Mü’minlerin üç ayların başından beri yaptıkları; “Allahım! Receb ve Şa‘ban aylarını bizler için bereketlendir ve bizi Ramazan Ayı’na ulaştır.” dualarının bereketiyle hamdolsun ayların sultanına kavuştuk. Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyor, gönlü yaralı ve ağzı dualı milletimize ferahlık vermesini Yüce Yaratıcımızdan diliyorum.
Ramazan Ayı’na, günahları yakıp yok ettiği için bu ad verilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in indirilmeye başlandığı ve içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'nin bulunduğu bu mübarek ay, oruç ve Kur’ân ayıdır.
Ramazan orucu, Hicret’ten bir buçuk yıl sonra, Bakara Sûresi’nin 43. Âyet-i Kerîmesi'yle farz kılınmıştır. "Rûz" kelimesi, Farsça’da gün anlamına gelmekte, oruç ibadeti için de "rûze" kelimesi kullanılmaktadır. Bu kelime Türkçemize "oruç" olarak geçmiştir. Oruç kelimesinin Arapçası ise, nefsi tutmak ve engellemek anlamına gelen "savm ve sıyâm”dır. Sıyâm aynı zamanda savm kelimesinin çoğulu olarak da kullanılır. Bundan dolayı, Hicri takvimin dokuzuncu ayı olan Ramazan-ı Şerif’e, “Şehr-i Sıyâm (Oruç Ayı)” da denmekte.
Ramazan’ın geldiğini hatırlattığından samimi Müslümanlarca sevgiliden gelen mektup gibi değer gören; orucun başlangıcını, iftarı ve namaz vakitlerini bildiren bir aylık çizelge ise "imsâkiye" diye adlandırılmakta.
Ramazan, günahların yok olmasına ve Müslümanların olgunlaşmasına sebep olur. Ramazan, paylaşmayı ve kardeşinin derdiyle dertlenmeyi öğretir. Kulun yaratıcısıyla olan alakasını güçlendirir ve dostlukları pekiştirir.
Ramazan vesilesiyle nefsinin isteklerine dur diyecek olan Müslümanlar kârlı çıkacaklar ve Ramazan’ın bereketinden son derece istifade edecekler. Camiler, evler, çarşı ve iş yerleri bu mübarek ayın bereketiyle canlandı. Ramazan çadırları ve fuarlar kuruldu.
Sahur ve iftar programlarının yanı sıra mukabeleler okunup Teravih namazları kılınmakta. Her rekatında bir Kur'an sayfası okunan Hatimli Teravih Namazının tadı ise bir başka olmakta.
Depremzede kardeşlerimizin yaralarının sarılması Ramazan-ı Mübarek'in bereketiyle olacak. Deprem bölgelerinde kurulan iftar çadırları yanında depremden etkilenmiş olan kardeşlerimize yapılan ayni, nakdi, sağlık ve kültürle alakalı yardımlar mağdur kardeşlerimizin moralini yükseltecek. Bundan dolayı depremzede kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm yardıma muhtaçlara veren el olmaya devam edelim. Affedilebilmemiz ve Rabbimizin merhametine nail olup felaketlerden korunabilmemiz buna bağlı.
Rahmet, mağfiret ve azaptan kurtuluşa sebep olan Şehr-i Ramazan, tüm Mü’minler için sevinç kaynağı olup Müslümanlar bu ayda manevi gelişimlerine önem vermektedir. Oruçlu insan, sabırlı davranarak “oruç başıma vurdu” gibi bahanelerle sağa-sola sataşan ve haksızlık yapanlardan olmamalı. Kavga etmek isteyenlere karşı olgun tavır göstermesi de oruçlunun ayrı bir meziyeti.
Dedelerimiz, birçok harpte özellikle Çanakkale'de imkânsızlıklar içinde oruçlarını tutup namazlarını kılmışlar ve oruçlu olarak düşmanla mücadele etmişlerdir. Hem nefisle hem de düşmanla mücadele. Savaşlarda bile orucunu bırakmayan kahraman ecdadımızın torunları olan bizler, orucumuzu tutarak açların halinden daha iyi anlayacak, vereceğimiz zekât, fıtır ve diğer sadakalarla hem vazifemizi yapmış olacak hem de yardıma muhtaç kardeşlerimize yardım etmenin hazzını tadacağız.
Ailecek sahura kalkmak, iftar etmek, camiye gitmek ve Kur’ân-ı Azîmüşşân’ı okumak berekete sebep olduğu gibi çocuklarımızın manevi olarak yetişmelerini de sağlar. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın maneviyatını ihmal etmemeli, yedi yaşından itibaren namaza, on yaşından itibaren de oruca alıştırmalıyız. Çocuk yaşta oruç tutanların da olduğunu düşünerek yavrularımızı açık mekânlarda yiyip içirmemeliyiz.
Çocukluğumuzda ilk orucumuzu tuttuğumuzda anne ve babamız bizleri sırtlarında taşır, bize güzel hediyeler alırlardı. Daha sonraları çocuklara orucu sevdirmek için bazı belediyeler tekne orucu uygulamasını canlandırdı Öğleye kadar oruç tutan çocuklara topluca iftar ettirerek onlara hediyeler verdiler. Bu güzel uygulamalar, çocuklarımızın gönül ikliminde maneviyat gülleri açmasına vesile oldu.
Zaman çok hızlı akıp geçmekte, “Çocuktur, sonra öğrenir” dediğimiz o masum yavruların, ihmalden dolayı bir şey öğrenmeden kocaman adam oldukları görülmekte. En kalıcı bilgi ve davranışlar çocuklukta öğrenilmekte.
Sizleri bir Allah dostunun mısraları ile baş başa bırakıyor, ayların sultanı Ramazan-ı Şerif’in bereketinin gönüllerimizde karar kılmasını ve bizleri affetmesini Yüce Mevlâmızdan niyaz ediyorum.
"Ey Mü’min gâfil olma,
Ayların sultanı geldi.
Uyuyup gaflete dalma,
Ayların sultanı geldi.
On bir aylık yoldan gelir.
Onun kadrin bilen bilir.
Niceleri görmez olur.
Ayların sultanı geldi.”
Ahmet Semih Torun
Vitalen Han Kahvaltı ve Cafe Açıldı
26.05.2023
Zafer Erdoğan'ın!
28.05.2023
Seçim ve Demokrasi | KÜRŞAD ATALAR
04.05.2023
Demokrasi’ye Mecbur muyuz? / Murat Kurtuldu
13.05.2023
SEÇİM VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ/SABİHA ÜNLÜ
13.05.2023
IRAK NOTLARI (VII) / Harun AYKAÇ
25.09.2020
SİYASET İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER YUSUF YAVUZYILMAZ 28.05.2023
Hibrit Bir Sosyolojiye Doğru… ABDULAZİZ TANTİK 31.05.2023
Fetih Ruhuyla Yola Devam AHMET SEMİH TORUN 27.05.2023
Seçimin ardından VEDAT KAHYALAR 29.05.2023
“Sabahın bir sahibi var” BEKİR BERAT ÖZİPEK 18.05.2023
SEÇİM; SEÇME VE SEÇEMEME BECERİSİ MUSAB AYDIN 25.05.2023
Kifayetsiz Olan Kelimeler Mi? ZEYNEP YÜCEL 07.05.2023
Uçsuz Bucaksız Bir Cehalet ATASOY MÜFTÜOĞLU 08.05.2023
SİYASET İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER YUSUF YAVUZYILMAZ 28.05.2023