İMAM HATİPLER: YÜZ YILLIK GELENEK
İmam Hatip Liselerinin ilk nüvesi; Osmanlı Devleti’nin son döneminde vaiz yetiştirmek amacıyla 1912 yılında açılan Medresetü’l-Vaizin ile imam ve hatip yetiştirmek üzere 1913’te açılan Medresetü’l-Eimme ve’l-Huteba’dır. Bu iki medrese 1919’da Medresetü’l-İrşad adıyla birleştirildi.
Bundan iki yıl sonra, 8 Mayıs 1921’de Medâris-i İlmiye Nizamnamesi, yani "İlim Medreseleri Kanunnamesi” çıktı. Bu nizamname, İmam Hatip Liselerinin ilk prototipi olarak kabul edilebilecek olan okulların müfredatını, bugünkü imam hatip okullarının müfredatına benzer bir şekilde düzenlemişti. TBMM tarafından açılarak sayıları 465´i bulan ve hem fen bilimleri, hem de dini bilimlerin bir arada verildiği bu ilk Cumhuriyet okulları, 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu´nun kabul edilmesinden sonra kapatıldı. Yeni kanunla birlikte ilk kez "imam hatip" ismi de kullanılmaya başladı. Yeni kanun din adamı yetiştirmek üzere "İmam Hatip Mektepleri" açılmasını öngörüyordu. Ancak kapatılan yüzlerce medrese karşılığında sadece 29 yerde İmam Hatip Mektebi açıldı. Bu sayı ise her yıl biraz daha azalarak 1932’de İmam Hatip Mektepleri tamamen kapatıldı.
Okullar, 1949 yılında tekrar açıldığında adı “İmam Hatip Kursları”ydı. Demokrat Parti iktidarı sonrasında Celaleddin Ökten hocanın projesini hazırlayıp hükümete kabul ettirdiği imam hatip okulları ise 1951 yılında yeniden açıldı. İlk kurulan okul İstanbul İmam Hatip Lisesi olurken, onu 6 okul daha takip etti. Aynı yıl, İstanbul, Ankara, Konya, Adana, Isparta, Kayseri ve Kahramanmaraş'ta ilk imam hatip okulları açıldı. 1969 yılında da Isparta’da ilk kız imam hatip okulunun temeli atıldı.
İmam hatiplerle ilgili bu gelişmeler yaşanırken, İstanbul İmam Hatip Okulu`nun ilk mezunları tarafından 1958 yılında “İstanbul İmam Hatip Okulu Mezunlar Cemiyeti” ismiyle ÖNDER kuruldu..
1980 İhtilali`nden sonra ismindeki "İstanbul" ifadesi çıkarıldı. İmam kelimesinin Türkçe karşılığı olan "ÖNDER" ibaresi eklenerek ismi ÖNDER İmam Hatipliler Derneği oldu.
Devam eden yıllarda pek çok yenilik, değişiklik yaşandı ancak imam hatiplerin hayatı hep mücadeleyle geçti. 1997 yılında ise imam hatipleri 28 Şubat darbesi vurdu. Okulların orta kısmı kapatılırken, üniversiteye geçişte katsayı engeli kondu. 2009’da katsayı uygulaması kaldırıldı, 2012’de de 15 yıl aradan sonra imam hatip okullarının orta kısmı yeniden açıldı. Bugün Türkiye’de “proje okullar” başlığı altında fen ve sosyal bilimler, dil, sanat, spor ve hafızlık alanındaki imam hatiplerin yanısıra, uluslararası imam hatipler de faaliyet gösteriyor. Yurtdışında ise 22 ülkede 54 imam hatip lisesi bulunuyor.
Hertaraf Haber olarak, Ankara'da faaliyet gösteren STK'ları daha yakından tanımak ve faaliyetlerini okurlarımıza tanıtmak için gerçekleştirdiğimiz röportaj serimizde dokuzuncu adresimiz ÖNDER Ankara oldu.
Bu kapsamda İmam Hatip Okullarını, ÖNDER Ankara'nın çiçeği burnunda başkanı Mehmet Fatih Serenli ile konuştuk...
