metrika yandex
  • $21.23
  • 22.83
  • GA1445

Haberler / Dünya

Sahte İddialarla Irak’ın İşgali

21.03.2023

20 Yıl Önce Kitle İmha Silahları Bahanesiyle Irak’ın İşgali

Yirmi yıl önce ABD ve İngiltere, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in kitle imha silahları stokladığını ve "terörist grupları" desteklediğini duyurdu.

19 Mart 2003'te ABD liderliğindeki bir koalisyon Irak'ı bombalamaya başladı ve diğer gün bir kara harekatı başlatıldı. Koalisyonda ABD, İngiltere, Avustralya ve Polonya askerleri yer almaktaydı.

2011'de koalisyon güçleri savaşın bittiğini ilan ederek Irak'tan çekildi ve geride en az 275.000 ölü ve  harabeye dönüşmüş koca bir ülke bıraktı.

11 Eylül 2001 saldırılarından sonra, ABD Başkanı George W. Bush, Irak'ın kitle imha silahlarına  sahip olduğunu iddia etmeye başladı ancak kısa sure sonra bu iddianın doğru olmadığı ortaya çıktı. Ardından Bush El Kaide'yi destekleyerek onu silahsızlandırmayı yeni bir öncelik haline getirdi.

24 Eylül'de İngiltere Başbakanı Tony Blair Avam Kamarası'nda aşağıdaki ifadeleri kullandı: "Elbette hem Irak hem bölge ülkeleri hem de  tüm dünya  Saddam olmadan daha iyi durumda olacaktır."

Bu açıklamaların ardındaki niyeti anlayan dünyanın dört bir yanından yüzbinlerce insan Irak'taki savaşı protesto etmek için sokaklara döküldü.

Kasım 2002'de BM Güvenlik Konseyi'nin 1441 sayılı Kararı Irak'a “silahsızlanma yükümlülüklerini yerine getirmesi için son bir fırsat” verdi. Dört gün sonra, Irak parlamentosu BM kararını reddetmek için oy kullandı.

17 Mart 2003'te Bush diplomasinin sona erdiğini ilan etti ve Saddam ve oğullarına "Irak'ı 48 saat içinde terk etmeleri" için bir ültimatom verdi. Arından Bush, televizyondan yaptığı açıklamada, koalisyon güçlerinin "Irak'ı sözde kitle imha silahlarından arındırmak ve Saddam'ı iktidardan uzaklaştırmak için bir askeri operasyonun ilk aşamalarında" olduğunu açıkladı.

İşgal Dönemi ve Yaşanan İhlaller

Bağdat'a yönelik ilk saldırılar, Saddam ve oğullarının Irak'ı terk etmesi için verilen 48 saatlik sürenin dolmasından kısa bir süre sonra başladı. Irak-Kuveyt sınırındaki koalisyon güçleri, Basra ve çevredeki petrol sahalarını almak için Körfez'den saldırılarına başladılar. O gün, askeri bir üniforma giyen Saddam, "kiriminal küçük Bush'u" kınamak ve Iraklıları ülkelerini savunmaya çağırmak için Irak devlet televizyonuna çıktı.

2 Nisan'a kadar süren Nasıriye Muharebesi'nde Irak direnişiyle karşılaşan koalisyon güçleri Güney Irak'a doğru ilerlediler. Koalisyon güçleri tarafından gerçekleştirilen ülke genelindeki hava saldırıları, savunma pozisyonunda olan Irak ordusunu kaosa sürükledi ve ordunun etkili direnişini engelledi.

9 Kasım 2003 tarihinde ABD güçleri Irak'ın başkentine girdi ve Bağdat işgal edildi. Saddam'ın ana meydandaki heykelinin yıkılma anları tüm dünyada canlı  olarak yayınlandı. Aynı zamanda operasyonlar Irak ordusunun küçük gruplarına yönelik devam ediyordu.

“Baaslaştırmadan Arındırma Süreci”

1 Mayıs 2003 tarihinde Bush, işgalin sona erdiğini ilan ederek yeni bir askeri işgalin başlangıcını işaret etti. 25 Mayıs 2003'te, ABD liderliğindeki yeni Geçici Koalisyon Otoritesi (GKO), eski iktidardaki Baas partisinin Irak'taki etkisini ortadan kaldırmayı amaçlayan kapsamlı bir “Baaslaştırmadan arındırma süreci” başlattı.

Baassızlaştırma operasyonları neticesinde kamu hizmetleri yıkıma uğratıldı,  ordu, güvenlik ve kamu düzeninin merkezinde yer alan diğer kuruluşlar da dağıtıldı.

13 Aralık'ta 2003 tarihinde ABD birlikleri, memleketi Tikrit yakınlarında Saddam Hüseyin'i ele geçirdi. 2004’de ülkede Batılı işgal güçlerine karşı bir direniş mücadelesi başladı. 4 Nisan’da ABD tarafından Bağdat'ın batısında gerçekleştirilen Felluce kuşatması sırasında yaşanan çatışmalarda yüzlerce kişinin öldürdüğü bildirildi.

Nisan ayı sonlarında, ABD askerlerinin Bağdat'taki Ebu Gureyb hapishanesinde Iraklı mahkûmları taciz ve aşağılamalarına ilişkin fotoğrafların ortaya çıkarılması, uluslararası bir tepkiye ve sözde suiistimallere ilişkin bir ABD senatosu soruşturmasına yol açtı.

2004 Temmuz ayında Saddam, savaş suçları ve soykırım da dahil olmak üzere farklı suçlamalarla ilk kez mahkemeye çıkartıldı. ABD işgalinin ardından Ağustos ayında Irak'ta işsizlik oranı yüzde 70'e ulaşmıştı.

Sonuç

Amerika ve İngiltere liderliğindeki koalisyon güçleri tarafından Irak’a yönelik başlatılan operasyonlar başta insan hakları hukuku ve uluslararası hukukun en ağır ihlallerini oluşturmaktadır. Mevcut uluslararası hukukun en önemli ilkelerinden olan “toprak bütünlüğü” ve “devletin egemenliği ilkesi” koalisyon güçlerinin 2003’de Irak’a girmesiyle ihlal edilmiştir.

Amerika’nın Irak’ı işgal etme sebebi olarak gösterdiği kitle imha silahları iddiasının gerçek olmadığı  ise işgalin ilk günlerinden uluslararası camia tarafından anlaşılmıştır. Vurgulanması gereken en önemli husus ise  uluslararası hukukun ihtimaller üzerine hareket etmediğidir. Diğer bir ifadeyle bir devlette kitle imha silahları olması o devlete karşı saldırı düzenlemeye olanak vermemektedir. Daha açık bir ifadeyle uluslararası hukuk “önleyici meşru müdafaa hakkı”nı kabul etmemektedir. Bir devletin diğer bir devlete müdahale edebilmesi için açık silahlı saldırı eyleminin gerçekleşmesi gerekmektedir. Irak’ta ABD’ye ya da koalisyon güçlerine karşı bu türden bir saldırı gerçekleşmemiştir. Sonuç olarak Irak’ın işgali İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası hukukun en ağır ve devam eden ihlali olmuştur.

21.03.2023

Hazırlayan: İlhan Bozkır

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş
Çok okunan haberler