metrika yandex
  • $32.57
  • 34.69
  • GA19020

BİR HİKAYEMİZ OLMALI

HASAN KANAT
26.12.2019

İnsana ait sadece birkaç değişik Öykü vardır ve bu Çağlar boyunca Sanki daha önce hiç Anlatılmamış gibi tekrar tekrar anlatılır. Çünkü anlatmak; insanoğlunun önemli ihtiyaçlarından biridir. Anlatmak ihtiyaçların fark edilmesini sağlar. Her fark ediş yeni bir öykünün başlaması anlamına gelir.

Öykü başlarken olay örgüsü içerisinde vaatler vardır. Her bir vaat Aslında zamanın ruhuna hizmet eden beklentilerden ibarettir. Rukeyser'in ''Kâinat atomlardan değil hikâyelerden oluşur'' cümlesi bu noktada daha da anlam kazanır. Her anlatı aslında kaderin yeniden örülmesi ve beklentilerin şekillenmesi demektir.

Belki de bu nedenle, insanlar başlarından geçen veya geçmeyen şahit oldukları yâda olmadıkları olay ve durumları belli bir kurguyla anlatmayı çok severler. O yüzden Zamanda yol almışların sürekli geçmişten söz etmesi de tesadüf değildir.

Geçmişin izlerini zihinde parlatarak kaçınılmaz sona direnmek hikâyenin gücü ile Bende bu dünyada varım demek gibisi var mıdır? Öykü'nün her anlatıldığında gelişmesi ve değişmesi de hangi zaman diliminde gerçekleşirse gerçekleşsin anlatıcının beklentisi ile yakından ilintilidir.

Beklenti anıları canlı tutar. Bir anlamda yaşantının geçmişte kalmadığı bugünün bilinçli hala yazılmaya devam ettiğini de gösterir. Yazgı kimi zaman kehanettir. Bazen de kendi kendini doğrulayan Kehanet. Aslında her anlatı bir beklenti Belki de bir kader izdüşümüdür.

Hayatla kurduğumuz ilişkiyi, sözcüklerle kurduğumuz ilişki belirler. Tanpınar'ın deyişiyle, "Önce sözcükleri öğreniriz; sonra birer birer manalarını" ve hayata dair öğrendiğimiz her şey, bir sözcüğün (dikey) anlamını yeniden, yeniden, giderek derinleşerek keşfetmek demektir.

Hikâyelerle çevrili bir hayat süreriz ve kendi hayat hikâyemizi kurmak, kuşatıldığımız hikâyelere farkındalığımıza bağlıdır.

Kurmaca bu yüzden bize muhteşem olanaklar sağlar. Bir filmin hikâyesi, bir romanın hikâyesi, bir öykünün hikâyesi, kendi hikâyemizi yaratmamıza, kendimizle irtibat kurmamıza yardımcı olur.

Örneğin büyük romancılar Yarattıkları unutulmaz karakterlerle içinde yaşadıkları toplumu sosyologlardan, ekonomistlerden, tarihçilerden çok daha derin bir biçimde anlamayı başardılar. Herkesten daha akıllı ve bilgili oldukları için değil, sezgileri çok gelişmiş oldukları için her büyük romancı içinde bulunduğu toplumu, denizde yüzerken bir balık gibi akıntıları eğilimleri sezebiliyordu. Örneğin 19.yüzyıl Fransa’sını anlamak için en önemli kaynağın Balzac 'ın eserleri olduğuna inanılır.

Biz, iyiyi ve kötüyü annemizin babamızın anlattığı masallardan öğrenmedik mi?

Bu masallar bize dostları ve hainleri, doğruları ve yanlışları öğretti. Fakirliği ve zenginliği öykülerde tanıdık. Öyküler bize insanın zor duruma düşebileceğini, parasız ya da güçsüz kalabileceğini öğretti. Ama en önemlisi öyküler bize içimizdeki kahramanı çıkartacak gücün kendi elimizde olduğunu öğretti.

Biz insanın kimsesiz ve parasız kalabileceğini ama asla umutsuz kalmayacağını masallardan öğrendik. Zorluklarla karşılaştığımız her durumda içimizdeki umudu masallar sayesinde koruduk

En zorda kaldığımız anlarda bile masal dünyasındaki kahramanlar bize ilham verdiler onlardan güç aldık.

Düşünsel alandaki  yavanlığımızın bir sebebinin de,  hikâye ve anlatıların hayatımızdan uzaklaşmasıdır. İnsan kendi olma ve bütünlük duygusu ihtiyacını hikâye ve anlatılar üzerinden gerçekleştirir.

Her anlatı içerisinde insan kendi anlamını yeniden üretir. Maddeyi manaya dönüştüren evi yuva dönüştüren şey hikâyelerdir.  Kendimizi gerçekleştirme adına hikâyelerimiz olmalı. Hikâyelerimiz olmazsa kendimizi yeniden üretme fırsatını yitiririz.

 

Yorum Ekle
Yorumlar (4)
AZİZ YÜKSELTEN | 26.12.2019 22:45
Çok güzel bir yazı olmuş
Ruberu | 26.12.2019 16:54
Eyvallah Güzel bir yazı
Ahmet Ö. | 26.12.2019 12:32
Kurmaca metinleri artık daha dikkatli okuyacağım, teşekkürler kaleminize sağlık
Nurullah demiral | 26.12.2019 11:43
Eyvallah