Ali Dalaz - Hertaraf Haber
Fatih Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
1972 Kocaeli doğumlu olup aslen Bartın Amasralıyım. Ortaöğrenimimi İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde, lisans öğrenimimi ise İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Kamu Yönetimi alanında tamamladım. Marmara Üniversitesi'nde İslam Hukuku, Londra İktisat Okulu’nda (LSE) da İktisat Tarihi üzerine yüksek lisans yaptım.
İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) bağlı olarak faaliyet gösteren İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi’nde uzun süre yönetici olarak çalıştıktan sonra halen yönetim, işbirliği ve kalkınma alanlarında serbest çalışmaktayım. Farklı sivil toplum kuruluşlarında yönetim kademelerinde gönüllü hizmet etmekteyim. Nisan 2023’ten itibaren Önder Ankara İmam Hatipliler Derneği’nin yönetim kurulu başkanlığını yürütmekteyim.
Önder’in kuruluş sürecinden bahsedebilir misiniz?
Önder; Demokrat Parti iktidarı sonrasında Merhum Celaleddin Ökten hocanın projesini hazırlayıp hükümete kabul ettirmesiyle 1951 yılında kurulan ilk imam hatip lisesi olan İstanbul İmam Hatip Okulu`nun ilk mezunları tarafından 1958 yılında “İstanbul İmam Hatip Okulu Mezunlar Cemiyeti” ismiyle kuruldu. Uzun yıllar bu isimle devam ettikten sonra 1980 ihtilalini takip eden süreçte ortaya çıkan lüzum üzerine bütün Türkiye’deki imam hatip okullarının mezun ve mensuplarını içerebilmek amacıyla adındaki "İstanbul" ifadesi çıkarıldı. İmam kelimesinin Türkçe karşılığı olan "ÖNDER" ibaresi eklenerek ismi ÖNDER İmam Hatipliler Derneği oldu.
Sizleri İmam Hatiplerle dayanışma için bir teşkilat kurmaya sevk eden sebepler neydi, yola çıkarken hangi ihtiyaçlar için harekete geçtiniz?
Bunun için imam hatip okullarının kuruluş ve varoluş sürecini iyi anlamak gerektiği kanaatindeyim. Aslında modern eğitim tarihinde son yüzyıl içerisindeki serencamıyla imam hatip okulları sadece Türkiye için değil özelde İslam dünyası ve genelde bütün dünya için farklı açılardan zengin bir okuma imkanı sunar.
İmam Hatip Okullarının ilk örnekleri Osmanlı devletinin son dönemine dayanır. 1912 yılında genel eğitim yapan medreselerden farklı olarak Tevcihi Cihat Nizamnameleriyle İslam’ın medeniyet kurup geliştiren bir din olduğu, onun faziletlerini ve güzelliklerini insanlık âlemine anlatabilecek kâmil insanlar yetiştirmek amacıyla Medresetü’l-Vâizîn adı altında öğretim kurumları açılır. 1913 yılında da nitelikli, bilinçli ve bilgili imam ve hatip yetiştirmek amacıyla Medresetü’l-Eimme ve’l-Hutebâ açılmıştır. Evkâf-ı Hümâyûn Nezâreti’ne bağlı olarak açılmış Medresetü’l Vâizîn ile Medresetü’l-Eimme ve’l-Hutebâ’dan beklenen netice alınmayınca bu kurumlar Medresetü’l-İrşâd adı altında iki şube halinde birleştirilmiştir. Medresetü’l-İrşâd, medreselerin kapatılış tarihi olan 1924 tarihine kadar açık kalabilmiş bu tarihe gelindiğinde diğer medreselerle birlikte kapatılmıştır.
