırlığına kavuşunca
sevinç dalgası yaşanan
gün be gün rüzgarı hızlı geçince
sıradanlaşmayan nesi var?
hele bi söyleyin?
bu dünya böyledir işte…
bunun örneğinin en iyisini çocuklarda görürsünüz.
sakın çocuk deyip geçmeyin ha!
çocukların hayatındaki oyun ve eğlence safhası
bizler için ibret almak için seyredilmesi eşsiz bir fragman gibidir
valla!
hani yaramaz elindeki eski arabayı gösterip
komşu oğlanın sahip olduğu uzaktan kumandalı arabayı ister ya!
"babacığım ne olursun bana da alalım, benim de olsun" diye kılıktan kılığa girer
sonra duymayan kulaklara duyurmak için
önünden geçilen oyuncakçı dükkanının vitrinindeki arabanın alınması için
ağlar, bağırır, yıkar ya ortalığı!
evlattır işte
yemeyip yedirdiğimiz, giymeyip giydirdiğimiz
can pareye
bir de bizim için cep yakan bir fiyatla
alırız ya!
sahip olunanın coşkusu
çok değil üç gün sonra biter
eskimiş ve sıradanlaşmış bir metaya döner oyuncak... sonra
atılı durur bir kenarda
çocuk işte uğruna onca tepinmeyi çoktan unutmuştur bile
aklında yeni bir oyuncağın hayali vardır şimdilerde…
çok tanıdık geldi dost bakıyorum da…
biz büyüklerin yaşadığı inanın bundan farklı değildir...
dünyanın içindekine sahip olmak için dökülen ter ve sonucu yorgunluk olana
kavuşunca
ne çocuklar gibi benzer bir sevinç kaplar yüreklerimizi
ne de çok daha uzun sürer etkisi...
varsılların
ellerindeki oynadıkları oyuncakların
her gün değişmesinin tek sebebi vardır
doyması mümkün olmayan nefsin tatminini sağlamaktır...
adam boynunu bükmüş konuşuyordu;
“benim uzun zamandır
beklediğim gün bugündü” dedi. sonunda kavuşmuştum isteğime.
“farklı şeyler hissederim sanmıştım”
diye de ekledi
büyük bir hayal kırıklığı vardı simasında…
genç balığın hikayesini söyler o ara
bilge adam ona;
yaşlı balığın yanına yüzüp gelen genç balık
“okyanus dedikleri şeyi bulmaya çalışıyorum.
yol göster bana ey bilge ihtiyar
nerede bulabilirim?”
okyanusu arıyorsun ha! demiş yaşlı balık
şu anda içinde yüzüyorsun işte diye de tebessüm etmiş.
genç balık
“ama bu su” demiş hayretle
“benim dediğim şey
okyanus
onu ararım” demiş…
meczup
o güzel sesiyle aziz kitaptan okur;
وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌۜ وَاِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُۢ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
(ankebut 64)
anlamadınız biliyorum.
bakıver kitabına dost.
umulur ki aradığını bulursun
dedi ve sustu.
…………..
soran okuyucu olması nedeniyle; beğendiğiniz yazıların dilediğiniz kısmı dahil dostlarınıza paylaşılmaya açıktır.
Japonya'da ayı krizi büyüyor
12.11.2025
UEFA'ya mektup: İsrail men edilsin
13.11.2025
Irak'ta seçimleri Sudani kazandı
13.11.2025
ABD'de hükümet 43 gün sonra açıldı
13.11.2025
Challenge diyen bir Tarihçiye / Fuad Durgun
23.10.2025
Hamdi Ulukaya, Murat Ülker'in yerini aldı
21.10.2025
MAZLUMDER -insan hakları okulları ay’ı RESUL UZAR 15.11.2025
Surelerin Mesajları: KALEM SURESİ -2 OSMAN KAYAER 18.11.2025
Bir cami, bir imam ve cemaat OSMAN KAYAER 28.10.2025
Dindarların Trajedisi YUSUF YAVUZYILMAZ 25.10.2025
gazze mahkemesi ay’ı RESUL UZAR 21.10.2025