Tevhîd-i Tedrîsât Kanununun kabulüyle birlikte Türkiye’nin çeşitli illerinde İmam Hatip Mektepleri açılmışsa da çeşitli gerekçeler gösterilerek Eylül 1930 yılında bunlar da kapatılmıştır. 1930-1945 yılları arasında ise laikliğin ilanı gerekçe gösterilerek dini alana yönelik çeşitli baskılar uygulanmış, çeşitli bahanelerle kapatılan İmam Hatip Mektepleri sonrası toplumun ihtiyacı olan imam, hatip, vaiz yetişememiş, bu hususta büyük açık oluşmuştu. 1945 yılında ise fiili olarak demokrasiye geçilmesiyle Celal Bayar liderliğinde Demokrat Parti kuruldu. Bu parti dine karşı daha müspet bir tavır alınca mevcut CHP iktidarını zora soktu. Seçimlere yaklaşırken dini hayatı ilgilendiren konularda bazı adımlar atmak amacıyla 1948 yılında İmam Hatip Yetiştirme Kursları açıldı. İmam-Hatip Yetiştirme Kursları; okul yerine 10 ay süreli kurs olarak hayata geçirildiğinden ve yönetim tarafından gerekli destekler verilmediğinden açıldıktan birkaç yıl içerisinde tarihe mal olmuşlardır.
1950 seçimleri sonrası Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle İmam Hatip Okulları açma konusu uzun süre tartışıldıktan sonra 17 Ekim 1951 günü Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’nin onaylamasıyla yürürlüğe girmiş ve 7 ilde birer okul açılmıştır. Ancak ne yazık ki bu okullar Türkiye’nin geçtiği siyasal süreçlerden en çok etkilenen kurum olagelmiştir.
Siyasi iktidarı temsil eden anlayışa bağlı olarak bazı dönemlerde vatandaşın talebine binaen okulların açılması ve geliştirilmesi sağlanırken, değişen hükümetlerle ve çeşitli genelgelerle mezunların iş imkânı kısıtlanmış, okulların açılması koşulları zorlaştırılmış, müfredatta farklı uygulamalara gidilmiş, üniversiteye giriş engellenmiş veya şartları zorlaştırılmıştır. Toplumun birçok kesimini olumsuz yönde etkileyen 28 Şubat sürecinde alınan kararlar imam hatip liselerini derinden sarsmıştır.
(28 Şubat'ta başörtüsü yasağını protesto eden Dilek Gürgen polisten kaçarken ayağını kaybetti../ (Yer: Bursa İHL önü)
İşte bütün bu tecrübeler, imam hatip okullarından mezun olanların bu okulları ve buralarda öğrenim gören öğrencilerin eğitim haklarını savunma yönünde bir dayanışma çabası içerisine sürüklemiştir. Önder, başlangıçta mezun derneği olarak kurulmasına rağmen zaman içerisinde bütünüyle imam hatiplerin varoluşunu muhafaza etme yönünde yakın tarihin en büyük eğitim hareketine dönüşmüştür. Bu yönüyle de Türkiye’nin son yüzyıl içerisinde sivil toplum alanında zengin bir tecrübesini de barındırmaktadır.
Önder’in faaliyetlerinden de bize bahsedebilir misiniz? Ulusal ve uluslararası düzeyde ne gibi faaliyetler göstermektesiniz ve hangi alanlara daha çok ağırlık gösteriyorsunuz?
Az önce bahsettiğimiz çerçevede Önder, Türkiye’de bir din eğitimi kurumu olarak imam hatip okullarının haklarını müdafaa ederken dönemsel siyasi baskılara göğüs gererek mezun ve mensuplarıyla okulları yaptırma ve yaşatma faaliyetlerine ağırlık vermiştir. Bu yönüyle milletimiz üzerinde uygulanmak istenen laiklik politikalarına karşı direnç göstererek milletin sesi ve umudu olmuştur. Özellikle eğitim alanında sürdürülen materyalist pozitivist bilimsel yaklaşımın dengelenmesi, kültürümüze ve medeniyet birikimimize uygun dengeli bir eğitim modeli geliştirilmesinde ve bunun yönetici elitlere karşı savunulmasında daima öncü olmuştur. Uzun bir süre imam hatip okullarının hak davasının sahiplenilmesine dönük çalışmalar yapan Önder, vesayet baskılarının ortadan kalkmasıyla birlikte farklı hizmet alanlarına yönelmiş, okullarda öğrenim gören gençlerin akademik, mesleki, sosyal ve kültürel gelişimlerine katkıda bulunacak projeler geliştirmeye başlamıştır. Türkiye’nin her ilinde ve ilçelerinde bulunan mezun dernekleriyle işbirliği içerisinde gençlik kampları, yarışmalar, kültür sanat çalışmaları, sportif etkinlikler, kişisel gelişim kursları, dergi ve bülten yayınları gibi birçok farklı alanda hizmetler yürütmektedir. Uluslararası düzeyde ise Türkiye’nin geliştirdiği özgün bir eğitim modeli olarak imam hatip okullarının farklı ülkelere tanıtılması ve yaygınlaştırılması yönünde çalışmalarını sürdürmektedir.
ÖNDER Ankara'nın kuruluşundan bahseder misiniz?
Önder, Ankara’da kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilişkileri yönetmek üzere öncelikle bir temsilcilik açmıştır. Halen devam eden bu temsilcilik vasıtasıyla taşradan iletilen sorun ve ihtiyaçları ilgili kamu birimlerine iletip bunları takip etmekte ve sonuçlandırmaktadır. Bunun yanısıra Ankara’nın farklı ilçelerinde bulunan mezun derneklerinin tek çatı altında buluşturulmasına ihtiyaç duyulduğundan 2017 yılında Önder Ankara İmam Hatipliler Derneği kurulmuştur.
İmam Hatiplerin genelde bugün durumu nasıl? İmam Hatipler geleceğe dönük umut vaat ediyor mu?
Yetmiş iki yılı bulan geçmişinde imam hatip mezunları Türkiye’de ve dünyada dini, kültürel ve ilmi hizmetlerde bulunmuşlar, edebiyatta, sanatta, sporda, siyasette ve bilimde son derece önemli ve kalıcı eserler vermişlerdir. Modernist elitlerin halkımıza tek boyutlu bir hayat tasavvuru dayatmasına karşı geleneğimize uygun yeni fikirlerin gelişmesine, yeni bakış açılarının doğmasına vesile olmuşlardır. Sade vatandaştan, devletin en üst kademesindeki yetkililerine kadar dini, ilmi, fikri, sosyal, kültürel ve siyasi konulara farklı bir gözle bakabilmelerine, olayları ve gelişmeleri farklı bir bakış açısıyla değerlendirebilmelerine sebep olmuşlardır. Bu yönüyle Türkiye’nin bölgesine ve dünyaya açılmasında ve öncülük yapmasında mevcut eğitim sistemi içerisinde imam hatipler müstesna bir model olarak önemli bir yer tutmaktadır. Coğrafyamızdaki birçok ülkeyle kıyaslandığında bugün Türkiye’nin görece sahip olduğu avantajların büyük bir kısmı imam hatiplerin varlığıyla yakından ilişkilidir. Bu itibarla dönemsel zorlukların ve sıkıntıların etkisine rağmen bu model gelecek için umut vaat etmektedir.
Geçmişle şimdiki İHL öğrencilerini kıyaslarsak neler söylemek istersiniz?
Kanaatimce her dönem kendi şartları ve imkanları çerçevesinde değerlendirilmelidir. Geçmişte varlık mücadelesi yürüten imam hatipler bugün sahip oldukları imkanlarla akademik ve mesleki alanlarda ciddi başarılar ortaya koymaktadır. Diğer okullarla kıyaslandığında başarı grafiğinin yükseliyor olması fırsat verildiğinde bu okulların güçlü bir potansiyeli barındırdığını göstermektedir. Günümüzde eğitimde yaşadığımız en büyük zorluk öteden beri yürütülen batıcı, tek tipleştirici, indirgemeci bilgi yaklaşımının bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de menfi tezahürlerine artık engel olunamamasıdır. İçinde yaşadığımız küreselleşme çağında kültürlerin düne göre birbirine daha açık olduğu bir vasatta medeniyetimize ve tarihsel birikimimize uygun kendi eğitim tasavvurumuzu geliştirmez isek milletler dengesinde istenen yerde olamayız. Her ne kadar bütünlüklü bir tasavvur merkezinde olmasa da imam hatiplerdeki öğrencilerin çağın zorlamalarına karşı, çoğu kez de farkında olmayarak, korunaklı bir eğitim ortamından istifade ettikleri söylenebilir. Ancak bütün bir yerküreyle birlikte bizim karşı karşıya bulunduğumuz entelektüel hegemonya hem politika hem de pratik düzeyde bugün daha farklı yaklaşımları zorunlu kılmaktadır.
Size katılmak isteyen, sizin faaliyetlerinize destek vermek isteyen kişi veya kurumlarla süreci nasıl işletiyorsunuz?
Önder Ankara olarak, Ankara’da ikamet eden mezun ve mensuplarımızın derneğimize katılarak gönüllü çalışmalara destek vermesini önemsiyoruz. Bugün gençliğin çeşitlenen ve karmaşıklaşan beklenti ve ihtiyaçlarına karşılık kolektif ve sürdürülebilir çözümler üretebilmek için gönüllü havuzumun geniş olmasına ihtiyacımız var. Bu yüzden bazen teklif bazen de talep yoluyla kişi ve kurumlarla stratejik işbirliğini önemsiyoruz. Bir sivil toplum kuruluşu olarak büyüyen ölçeği göz önüne alarak farklı uzmanlık ve öncelik alanlarından kurumlarla ortak çalışmanın zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Yeni dönemde ilk önceliğimizi ‘sadık üyelik’ olarak ilan ettik ve Türkiye’nin dört bir tarafındaki imam hatip okullarından mezun olmuş olan kişileri derneğimize üye kaydetmeye başladık. Diğer taraftan kamu, sivil ve özel sektörden kuruluşlarla paydaşlık ve işbirliğini geliştirmeye de önem veriyoruz. Böylelikle, hamdolsun, proje ve iş üretme kapasitemiz günden güne gelişmekte ve artmaktadır.
Bu faaliyetleriniz yanı sıra ne gibi projeler yürütmektesiniz?
Geçmiş yıllardan edindiğimiz deneyimle öğrencilerimizin ve üyelerimizin beklenti ve ihtiyaçlarına yönelik olarak kurumsal çözümler geliştirmeye çalışıyoruz. Bir taraftan klasik tarzda faaliyetleri devam ettirirken diğer taraftan yeni nesil sivil projelerimizi de sahanın duayenleri ve üstatlarıyla istişare ediyor ve tasarlıyoruz. Zira bilgiye erişimin çok kolaylaştığı günümüzde geliştirilecek projeler daha değer ve yetkinlik temelli olmak durumundadır. Bu itibarla geçmişten geleceğe oluşturulacak sağlam bir hamilik kültürü ile gençlerin ve mensuplarımızın mesleklerinde kökleşmeleri ve derinleşmelerine yönelik projeler önceliğimizi oluşturmaktadır. Bu manada girişimcilik, medya iletişim, sanat ve tasarım, proje geliştirme ve yönetme, sivil diplomasi vb alanlarda projeler üzerinde çalışıyor ve uyguluyoruz.
Bu faaliyetler ve projelerle neleri gerçekleştirmeyi hedefliyorsunuz?
Gerçekleştirmeye çalıştığımız amaç, çağın zorluklarına karşı neslimizin direncini artırmak ve geleceğin inşasında ihtiyacı olan çok boyutlu yetkinlikleri kazandırmaktır. Yaşadığımız hayatın içinde öz değerleri ve erdemleri kazanmış, edilgen değil aktif bireyler yetiştirmek arzumuzdur. Çocuk, genç, yetişkin her bireyin kendi dönemine has sosyal, kültürel ve manevi ihtiyaçlarının karşılanabildiği, hayata katkı sunmada gerekli araçlara erişebileceği, kendini ruhen huzurlu ve güvende hissettiği bir eko-sistem inşa edebilmek nihai amacımızdır. Bunun elbette geniş katmanlı bir çalışma ve çok taraflı paydaşlık ve gerektirdiğinin farkındayız. Bu itibarla ele aldığımız meselelere mümkün olduğunca bütünlükçü ve kuşatıcı yaklaşmaya ve kurumsal çözümler oluşturmaya çaba gösteriyoruz. Böylece hedeflediğimiz gayeye daha emin ve kalıcı bir şekilde ulaşmayı düşlüyoruz.
Faaliyetlerinizi sürdürürken ne gibi ilkeleri gözetiyorsunuz?
Adalet, en temel ilkemizdir. Sahip olduğumuz her şeyi yerli yerinde kullanmak, herkese hakkını vermek teşkilatımızın olmazda olmazıdır. Bunun için de yapılan her işte merhametle davranmayı, ehliyet ve liyakati gözetmeyi esas alıyoruz. Hedeflediğimiz amaçlarımızı gerçekleştirirken samimiyet ve ciddiyet üzere yol almak önceliğimizdir.
Sizce Önder gönüllüsü hangi özelliklere sahip olmalıdır, çalışmalarında neleri esas almalıdır?
Önder gönüllüsü her şeyden önce bencilliği terk edip fedakar ve özverili olmalıdır. İyiliğin hakim olduğu bir dünya ideali için çalışıyorsa daha fazlasını yapıp kendinden önce kardeşini düşünebilmelidir. İnsanların derdiyle ilgilenmeli, onlardan zorluğu kaldırmalıdır. Kimseye yük olmamalı, işini kendi görebilmeli, çevresine umut aşılamalıdır. Toplumun farklı kesimleriyle diyaloğa açık olmalı, kendini içine kapatmamalı, iletişimi güçlü olmalıdır. Bilgi ve erdemleri yaymak için çalışmayı bir erdem olarak benimsemeli, devamlı pozitif ve olumlu davranmalı, değer üretmelidir. İşlerinde dünyevi bir çıkar veya sonuç beklemeksizin yalnız Allah rızası için hareket etmelidir.
İmam Hatiplerle ilgili çalışmaların günümüzde karşı karşıya kaldığı en büyük problemler nelerdir? Tecrübelerinize dayanarak bu konuda bize ne söylersiniz?
Sanırım en büyük zorluk keyfiyet yani nitelik problemidir. Sayıların, şekillerin ve ölçeklerin çokça konuşulduğu ve gündem edildiği bir çağda sahici ve samimi bir şekilde çalışmaların gerektirdiği nitelikleri savunmak ve gerçekleştirmeye çalışmak elbette zor. Acelecilik, çabuk sonuç alma, görünürlük ve itibar kitlemizi ayartabiliyor ve hedeften saptırabiliyor. Hız kültürünün yaygın olduğu bir ortamda sabır, dirayet, dikkat, nezaket, nezahet ile iş yapmak kolay olmuyor.
Son süreçte Filistin konusunda neler yapıyorsunuz? İmam Hatipliler Filistin davasına gerektiği kadar sahip çıkabiliyorlar mı?
Filistin konusunda, hamdolsun, birçok okulumuzda öteden beri kültürel programlar yapılıyor. Öğrencileriyle birlikte Kudüs ziyaretlerine giden okullarımız var. Konferans, seminer, sergi, söyleşi, kitap tahlili, film ve belgesel tahlilleri, resim, şiir ve kompozisyon yarışmaları vb. etkinlikler düzenleniyor. Filistin meselesine sahip çıkan sosyal tabanın önemli oranda imam hatipler olduğu gözleniyor. Bununla birlikte müfredatı itibarıyla imam hatip okullarının Filistin ve Kudüs konusuna daha fazla yer verilebilmesi mümkündür. Bunun için de MEB çerçevesinde bazı ilave düzenlemelerin yapılması gereklidir. Öğrencilerimizin küresel deneyimlerini artırıcı, farklı toplumlarla duygudaşlık geliştirecek tarzda kişisel gelişim ve eğitim içerikleriyle buluşturulması bu çağda kaçınılmazdır.
Önder Ankara olarak Filistin ve Kudüs konusunda birçok çalışma yapıyoruz. Okullarla işbirliği içerisinde birçok etkinliğe gerek hatipler gerekse materyal ve içerik noktasında destek veriyoruz. Kardeş derneklerle birlikte birçok misafir ağırladık, gençlere yönelik eğitim programları düzenledik, Kudüs’e ziyaretler tertip ettik, sosyal medya çalışmaları yaptık, Kudüs Şurası’nı tesis ettik. Ankara’nın Kudüs çalışmalarında Türkiye’de önde gelen bir merkez olmasında yapılan sivil çalışmaların önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Bunun yanısıra içinden geçtiğimiz süreçte Ankara’da bulunan sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte oluşturduğumuz Filistin Dayanışma Platformu altında Gazze’deki soykırıma karşı alanlarda miting, yürüyüş, dua vb onlarca eylem yaptık.
Farklı sivil toplum kuruluşları ilişkilerinizden bahsedebilir misiniz? Onlarla kurduğunuz iletişimi yeterli buluyor musunuz?
Her sivil toplum kuruluşu kendi kurumsal amaç, hedef ve önceliklerine sahip olsa da ortak alanlarda bir araya gelerek işbirliği geliştirmeleri gerektiğine yürekten inanıyorum. Esasen birçok toplumsal sorunumuzu elbirliğiyle çözebilecek bir zenginliğimiz var. Bunu daha iyi yönetebilmek adına ‘paydaşlık ve işbirliği’ namında bir komisyon dahi kurduk. Geliştirdiğimiz birçok projede sivil toplumdan paydaşlarla ortaklık yapmaya ayrı bir özen gösteriyoruz. Düzenli ziyaret ve tanışmalarla sivil toplumun zengin bilgi ve tecrübe birikiminden yararlanmaya çalışıyoruz. Ankara Sivil Toplum Platformu ve benzeri yapıların altında işbirliği mekanizmaları geliştirilmesiyle ilgili çabalara da ortak oluyoruz. Bütün bunlarla birlikte henüz arzu ettiğimiz yerde olduğumuzu söyleyemem.
Cumhurbaşkanının İmam Hatipli olması sizce nasıl bir duygu?
Bir gencin dünyasından bakınca bunun ayrıcalıklı ve özgüven aşılayan bir duygu olabileceğini söyleyebilirim. Aynı zamanda bunun sorumluluk ve beklenti yükleyen bir tarafı da var elbette. Her halükarda uzun yıllar birçok mağduriyetin hedefi olmuş bir camia için bu çok kıymetli bir durum.
Son olarak sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?
İmam hatiplerle ve Önder’le ilgili buna benzer söyleşilerin ve şahitliklerin kamuoyunda daha çok gündeme gelmesini önemli buluyorum. Ülkemizin son yüzyılındaki birçok safahatında yeri olan bir eğitim hareketinin daha fazla araştırmacı gazeteciliğe konu edilmesi yerinde olacaktır. Buradan çıkacak bilgi envanterinin geleceğe yönelik oluşturulacak politika ve programlarda önemli katkısı olacaktır. Bu fırsatı verdiğiniz için size ve şahsınız Hertaraf Haber’e çok teşekkür ederim.
Yaptığınız çalışmaları takdirle takip ediyoruz. Hertaraf Haber camiamızın haberlerini kamuoyuna aktarmada önemli bir görevi üstlenmektedir. Bize çalışmalarımızı anlatma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz.
Hertaraf Haber Olarak bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Mücahit Gültekin ile Derkenar..
10.05.2025
Kapitalizmin Gerçek Yüzü: “Demir Ökçe”
12.05.2025
Kudüs Sorunu ve Müslümanlar YUSUF YAVUZYILMAZ 10.05.2025
ALİ ŞÜKRÜ BEY Dr. MEHMET SILAY 09.05.2025
Engelli Bakışımız AHMET GÜRBÜZ 13.05.2025
Güçlü Kadın Neslihan -2- FEYZULLAH AKDAĞ 13.05.2025
kariyer dulları! MUSTAFA AKMEŞE 15.05.2025
ah örgütçü kafa ah! MUSTAFA AKMEŞE 25.04.2025
Geliveren Büyük Bela:Pedofili! AHMET HAKAN ÇAKICI 08.05.2025
Sorular YUSUF YAVUZYILMAZ 19.04.2025
Alaycı Kuş TALİP ÖZÇELİK 07.05.2025
Kudüs Sorunu ve Müslümanlar YUSUF YAVUZYILMAZ 10.05.2025